Vasiyetname translate Spanish
221 parallel translation
Peki ya bir vasiyetname hazırlasam, Cartiyi çekince payımı size bırakırım.
Haría testamento con mi parte, por si me voy, muchachos.
Truslove kesin olarak vasiyetname 10 yıl önce yazıldı, dedi mi?
Oye, ¿ el notario dice que el testamento se hizo hace diez años?
Bu arada da imzalaman için yeni bir vasiyetname hazırladım çünkü- -
He rehecho tu testamento porque...
- Vasiyetname!
- ¡ El testamento!
Vasiyetname!
¡ El testamento!
Vasiyetname serbest bırakılınca yeterince param olacak. Ben cimri değilim.
Cuando paguen la herencia, habrá dinero de sobra.
- Van Garrett ölmeden önce yeni bir vasiyetname yazmış.
Parece que Van Garrett escribio un nuevo testamento antes de morir.
James, yeni vasiyetname.
Santiago, en el Nuevo Testamento.
Tiim mal varll § ; I size kallyor. Hi § bir ek vasiyetname yok.
Todo lo que el tenía pasa a sus manos, sin costos accesorios de ningún tipo.
John! O vasiyetname hiç iyi değil.
John, ese testamento no está bien.
Vasiyetname okunurken oradaydınız, gördüm sizi.
Le he visto antes, en la lectura del testamento.
- Bu, vasiyetname eklerinden biriydi.
- Figura en uno de los codicilos.
Ama yine vasiyetname zamanı geldi gerçeklerle yüzleşmeliyiz ölümcül bile olsalar.
Pero es un momento wills-ville en Dixie. Y tenemos que afrontar los hechos, en cuanto a la muerte, quiero decir.
Öldüğünü bilmeden önce merhum tarafından yazılmış ve imzalanmış gerçek bir vasiyetname.
El testamento auténtico. Escrito y firmado por el muerto cuando no sabía todavía que estaba muerto.
Vasiyetname için onun da burada olması Kont'un arzusuymuş.
El conde deseaba que asistiera a la lectura del testamento.
Vasiyetname Mukhi'de mi?
¿ Y le diste ese papel a Mukhi?
Ama... Ne olur ne olmaz diye Yaşlı Cengaver için bir vasiyetname hazırladım.
Pero... me tomé la libertad de escribir este último deseo y testamento de antiguo guerrero.
Diğeri de, söz konusu arazinin kendisinden sonraki sahibini belirleyen vasiyetname.
Y el otro, es su testamento y último deseo, designando su heredero legal quien lo sucederá como único propietario de estas tierras.
Bayan, bu vasiyetname için ve yeğeniz Lucy'nin evlilik başvurusu hakkında herşey... ve yeğenimin oğlu Mathurin ile kimin takdim edeceği. Lütfen şimdi babasını beklemeliyiz.
Señora, para todo lo concerniente al testamento y a la boda de su sobrina Lucy, aquí presente, con Mathurin, hijo de mi sobrino diríjase a su padre, por favor.
Doğru. Ve vasiyetname. Ve vasiyetname.
Y el testamento.
Vasiyetname Miami'de, Edmund'un avukatında. Biliyorum.
El testamento está en Miami con el abogado de Edmund.
Bn. Walker'e de dediğim gibi yeni vasiyetname beni şaşırttı.
Como dije a la Sra. Walker, este nuevo testamento me sorprende.
Şart değil ama. Genellikle imza şahitleri bulunamaz vasiyetname okunduğunda. Normal değil.
Aunque no es obligatorio los testigos a menudo no están presentes en la comprobación del testamento.
Florida'da biri vasiyetname bırakmadan ölürse ve hayatta olan çocuğu veya ebeveyni yoksa herşeyi eşine kalır.
En Florida, cuando alguien muere sin testamento y sin tener hijos ni padres vivos la esposa herede todo.
Sanırım Mr Brewster'e vasiyetname şartlarından bahsetmek yeterince insaflı olur. about the conditions of the will.
Es lo unico agradable para decir Señor Brewster acerca de las condiciones del finado.
Üvey evladım ve ikinci karım vasiyetname yapmamı istediğinden beri, kendimi ölmüş gibi hissediyorum.
