Vatandaslar translate Spanish
2,490 parallel translation
Kainatın gerçek vatandaşları olmamız için, fiziğe göre bu imkansız olanı yapmalıyız.
Para llegar a ser verdaderos ciudadanos del cosmos, tenemos que hacer algo que la física dice que es imposible.
Bahse var mısın, Ben o uçağa binmedi? Selamlar, güzel vatandaşlar ve aylık Town Hall toplantımıza hoşgeldiniz.
¿ Qué te apuestas a que Ben no ha subido a ese avión? Saludos, ciudadanos justos, y bienvenidos a nuestro encuentro mensual del ayuntamiento.
Tek bildiğimiz Latif'in Amerikan ve İngliz vatandaşları üzerine yıkıcı bir saldırı yemini etmesi.
Todo lo que sabemos... Es que Latif juró lanzar un ataque devastador contra ciudadanos ingleses y norteamericanos.
Parayı vergi indirimlerine harcayıp vatandaşlarımızı özel sağlık sigortasına zorlamak yerine, diyoruz ki :
En lugar de utilizar fondos dando beneficios impositivos... impulsando a los daneses a comprar seguros privados de salud, decimos :
Myers'e, hükümetin buna fazla karışmadığını..,... bunun caydırıcı bir şey olduğunu izlendiğini bilen vatandaşların kendi kendilerini denetlediğini bu sebeple tutuklamaların azaldığını söyledim.
Le dije a Myers que refute eso de que el gobierno interfiere menos por ellos que funcionan para disuadir y que bajaron los arrestos porque los ciudadanos auto-controlan su comportamiento porque saben que son observados. Bien, es eso.
Ve de çalışkan vatandaşlar.
Y ciudadanos trabajadores.
Onlar sivil vatandaşlar.
Son ciudadanos privados.
Hindistan vatandaşlarının huzurunu bozmak için.
Para echar a perder la tranquilidad de los ciudadanos indios
Vatandaşlar hükumetten bütün bağışların incelenmesini talep ediyor.
Su principal objetivo es investigar las Garantías del Bienestar Social.
Bununla beraber, intihar bombacılarına ve Musevi vatandaşların ölmesine ne diyorsunuz?
Dado esto, ¿ qué cree usted de los atentados suicidas y la muerte de ciudadanos Judíos?
Bizler iyi vatandaşlarız.
Somos buenos ciudadanos.
Afganistan vatandaşları.
Nacionalistas afganos.
Eflak'ın... kraliyet ordusu... kendi vatandaşların...
Valaquia... El ejército real... Tú...
Pawnee vatandaşlarının umurunda.
A la gente de Pawnee le importa.
Polonya ulusu aidiyet belgesi olanlar kendi vatandaşlarımız gibi yardım göreceklerdir.
Aquellos con certificado de pertenencia a la nación polaca, serán ayudados como a nuestros propios ciudadanos.
Wilno'dan ülkesine iade edilen vatandaşlarız.
Somos repatriados de Wilno.
Yıllık kamu hizmet ödülünü en seçkin vatandaşlarımızdan birine veriyor olmaktan gurur duyuyorum.
Es para mí un gran honor presentar nuestro premio anual de servicio comunitario a uno de nuestros ciudadanos más destacados.
Haklarımızı elimizden almalı, sıradan vatandaşları gizlice takip etmeli ve hayatımızın her açısını izlemeli.
Es menester eliminar nuestros derechos, espiar a ciudadanos ordinarios, y darle seguimiento a cada aspecto de nuestras vidas.
Vatandaşlar plana karşı örgütlendikten sonra, yetkililer spreyin bir çok zararlı madde içerdiğini, bu maddelerin hastalığa sebep olup üreme sistemlerini bozacağını açıklamak zorunda kaldı.
Despu s de que los ciudadanos se organizaran para adversar el plan, los funcionarios fueron forzados a revelar que la fumigada inclu ¡ a-- --m £ ltiples t ¢ xinas que pod ¡ an causar enfermedades e interrumpir el ciclo reproductivo.
