Verirsen translate Spanish
6,421 parallel translation
Eğer bana destek olup, burada güvenli bir halde strateji kurmama izin verirsen başa geçtiğim zaman en büyük önceliğimin anlaşmamız olacağına emin olabilirsin.
Provéeme de una amnistía, déjame crear una estrategia desde este refugio seguro, te aseguro que... una vez en el poder, nuestro trato será mi máxima prioridad.
Gitmeme izin verirsen adil bir şekilde muamele görmen için elimden gelen her şeyi yaparım.
Déjame ir, y haré lo que pueda para asegurarme de que te tratan de modo justo.
Eğer bir öpücük verirsen, daha iyisi olabilirim.
Si aumentas eso un poco, es incluso mejor.
Ama saçlarının uzamasına izin verirsen. Oh, bu hiç havalı bir hareket değil, dostum.
Pero tienes que dejar que te crezcan esos pelos.
Acısına bir son verirsen, seni öldürür!
¡ Para el dolor y te matará!
Eğer bu yaratığın yaşamasına izin verirsen, bugün olan her şey senin boynuna.
Si dejas vivir a esta criatura, todo lo que ha pasado hoy recaerá sobre ti.
Şimdi izin verirsen Annene üniversiteye gideceğini söylemek zorundayım yoksa ceza alacak.
Ahora, si me disculpas, tengo que decirle a tu madre que va a ir a la universidad o está castigada.
Bana bunu verirsen, ben de sana yardım ederim.
Si tú me das esto... yo te ayudaré.
- Şimdi izin verirsen -
Por favor, ¿ me dejas volver a...?
O hakkı bana A.B.D. hükümeti veriyor şimdi izin verirsen ona birkaç soru sormak istiyorum.
El gobierno de los EE. UU. me da el derecho, así que si no te importa, tengo unas cuantas preguntas que me gustaría hacerle.
Seni satın almama izin verirsen olacağı gibi değil.
No como lo tendrás si me dejas comprar tu retirada.
Ama yakında bunun cevabı, evet, herkes güvende, olacak. Eğer işimi yapmama izin verirsen.
Pero pronto la respuesta será sí, todo el mundo está a salvo, si me dejases seguir.
- Çünkü cevap verirsen, bir şey olacak.
Porque, si respondes, algo sucederá. - ¿ Qué?
Bana bir iş verirsen, parayı unuturuz.
Si me das un trabajo, nos olvidaremos del dinero.
Eğer ki izin verirsen, sigara içmeliyim. Sen de eski testimi kopyalayabilirsin.
Si quiere, yo podría fumarme un cigarrillo... y usted podría copiar mi anterior formulario.
O kâsedeki şeyden bir lokma verirsen sana 50 dolar veririm.
Te doy 50 dólares en efectivo por un bocado de lo que hay en ese plato.
Kafanı verirsen neler yapabileceğine kendin bile şaşırırsın.
Te sorprenderías de lo que eres capaz si te concentras en ello.
Ne isim verirsen ver önemli değil. Ama ödememi yaptığınız sürece sen ve sürün güvende olursunuz.
Llámalo como quieras, pero tú y tu rebaño... están a salvo siempre que me pagues lo que debes.
Bu aptal Paul eğer kilo verirsen o kıçında küçüleceğini...
Este tonto Paul sabe que si usted pierde peso,
- Ne kadar kaçamak cevap verirsen o kadar üsteleyeceğim farkındasındır.
Te das cuenta de que, cuánto más evasivo te muestres, más te presionaré. Está bien.
Ve izin verirsen, Sana tavsiye verebilirim,
Y si usted me lo permite, puedo darle consejos,
Doğru evrakları verirsen denetlemenin % 90'ı çözülür. Onlara sadece bir çek yazarsın.
Bien, 90 % de las auditorias pueden resolverse... si entregas los papeles de trabajo correctos.
Bana bunu verirsen, ben de sana yardım ederim.
Si me das eso... te ayudaré.
İzin verirsen, dökmem gereken bir bok var.
- Bueno... - Perdona, tengo mierda que esparcir.
