Vaktini boşa harcıyorsun translate Spanish
238 parallel translation
Korkarım onunla vaktini boşa harcıyorsun.
Creo que pierdes el tiempo con él.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Estás perdiendo el tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun doktor.
No pierda su tiempo.
Evet. Maalesef vaktini boşa harcıyorsun.
Sí, te aseguro que estás perdiendo el tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Está usted perdiendo el tiempo..
Vaktini boşa harcıyorsun, Duke.
Pierdes el tiempo, Duke.
Vaktini boşa harcıyorsun, Rembrandt.
Pierde el tiempo, Rembrandt.
Onları dinleyerek vaktini boşa harcıyorsun.
No hay que hacer caso de sus pretensiones.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Está perdiendo su tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Está perdiendo el tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun! Eşyalarımızı alıp gidelim hadi.
No pierdas el tiempo, ayúdame a recoger nuestras cosas.
Joe vaktini boşa harcıyorsun. "The Browns" ve "Wales" ailelerinin parası Warnley'deki diğer tüm insanların parasından daha çok.
Ambas familias tienen más pasta que el resto de Warnley junto.
Hey, Screws, vaktini boşa harcıyorsun
¡ Oíd, carceleros! ¡ Es una pérdida de tiempo!
- Ama vaktini boşa harcıyorsun. - Haklısın, Scott.
Pierde el tiempo conmigo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Pierdes el tiempo.
- Vaktini boşa harcıyorsun.
- Pierde su tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Pierdes tu tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Estás malgastando tu tiempo.
Üzgünüm ama vaktini boşa harcıyorsun.
Lo lamento, pero pierde su tiempo.
Altınlar sana kalsın istiyorsun. Ama vaktini boşa harcıyorsun.
Y quiere quedarse con él, pero pierde su tiempo.
Sen de vaktini boşa harcıyorsun.
También pierde su tiempo.
Ya onu kaçırma kararımızı sorguluyorsun, ki öyleyse, vaktini boşa harcıyorsun çünkü buna oy çokluğuyla karar verdik.
O buscas que discutamos sobre la decisión del secuestro,... en cuya caso pierdes el tiempo porque sólo tienes un voto,... o quizás,
Onunla konuşuyorsan vaktini boşa harcıyorsun.
Si usted está hablando con él, estás perdiendo el tiempo.
Sağol, ama vaktini boşa harcıyorsun, Balki.
Gracias, pero està ¡ s perdiendo el tiempo, Balki.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Ya lo sé, chaval.
Oy hakkı konusuyla vaktini boşa harcıyorsun. Görmüyor musun?
Estás perdiendo tu tiempo con estos sufragios ¿ no lo vés?
Bence vaktini boşa harcıyorsun.
Pero pienso que está perdiendo su tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun, söyleyeyim.
Estás perdiendo el tiempo, te lo aseguro.
Daha yeni tanışıyorduk. Vaktini boşa harcıyorsun.
Estas perdiendo tu tiempo Munson.
Eğer Greenland hakkında konuşmaya geldiysen vaktini boşa harcıyorsun.
Si viene a hablarme de Groenlandia, está perdiendo el tiempo.
Gaz ve karbondan başka bir şey yok. Vaktini boşa harcıyorsun.
¡ Sólo hay gases y compuestos de carbono y estás perdiendo el tiempo!
- Vaktini boşa harcıyorsun.
- Estás perdiendo el tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun
Estás perdiendo tu tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Está malgastando su tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Estas perdiendo el tiempo.
Pekala, vaktini boşa harcıyorsun. Oynamayacağım.
Bien, no voy a jugar.
Ölüm tanrısına yalvarmıyorsan vaktini boşa harcıyorsun demektir.
Súplicas inútiles a un Dios muerto. ¡ Estás perdiendo el tiempo!
Eğer benim de kendimden geçmemi bekliyorsan, vaktini boşa harcıyorsun.
Si está esperando que me desmaye está perdiendo el tiempo.
- Vaktini boşa harcıyorsun.
- ¿ Y perder tiempo?
Yine vaktini boşa harcıyorsun.
¿ Qué pretendías con esto?
Vaktini boşa harcıyorsun ama madem mutlu olacaksın, sorun değil.
Pierde su tiempo, pero si lo hace feliz,
Beni susturmak için buradaysan vaktini boşa harcıyorsun.
Si usted está aquí para callarme, está perdiendo su tiempo.
İlk soru "Benimle yatar mısın?" değilse vaktini boşa harcıyorsun.
A menos que una pregunta sea : "¿ Quieres acostarte conmigo?" Estás perdiendo el tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Pierden su tiempo.
O dükkanda, vaktini boşa harcıyorsun.
Estás perdiendo el tiempo en ese trabajo.
- Bak, vaktini boşa harcıyorsun.
- Pierde el tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
No pierdas más el tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun güzelim.
- Estás perdiendo el tiempo, nena.
Hala vaktini boşa mı harcıyorsun?
Rei-chan, es raro oír que te preocupas tanto por Usagi-chan.
Vaktini boşa harcıyorsun Gil.
Pierdes el tiempo.
- Vaktini boşa harcıyorsun.
Está perdiendo el tiempo.