Amerika devleti 30'dan fazla seferdir, gizlice zararlı kimyasalları kendi vatandaşlarının üstünde denerken yakalandı. Askerlerden, mahkumlara ve Amerikan Yerlisi yaşam alanlarına, bütün kasaba ve ülkelerine.
El gobierno estadounidense ha sido sorprendido m s de 30 veces-- --experimentando encubiertamente con qu ¡ micos t ¢ xicos sobre sus propios ciudadanos, desde soldados, presidiarios y reservas ind ¡ genas, hasta poblados y condados enteros.
Ülkenin en önemli vatandaşlarının mason olduğunu ve birbirleriyle ortak çalıştığını görürdünüz.
Los ciudadanos más destacados de la comunidad se convierten en masones y se asocian entre ellos.
"Gülmeyen Kadın" daki neşesiz komünist, aşkı bulunca prensesler gibi giyinir. " Yoldaşlar, dünya vatandaşları.
Ninotchka es una triste comunista que se enamora en París y empieza a vestirse como una princesita.
Kayıplarımız oldu... Ölen askerlerimiz kazalar hastalıklarla mücadele edemeyen vatandaşlarımız.
Hemos sufrido pérdidas, soldados caídos accidentes ciudadanos que sucumbieron a la fiebre sinsílica.
Orson vatandaşları, korku duymaz.
Ciudadanos de Orson, no teman.
Volk Amerikan Topluluğu... Alman miraslı New York vatandaşları için bir organizasyon bu.
La Volks American Society es una organización de ciudadanos neoyorquinos de tradición alemana.
Mikro bölgelerde kendini adamış vatandaşlar, online gazeteci blog yazarları.
Micro grupos de ciudadanos comprometidos, periodistas blogueros en línea.
Rahatladım, zira Miami Alaycısı artık vatandaşlarımız için bir tehdit oluşturmuyor ve ben hayatımın işine dönmek için sabırsızlanıyorum bana tepeden bakan bu gülünç suçlamaların gölgesi olmadan.
Y estoy aliviado de que Atormentador de Miami ya no sea una amenaza para los ciudadanos y simplemente tengo muchas ganas de regresar al trabajo de mi vida sin la sombra de estas ridículas acusaciones que se ciernen sobre mí.
"Kıyamet günü kehaneti, vatandaşların Pawnee'nin en iyi parklarından birinde güzel bir akşam geçirmesiyle ilgi görmedi."
"El día del juicio final pierde fuelle... y los ciudadanos pasan una tarde agradable... disfrutando de uno de los mejores parques de Pawnee."
Diğer vatandaşlar da onu örnek almalı mı?
- Sin comentarios. ¿ Deberían otros ciudadanos seguir su ejemplo?
Geleceğin vatandaşları buraya insanlığa adalet, dürüstlük ve güven kuralları çerçevesinde yeni bir başlangıç sunmaya geldik.
Ciudadanos del futuro, estamos aquí para dar a la humanidad un nuevo comienzo, que abarca los principios de justicia, igualdad y confianza.
Vatandaşları toplayın.
Rodeen a estos ciudadanos.
İngilizlerle bir anlaşmamız olduğunu sanıyordum. İzin almadan vatandaşlarını bünyemizde çalıştıramıyorduk.
Pensé que había un acuerdo con los británicos y que no reclutamos sus ciudadanos sin permiso.
Sen anayasal hakkın * için nağme yapmadan söyleyeyim. Bu hak yasalara saygılı vatandaşlar içindir. Şartlı tahliyede olanlar için değil.
y antes de que empieces a lloriquear por tu derecho de la Segunda Enmienda, tu derecho a portar armas, por favor déjame recordarte que esos derechos se aplican a los ciudadanos que respetan la ley, aquellos que no están actualmente en libertad condicional.
Buraya bugün sıradan, ortalama vatandaşlar olarak geldiniz. Fakat içinizden biri burayı en az benim kadar zengin terkedebilir.
Habéis venido hoy aquí como ciudadanos normales medios, pero uno de vosotros se irá de aquí tan rico como yo.
Tüm vatandaşların buradan ayrılmak için işle alakalı geçerli bir sebebi olması gerekiyor.
Todos los ciudadanos necesitan una razón válida para salir.
