Velos translate Spanish
128 parallel translation
Hepsiyle görüş.
Velos a todos.
Örtüm.
¿ Mis velos?
Yedi tül dansını yapıyor.
Baila la danza de los siete velos.
Ben karşıdaki bir daireye taşınıp da her saat başı Dance of the Seven Veils'i yaparsam görürsün.
No si yo me veo obligada a mudarme al apartamento de enfrente y a bailar la Danza de los Siete Velos cada hora.
Zengin ve pahalı giysilerle kendilerini donattılar, mavi, mor, kırmızı örtüler ve Mısır'da dokunmuş ince kumaşlarla.
Y se adornaron con lujosos vestidos y trajes costosos, velos azules y escarlatas y lino tejido en Egipto.
Sadece Güneş, onu soyabilirdi.
* Sólo el sol podría quitarle sus velos.
"Vera'nın Yok Olan Giysileri."
"La de los velos velados".
Başlıklarınızı açmayın.
No se preocupen por sus velos.
Eski ve kara giysileri içinde büsbütün çirkin,..... gözler yuvalarından fırlamış..... şeye hazır...
Era bastante cómico : eran tan viejas y feas,... en sus velos negros, sus ojos abiertos como platos,... todas ellas esperando... ¡ El martirio!
O yedi peçe dansını yaparken,..... kızlar sana üzüm yedirip,..... ayak tırnaklarını boyuyorlar.
Le dan uvas, le pintan las uñas de los pies, mientras ella baila la danza de los siete velos.
Cehalet perdesi gözlerimin önünden kalktı.
Levanté velos de ignorancia de mis ojos.
Yüzyıllar boyu kadınlarımız uzun elbiselerle, şallarla, peçelerle kendilerini gizlediler.
Durante siglos, nuestras mujeres han ido tapadas con mantillas, trajes largos, velos.
Çok güzeller ama anadan doğma değiller. Hepiniz buraya gelin. Şovda her şey var.
Todas son hermosas, muestran todo sin velos.
Örtü gibi, hafızasına perde çekiyor.
Son como velos tapando su memoria.
Çabuk kaldırmalıyız.
Debemos eliminar los velos.
Daha bir sürü peçesi var.
Ella tiene más velos.
- Daha bir sürü peçen var.
- Te quedan todos esos velos.
Bu şekilde yüzdüklerinde, kendilerini takip eden şu şekilde sallanan kuyrukları var.
Tienen unas aletas como velos que ondean en eI agua... Más que nadar parecen volar.
Bu duvağı taktım çünkü o duvaklara deli olurdu.
Llevo este velo porque le encantaban los velos.
Ve onları saten ipek, kürk, dantel ve kaliteli kadife değerli taşlar, payetler, tüller ve tüylerle donattılar.
Y las vistieron con satén seda, pieles y filigranas terciopelo ceñido mucha bisutería, lentejuelas, velos y plumas.
Peçelerimizi gece yarısı takacağız.
Nos pondremos los velos en la medianoche
Tatlılarım benim, gördünüz mü oğlum, tenleri ışıl ışıl parlıyor.
- Bravo! Mire, joven, mire. Tienen velos...
Hızlıca peçesini açtı, kıyafetlerini çıkardı ve.. ... onun karşısına tüm çıplaklığıyla geçti.
Ycon un movimiento rápido, ella quitó sus velos,... y apareció totalmente desnuda, como cuando nació. "
Bir maden ocağı zaten kapalı ; Mars yöneticisi Velos Cohaagen üretimin tam kapsite devamını sağlamak için gerekirse birlik görevlendireceğini söyledi.
Ya que una mina ha sido cerrada, el administrador del Marte, Velos Cohaagen, dijo que en caso de apuro haría intervenir la tropas para mantener la producción en su totalidad.
Ben gerçekten 7 peçeli dansı mı yaptım?
¿ De veras hice la Danza de los Siete Velos?
- Velos Vll toplama kampında.
- El campo de reclusión de Velos VII.
Velos Vll toplama kampı dosyalarına ulaş.
Localización de los expedientes del campo de reclusión de Velos VII.
Yıldız tarihi 46302'de Velos Vll toplama kampının kapanması üzerine, Bajorya'ya geri döndü.
