Vereceksin translate Spanish
6,127 parallel translation
Bana bazı cevaplar vereceksin.
Me darás algunas respuestas.
O zaman sanırım sen de bana hak vereceksin. İşe yaraması mümkün olan tek plan, benim gidip teslim olmamdır.
Todos estarán de acuerdo en que el único plan que funcionará es entregarme.
- Bugün hesabını vereceksin.
- No. - ¡ Hoy lo pagarás!
Hesabını vereceksin.
¡ Lo pagarás!
Tanrım, bu kadar bencil olmaya ne zaman bir son vereceksin?
Dios, ¿ cuándo vas a dejar de ser tan auto absorbente?
Hayır dostum, o parayı ceza olarak bize nakit vereceksin.
No, tío, nos lo vas a devolver al contado.
Ne kadar vereceksin, 6 cc mi?
¿ Cuánto está usted dándome - 6 cc?
Connor'la görüşme ayarlayacağım, sen yakalayacaksın ve silahları Mayans'a vereceksin.
Así que, yo concierto la reunión con Connor, vosotros le cogéis y se cierra el trato de las armas para los mexicanos.
Öylece gitmesine izin mi vereceksin?
¿ Vas a dejar que se vaya?
Saat tam 5'te La Playa'ya rapor vereceksin.
Te reportas en La Playa a las 5 : 00 a.m. en punto.
Hayatınla ilgili neler yapacağına eninde sonunda karar vereceksin.
Al final vas a tener que pensar en qué hacer con tu vida, ¿ sabes?
Connor'la görüşme ayarlayacağım, sen yakalayacaksın ve silahları Mayans'a vereceksin.
Arreglaré la reunión con Connor, tú lo atrapas aseguras las armas para los Mayas.
Her kelime ve sayıdan sonra, daha net olacaksın ve daha kolay cevap vereceksin.
Cada número y palabra que pase te irás sintiendo más abierto y receptivo.
Önce İsrail boykotunu durduracağına söz vereceksin.
¡ Primero tienes que prometer que dejarás la mierda de boicot contra Israel! ¡ ¿ Qué?
Geceyi benim planlamama izin vereceksin.
que me dejes planear la velada.
Karşılığında hiç bir şey almadan ne kadar daha vereceksin?
¿ Qué más tienes que darle sin recibir nada a cambio?
- Durumu göre değişir. Ne vereceksin bana?
Depende. ¿ Qué tienes para mí?
- Paravana karşılık ne vereceksin?
- ¿ Qué pasa con la pared de las cajas?
Odayı bülbül yumurtası mavisine boyamama izin mi vereceksin?
¿ Me dejarás pintar el dormitorio de azul celeste?
Ve sen de ona vereceksin.
Y se lo vamos a entregar.
Sen de Woodall'a vereceksin ve ne diyecek hep beraber göreceğiz.
Y se lo vas a entregar a Woodall y veremos qué dice.
- Doğru kararı vereceksin.
- Va a tomar la decisión correcta.
Birkaç tane kötü deneyimin yılın en iyi tatilini mahvetmesine izin mi vereceksin?
¿ Pero vas a dejar que un par de malas experiencias te arruinen la mejor fiesta del año?
O fotoğrafın tüm Hydra çalışanlarına gönderilmesini engellemek için izin vereceksin.
Para impedir que cada empleado de HYDRA reciba automáticamente un correo electrónico con esa foto.
Parasını vereceksin!
¡ Oye! ¡ Tienes que pagar por eso!
Addy'yi bana vereceksin, çekip gideceğiz.
Vas a darme a Addy. Nos vamos de aquí.
Kendine zarar vereceksin!
¡ Vas a hacerte daño!
Onun ölmesine izin mi vereceksin?
¿ Vas a dejarle morir?
Sorularıma cevap vereceksin.
Responderás a mis preguntas.
Öylece uzaklaşıp, kazanmasına izin mi vereceksin?
¿ Vas a marcharte así sin más y dejar que gane?
Doğru cevap verirsem domuz çerezi vereceksin.
Si contesto bien, gano una corteza de cerdo.
Bence bu iki çocuğa karşı savaş vereceksin.
Creo que va a ser con estos dos chicos.
- Audrey'nin gitmesine izin mi vereceksin?
¿ Vas a dejar que se vaya Audrey?
Bununla beraber konuyla ilgimi ne şekilde ve nasıl açıklayacağına sen karar vereceksin.
Aunque será decisión tuya si declarar o no mi participación.
- Gitmeme izin vereceksin.
Me vas a dejar ir.
Şimdi iyi haber mi, kötü haber mi vereceksin?
¿ La siguiente noticia que me vas a dar es buena o mala?
Sen bunun hesabını vereceksin.
Vas a responder por eso.
Ve eğer senin de bununla herhangi bir ilgin varsa sen de vereceksin.
Y si has tenido algo que ver con esto de alguna manera, tu tambien lo haras.
O şifreyi önünde sonunda vereceksin.
Nos vas a entregar la combinación.
Kendine zarar vereceksin dedektif.
Mejor para. Podrías hacerte daño, detective.
Bahşişte vereceksin.
También darás propina.
Selam, dostum. E-posta adresini mi vereceksin? - Ne yapacaksın?
Necesito tu dirección de email.
- Ralph'le görüşmesine izin vereceksin.
Lo dejarás conocer a Ralph.
Halstead'ın üzerine koyduğun ödülü kaldıracaksın, ve bana, barda onu vurmaya kalkan tetikçinin ismini vereceksin.
Retira la recompensa de Halstead... y dime... quién intentó matarlo en el bar.
Ne yani, burada böylece oturup... başka masumların da ölmesine izin mi vereceksin?
¿ Qué, sólo te quedarás ahí sentado y... dejarás que muera otro familiar inocente?
Ona ne cevap vereceksin?
- ¿ Qué vas a escribirle de vuelta?
Ve şimdi tekrar onları bana vereceksin.
Entonces devuélvemelos.
Ne vereceksin?
¿ Me darás algo?
Tamam, ünlü birinin ismini yazıyorsun, herhangi bir ünlü olabilir mesela başkan olabilir ya da Kare Pantolon Sünger Bob sadece insanların tanıdığı biri olacak, sonra da ipucu vereceksin.
- No. No, vale. Escribes el nombre de gente famosa, y puede ser cualquier tipo de famoso, como podría ser el presidente o Bob Esponja... cualquiera que la gente conozca, y entonces das pistas...
Sonra, bana konuşmak için doğru insanların adını vereceksin.
Luego me dirás quiénes son las personas adecuadas con las que hablar.
Her şekilde bana istediğim şeyi vereceksin.
De cualquier manera, vas a darme lo que quiero.