Aslında, basit bir soruya cevap verirsen, CSI Finlay'in hayatını kurtarabilirsin
De hecho, si contesta una simple pregunta, podrá salvarle la vida a la CSI Finlay.
Aslında, basit bir soruya cevap verirsen, CSI Finlay'in hayatını kurtarabilirsin.
De hecho, si contesta una simple pregunta, podrá salvarle la vida a la CSI Finlay.
İzin verirsen yardım edebilirim.
Puedo ayudarte si me dejas.
Hangi tarafta olacağına karar verdiğinde haber verirsen çok sevinirim.
Pero cuando decidas donde caes en todo esto agradecería que me avisaras.
Onlara ne verirsen onu özümserler.
Absorben todo lo que les des.
Lord Kilmartin tarafından saat bire üç dakika kala iyi bir sabah sporu sonrası yakalanmana izin verirsen ben de bir paund vereceğim.
Y si te dejas cazar por Lord Kilmartin tres minutos antes de la una, después de una buena mañana deportiva, - te daré una libra de todas formas.
Bir de izin verirsen kedi alabilirim.
Y si me dejaseis, tendría un gato.
- Bize yine zarar verirsen... - Yapmayın.
Si vas a volver a hacernos daño...
İş birliği yaparsan ve laboratuvar sonuçlarıyla birlikte, her ne saklıyorsan geri verirsen ve bu hikayeyi ortadan kaldırırsan, adaleti engelleme suçundan seni bir Fransız hapishanesine tıkmak zorunda kalmam.
Si coopera y regresa lo que sea que está reteniendo, junto al informe del laboratorio, y termina esta historia, entonces no tendré que meterlo a una cárcel francesa por obstrucción de la justicia.
Ne verirsen kabülümdür.
Me quedo con cualquier cosa.
Şimdi izin verirsen, gitmem gereken bir ifade var.
Ahora, si me disculpas, tengo que ir a una declaración.
İzin verirsen, hediye etmem gereken bir Bakire Guadalupe kolyesi var.
Si me disculpan, tengo un pendiente de la Virgen de Guadalupe que entregar.
Şimdi izin verirsen gidip grubuma bu güzel haberi vermeliyim.
Ahora, si me disculpas, debo decirle a mi grupo las buenas noticias.
Şimdi izin verirsen, günün bu saatlerinde ıstakalarımı dışarı çıkarıp ağaca vurarak parçalamayı seviyorum.
Y ahora, si me disculpas, este es el momento del día en el que me gusta salir con mis tacos de billar y estrellarlos contra un árbol.
İzin verirsen ileride örnek bir vatandaş olurum.
Si haces esto, seré una ciudadana modelo.
Kibritleri verirsen olacağı o.
Bueno, eso es lo que te pasa por darle los fósforos.
İzin verirsen seni sonsuza kadar sever.
Le amará eternamente, si se lo permite.
Noel arifesinde içki içmeye karar verirsen lütfen dikkatli ol.
Por favor, ten cuidado en Navidad si decides beber.
Ama hikayelerin yayınında son onay hakkını bize verirsen anlaşma için bir kolaylık sağlayayabilirim.
Pero puede que sea capaz de facilitar ese acuerdo siempre y cuando demos nuestra aprobación final a todas las historias.
Bir kadına zarar verirsen ölürsün.
Si le haces daño a una mujer, mueres.
Şimdi eğer izin verirsen, New York'a gideceğim.
Y ahora, si me disculpas, me voy a Nueva York.
Ama buraya gerekli dikkati verirsen neler olacağını bilmiyorum.
Pero no sé si vas a recibir la suficiente atención allí.
Bu 5'ini ona verirsen, buradan Kabil'e kadar kontrol onlara geçer.
Si le entregas a estos cinco, controlaría básicamente desde aquí hasta Kabul
Çantayı verirsen sana yardım ederim.
Páseme el maletín y lo ayudaré.
Onlara ne verirsen onu özümserler.
Absorben lo que sea que les den.
Babama zarar verirsen, bunu sana ödetmenin bir yolunu bulurum. - Bu hiç adil değil.
- Esto no es justo.
- Bana zarar verirsen ne olacağına bak.
Buscar que te sucede si tratas de hacerme daño