Amerikan hükümetinin toplam borcu ile ülkenin tüm vatandaşlarının özel borçlarının toplamı 2007 yılında yaklaşık olarak 53 trilyon dolar idi.
La deuda total del gobierno de Estados Unidos mas la deuda privada de sus ciudadanos era de unos 53 billones de dolares en 2007.
Sanayi ve Emek Daha önceden de belirtildiği gibi, istatistikler şunu göstermiştir ki, makineler artan biçimde insan gücünün yerini almakta, bu da işsizliğe ve vatandaşların satınalma gücünün azalmasına ve ekonomik büyüme denen olgunun yavaşlamasına sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak, işsizliğin önüne geçebilmek için, kasti olarak teknolojik gelişimin engellenmesine tanık oluyoruz.
La Industria y el Trabajo. ralentizando el llamado crecimiento economico. solo para mantener a la gente empleada. pero en cambio usaras un taladro manual porque quieres que te paguen por mas horas. para conservar un sistema social anticuado. para liberar a la humanidad de la esclavitud e incrementar la productividad a su maximo potencial.
Parasal sistemin insanlara küçük gelmesiyle herkes dünya vatandaşlarına bolluk getirmek için birlikte çalışacak. İnsanların özgürlüğü bizim şu anki bildiğimizden çok farklı olacağı için değer vereceğimiz etkinlikler yaygınlaşacak.
con el sistema monetario superado y con el mundo trabajando unido para producir abundancia para todos los ciudadanos del planeta. ya que la cantidad de libertad humana sera como nada de lo que hoy conocemos.
Dikkat. Tüm vatandaşlar ikinci bir emre kadar içeride kalsın.
Los ciudadanos deben permanecer encerrados hasta próximo aviso.
Çektikleri acıların, vatandaşları için ne ifade ettiğini anlamayabilirler.
Quizá no entiendan lo que significa su suplicio para sus compatriotas.
Rock'n roll'a e Los Angeles'ın Tanrı'dan korkan vatandaşları için Şerit'i ıslah edelim.!
- Por el rock and roll. ¡ Recuperemos el Strip para los angelinos temerosos de Dios!
Caddelerde korku içinde vatandaşlar,
Los ciudadanos le temen a las calles.
Vatandaşlar, Sakin olun.
Ciudadanos, todos tranquilos.
Tüm vatandaşlar sakin olun.
Residentes, permanezcan tranquilos. Residentes, permanezcan tranquilos.
Rus vatandaşlarının güvenliğini ve ülkemizin dengesini korumak için, uluslararası alanda, uzun süren görüşmeler sonucunda Rus hükümeti ve diğer 160 ülke hükümeti ile ortak bir karar alındı.
¡ El presidente está en la tele! ... para garantizar la seguridad y estabilidad de las naciones alrededor del mundo este gobierno encabezará a una coalición de 146 naciones dispuestas a colocar una prohibición universal en todos los servicios y productos de publicidad.
Koloni vatandaşları artık düşman olarak kabul edilecektir.
Los ciudadanos de La Colonia deben considerarse hostiles.
Tekrar ediyorum, tüm Koloni vatandaşları artık düşman olarak kabul edilecektir.
Repito. La gente de La Colonia debe considerarse hostil.
Sevgili vatandaşlarım. Yasalara uyalım. Yasalarına itaat etmeyen bir millet..
Es necesario, ciudadanos, que cada uno de nosotros se reconozca en la ley, que se sienta parte de una comunidad que puede perderse si no se adhiere a la ley.
Amerikan vatandaşlarının burada olduğunu unutuyorsun. Gücendirici bir durum Armando.
Creo que quizá estás olvidando reportar a un ciudadano norteamericano ese es un delito serio, Armando.
Gelecekteki Amerika vatandaşlarına saati 8 dolardan zevkle ders verebilirim. Ama bu sorunumuzu çözmez.
Me encantaba dar clases a futuros americanos a $ 8 la hora pero no era suficiente.
Albay Ramos, benim görevimi biliyorsunuz. "Amerikan vatandaşlarına iyi muamele edildiğinden emin olmak".
Coronel Ramos, ya sabes, es mi trabajo asegurarme que tu trato como ciudadano americano sea bueno.