Vater translate Spanish
498 parallel translation
... bir kadının emrine girdiklerinden sonları bir tuvalette oturmak oldu.
Y lo mas que han conseguido, es sentarse en el vater.
Şimdi oraya git ve şunu fırlat.
Ahora coge ese vater y al agua.
- Affedersiniz, şeye gitmem gerekiyor...
Tengo que ir... ¿ Al vater?
Lütfen pencereden aşağıya ya da tuvalete herhangi bir şey atmayın.
Y no tiréis nada por la ventana ni por el váter.
- Tuvalet nerede?
¿ Dónde está el váter?
Peruğu tuvalete attı.
La ha tirado al váter.
Onu en son John'un içinde... aman tuvalette görmüştük.
Lo vimos por última vez en el váter, en los servicios.
Tuvalete kadar gitti.
Acaba de irse al váter.
Tuvalette otururken böyle bir şey uçurmak istemezdim.
No me gustaría pilotar uno sentado en un váter.
Tuvalete oturup dünya çevresinde uçmak.
¡ Volar por todo el mundo sentado en un váter!
Burada Epsom'da bu 50 metrelik koşusunu gösteriyoruz. WC kaidesinden lavabo önde.
En Epsom todavía falta media carrera... y el lavabo gana al váter.
Ayaklı abajur güçten düşüyor. Yarışı önde götüren lavaboya güçlü baskı var.
El lavabo coge ventaja, muy presionado por el váter.
Bitiş çizgisinde WC'den lavabo sonra kanepe, askılık, ayaklı abajur ve Joanna Southcott'ın kutusu.
Llegan al lavabo, el váter, el banco, la luz y el baúl de Joanna.
Çaylar tuvaletin içine dökülmüş. Kabinlerde sigara içiliyor.
¡ Retrasos continuos, hojas de té en el váter, colillas de cigarrillos en los baños!
Bayan Esans kuşunu tuvalete atmıştı.
La Sra. Esencia lo tiró al váter.
Tuvaletteyim!
¡ Jesús, papi! Estoy en el váter.
- Helaya gidecek misin?
- ¿ Tienes que ir al váter?
Evet, ama helaya gitmem gerekmiyor.
Sí, pero no tengo que ir al váter.
- Tuvalete, tamam mı?
- Al váter, ¿ vale?
Eğer hapları tuvalete fırlatacaksan, hiç olmazsa sifonu çek.
Si vas a tirar las pastillas al váter, por lo menos tira de la cadena.
Tuvaletin izi kalçalarımda kalırdı.
El váter me dejó marcas en el culo.
- Tuvalet fırçası.
- La escobilla del váter.
Millet helaya birlikte mi giriyor?
¿ Todos juntos en el váter?
Benimle tuvalette tartışmaya girmene gerek yok!
No es motivo para acosarme en el váter.
- Helayı temizledin mi?
- ¿ Limpiaste el váter?
Temizle!
¡ Limpia el váter!
Seninle münakaşa etmeyi, tuvalet oturacağını bile özledim... - Özledim.
Las discusiones, las brotes de soja y la tapa del váter levantada.
Yazılarımın tuvaletlerde okunmasından usandım.
Estoy harto de que me lean en el váter.
Dostoyevski bile orada okunuyor.
La gente lee Dostoyevsky en el váter.
Koşup tuvalete oturdum.
Corrí a sentarme en el váter.
Wes toplumun büyük çöküntüye doğru gittiğini söylüyor.
Wes dice que la sociedad se hunde en la taza del váter.
Bayanlar tuvaleti akşam yemeği sırasında taştı.
El váter de mujeres se ha desbordado durante la comida.
Ve o şişko piç her öğleden sonra..... buraya tuvaletime işemeye gelir ve bedava viskimi içer.
Y ese gordo cabrón viene aquí todas las tardes a mear en mi váter y a beberse mi whisky gratis.
Arabamı veriyor musunuz, yoksa köpeğinize işkence mi yapayım?
O me das mi coche, o voy a tu casa y te ahogo el perro en el váter.
Ne yapılmayı istersin, bir akvaryum balığı gibi tuvalete atılmayı mı?
¿ Qué quieres, que te tiren por el váter?
Bir saat asmak için klozetin üstüne çıkmıştım.
Estaba subido al váter colgando un reloj.
Bir saat asmak için klozetin üstüne çıkmıştın. Sonra düştün ve başını küvete çarptın.
Estabas de pie sobre el váter colgando un reloj, te caíste y te diste en la cabeza con el lavabo.
Ya da tuvalete atıp sifonu çek.
O tíralos por el váter.
- Ya tuvalete ya da çöpe at.
- Tan sólo utiliza la papelera o el váter.
Tuvalet fırçası gerektiren tek iş bu mu?
Pero sin escobilla para el váter.
Bu gerzekler değil savaş alanından, tuvaletten bile çıkamazlar.
Estos retrasados no se abrirían camino ni en un váter.
Teknisyen bu gemide ki en düşük rütbeydi. Tuvaletçi adamın rütbesi Bile bizden yüksekti.
El que cambiaba el papel de váter tenía un rango superior a nosotros.
Ayrıca o klozetlere oturmamın imkânı da yok çünkü onları kullanan erkekleri bilirim. Bunu yapmam.
No me siento en el váter de hombres ni en broma.
Bu herifi yok etmek istiyorsanız. Kutup'ta yapın.
Si puede tirar a esta basura al váter, ¡ que sea por el Polo!
Askerleri Boulogne'a intikal ettiriyoruz bir de bakıyoruz Almanlar, şehrin tüm tuvalet kağıdını satın almışlar.
Trasladamos la tropa a Boulogne, y los alemanes ya han comprado todo el papel de váter de la ciudad.
Yolun karşısındaki tamirci, temizlik için WC'ye asit döktü.
El mecánico de enfrente vertió ácido de bateria por el váter para desatascarlo.
Helada bile okur!
lncluso lee en el váter.
- Kapa çeneni, Mitchel. İyi bir WC bulamazsan pantolonuna işersin.
Te mearias en los pantalones antes de reconocer un váter respetable.
Akşama kadar tuvaletten çıkamaz.
Se va a pasar toda la tarde en el váter.
Ya da tuvaletleri temizleme, ya da postayla alış veriştir.
O limpiar el váter, o comprar por catálogo.
Bu tuvalet bana ait!
¡ Ese váter es mío!