Repatriado a Bajor tras el cierre del campo de reclusión de Velos VII, fecha estelar 46302.
Faslılar Yedi Tül Dansıma bayıldı
# Los Marroquís amaron mi linda Danza de los Siete Velos #
ve gözgöze gelişler saçları önlerine düşecek ve omuzlarını kapatan örtüleri birden açılacak!
... trensas por todos lados y el deslizamiento de los velos!
Yüzüklerimiz, duvak, smokin de var isteğe göre.
Anillos. Velos, esmoquines, gorros judíos, como gustéis.
İmparatorun peşinden ayrılmayan peçeli kadınların olayı nedir?
¿ Por qué siguen al emperador a todos lados esas mujeres centauri con velos?
Hepinizin eğlencesi için... benim Cherishim ve onun üç peçeli dansı.
Para entretenerlos a todos, mi propia Cherish y su danza de los tres velos.
- İki peçe almışsın.
¡ Sólo hay dos velos!
Oh, ruhun iblisleri, Zeyna'nın yuvarlama nedeni üstüne.
Oh, demonios del alma sobre los velos de la razón de Xena...
Bir tek bulut, en ufak bir sis perdesi yoktu uçsuz bucaksız gökyüzünde.
Sin rastros de nubes ni velos de bruma... sólo claridad sobre el infinito cielo.
Neden onların eşarplarını çıkarttınız?
¿ Por qué les quitó los velos?
Sizler rahat koltuklarınıza anlaşılmaz bir güçle kuruluyor... putlarınızın arkasına saklanarak, yargılanmadan örtülerinizin arkasına geçip birbirinizden gizleniyorsunuz.
Descansan cómodamente en su espacio de poder... escondidos detrás de su ídolo falso, lejos del juicio... sus vidas envueltas en velos de misterio, hasta entre ustedes.
Elbiselerim temizlemeden geldi mi?
¿ Han llegado mis velos del tinte?
Sana yalvarırım. 7 tül dansını, dans et.
Salomé, os imploro que bailéis la danza de los siete velos.
Dolunay, haşhaş ve cariyelerle dans.
La luna sobre Marrakech, una pipa de hachís y la danza de los 7 Velos.
Fakat bu arada onu haremine kapatan türk bir gün aniden çıka gelir. Ve bu güzel kızın karşısında bütün görevlerini unutup kendini tutkunun kollarına teslim eder.
Olvidándose de su deber, para satisfacer una pasión, censurada entre nosotros, pero permitida en Oriente, el Gran Eunuco ha introducido... al joven Astolfo bajo esos velos tupidos, que pueblan el paraíso de Mahoma.
Size tüm söyleyebileceğim, o indüksiyon birimlerinin Velos isimli bir gezegenden geldiğidir.
Todo lo que puedo decirles es que las unidades de inducción... vinieron de un planetoide llamado Velos.
"Yüreğimi ellerinin içine aldığında aşkın gücünü gördüm kadınım onun kollarında örtüsüne sarınmış uyuyordu."
"Qué gozo de amor sentí al tiempo que mi corazón se sostenía entre sus manos y entre sus brazos, envuelta en velos, dormía mi señora".
Yaşlı kadına, gizemlere ruhlara, ölülere, onlar beni yutmadan önce sırtımı dönmeliydim.
Tenía que darle la espalda a la anciana... a los velos, a los fantasmas... a los muertos... antes de que todos ellos me succionaran.
Ben duvakları çok severim.
Me encantan los velos.
Şimdi arabana bin, arabanı sür ve onları görmeye git,... ve belki sonra konuşabiliriz.
Vuelve a meter tu trasero al auto, maneja y velos y entonces quizá hablaremos.
Bazı türbelerde çarşafı olmayan kadınlara ya da onların deyimiyle "yeterince örtünmeyen" kadınlara ödünç çarşaf veriyorlar.
En estos mausoleos entregan velos a las mujeres que no tienen. O como ellos dicen, si el velo no es correcto.
Bak şimdi onlara.
Velos.
Gözlerinin içine bakıp, bu zorlu işe hazır olduklarını görmelisin.
Sólo velos a los ojos y ve si son aptos para el reto.
Kendi gözlerinle gör.
Velos por ti mismo.