Desde que mi hijastra y mi segunda mujer... quieren que haga mi testamento, siento como si estuviera muerto.
Ancak ikinci bir vasiyetname var, Bayan Boynton.
Sin embargo, Sra Boynton, hay un segundo testamento.
- İkinci vasiyetname mi?
¿ Un segundo testamento?
Başka vasiyetname mi var sanıyorsun?
¿ Crees que realmente había otro testamento?
Kocam, başka vasiyetname var diyor. Bu doğru mu?
Mi marido me dice que hay otro testamento. ¿ Es así, Jefferson?
Elmer asla 2. vasiyetname hazırlamadı. Anlıyor musun?
Elmer nunca hizo un segundo testamento. ¿ Lo entiende?
Bayan Boynton kendi lehine hazırlanmış bir vasiyeti aileye sunmanızı sağladı. Oysa, çocuklar lehine hazırlanmış vasiyetname onu geçersiz kılmıştı.
Sr. Cope, la Sra Boynton le hizo un regalo a su familia, un testamento hecho a su favor... que había sido invalidado por otro hecho en favor de los muchachos.
Avukatlara gittim ve vasiyetname hazırladım.
Fui donde el abogado e hice un testamento.
Vasiyetname hakkında bir şey duymak istemiyorum.
¡ No quiero oír hablar de ese testamento!
Vasiyetname. - Oku.
Es el testamento.
Bir vasiyetname yazıp ilk görevinde vurulduktan sonra... o yepyeni cici ayakkabıları bana bırakmaya ne dersin?
¿ Calzas el cuarenta y dos? ¿ Qué tal un testamento diciendo que si te matan... en tu primera misión esos preciosos zapatos serán para mí?
Peki sizin haberiniz olmayan yeni bir vasiyetname hazırladığını farz edersek?
Suponga que hubiera hecho un testamento nuevo sin informarle a usted.
Yeni bir vasiyetname hazırladı.
- Hizo un testamento nuevo.
Ne ilginç bir tesadüf! Annem, tam da vasiyetname hazırladığı gün öldü.
Qué extraordinaria coincidencia, que mi madre hiciera un testamento nuevo el día de su muerte.
Bana söylediğine göre annen, dün biriyle şiddetli bir tartışma yaşamış. Bu kavganın sonucunda hemen aceleyle yeni bir vasiyetname hazırlamış.
Según usted, su madre ayer por la tarde mantuvo una violenta discusión con alguien, a consecuencia de la cual, ella, repentinamente, redacta un testamento nuevo.
Vasiyetname yok oldu ve annen de sırrını mezara götürdü.
El testamento desaparece y ella se lleva el secreto a su tumba.
- Peki ya yeni vasiyetname?
¿ Y qué hizo con el testamento nuevo?
Annesini, kendisinin lehine bir vasiyetname yazmaya nasıl zorladığını ve bu vasiyetnameyi değiştireceğini öğrendiğinde de onu öldürdüğünü ve yeni vasiyetnameyi yok ettiğini işiteceksiniz.
Y cómo conspiró para conseguir que su madre hiciera un testamento a su favor y cómo, cuando creyó que había cambiado ese testamento, cruelmente la asesinó y destruyó el nuevo documento.
Saat dört buçukta yeni bir vasiyetname yazdı. John Cavendish'i mirasından alıkoyuyordu.
A las 4 y media redacta un testamento nuevo en el que excluye a John Cavendish de la herencia.
Muhtemelen ertesi gün, oğlu John lehine bir vasiyetname yazma niyetindeydi ama araya ölüm girdi.
Tal vez tuviera la intención de hacer uno nuevo a favor de John al día siguiente, pero la muerte se interpuso.
Bir vasiyetname yazmış!
Tenía usted razón, hizo testamento.
İşte vasiyetname.
Aquí está el testamento.
Vasiyetname şartlarındandı..
Por que el no me lo dijo?
Vasiyetname.
ULTIMO TESTAMENTO
Bu bir vasiyetname olabilir!
Podría ser un trozo del testamento.
Vasiyetname formu kullandınız mı?
- ¿ Hizo un testamento en regla?