Vermişti translate Spanish
4,490 parallel translation
Arşidük Ferdinand suikaste uğradığında dünyanın en büyük afetlerinden biri olan Birinci Dünya Savaşı'nda 37 milyon insan can vermişti.
Cuando el Archiduque Fernando de Austria fue asesinado, 37 millones de personas fueron asesinadas en una de las conflagraciones más grandes de toda la historia... La Primera Guerra Mundial.
Çizgiyi aşmaya karar vermişti.
Tomó una decisión para cruzar la línea.
Dalay Lama bunun üstüne düşündü ve cevabı şöyle oldu : Eğer bilinçli olduğunu düşünürsen, bilinçleri vardır cevabını vermişti.
El Dalai Lama lo pensó, y su respuesta fue : si tú piensas que tienen conciencia, entonces son conscientes.
Bunu üçüncü sınıfta Marty Molar bana vermişti düzgün bir diş ipi tekniğim olduğu içindi.
Sabes, Marty el Molar me lo dio en tercer grado. Porque tenía la mejor técnica de cepillado.
Patatesini yememe izin vermişti.
Me dio de sus papas fritas.
Sue çöp tenekesinin üzerindeki öpücüğün ortama göre olduğuna karar vermişti, aksi halde çoktan bir adım gelirdi.
Y justo cuando Sue decidió que sólo había sido un gran beso sobre un bote de basura, y eso es todo lo que sería...
Ertesi gün gideceğine dair bana söz vermişti.
Me prometió que nos iríamos al día siguiente.
Bayan Mahoney intörnlüğüm sırasında bana not vermişti. Sayesinde bir yıl tekrar etmek zorunda kaldım.
La señorita Mahoney me calificó cuando hice mi internado... tuve que repetir un año gracias a ella.
Bence Doctor Who ona kanatlarını açma fırsatını vermişti,... çocuk gibi davranma ve kendini geliştirip, eksantrik olma şansını bu işin büyüsünü yakalamıştı.
Creo que Doctor Who le dio la oportunidad de abrir sus alas, de ser infantil y de expandirse y jugar con la excentricidad y las maravillas de todo eso.
Benimle seviştikten sonra ülkeyi terk edeceğine söz vermişti.
Ella prometió que tendría sexo conmigo y luego dejaría el país.
Evet, aile içi karışıklıkla ilgili acil çağrısına cevap vermişti.
Sí, acudió a un 911 por un altercado doméstico.
Yok. Patrick bana şeker vermişti.
- Patrick me dio dulces.
Güçlü bir adamdır. Göçmenlik yasasına destek vermişti...
Gente poderosa que ha apoyado las leyes de inmigración...
Rourke, ona şirketinde posta odasında, iş bile vermişti.
Rourke incluso lo puso a trabajar en la compañía, desarrollándose en el correo interno.
Edward, artık kan dökülmeyecek ve vergiler ödenemeyecek kadar yükselmeyecek diye söz vermişti.
Cuando Eduardo nos prometió poner fin al derramamiento de sangre y que nuestras tasas no crecerían otra vez por ello...
22 yaşında bir kız, kan pıhtılaşması. Ameliyat masanda can vermişti.
Mujer, 22 años, coágulo de sangre, ¿ acabó muriendo en tu mesa?
Bana kurbanlar hakkında ayrıntılar vermişti ve sembolizmi görmüştü. Onu sana gönderdim.
Él me dio los detalles de las víctimas, y él vio el... simbolismo.
Joe o kişinin ben olacağına söz vermişti.
Joe me prometió que sería yo.
O TESHA'nın başkanlarından biri, ve benim kampanyama da çok destek vermişti.
Es uno de los jefes de TESHA... y fue de mucho apoyo en mi campaña.
Birileri bana mehtabın altında kayak sözü vermişti.
Alguien me prometió patinar bajo la luz de la luna.
Ama kendini Red için ele vermişti.
Pero ella se entregó por Red.
Marshall, yatırımımın dönüşü olacağına söz vermişti.
Marshall hizo algunas promesas sobre el retorno de mi inversión.
Bayan Kademan, bize dünyanın en iyi genetikçilerinin isimlerinin listesini vermişti.
La fallecida señora Kademan nos dio una lista de los mejores genetistas del mundo.
Kendisi Yorktown'da İngiliz ordusuna teslim olma emri vermişti.
Quien rindió las fuerzas británicas en Yorktown.
Evini temizlediğim bir bayan, ikinci sezonunun video kasetini vermişti.
Una mujer para la que limpiaba nos dio la segunda temporada completa en VHS.
Çünkü dolaba zarar vermişti.
Desde luego que sí. Eso le hizo daño.
Neden bize uydurma bir isim vermişti?
¿ Por que ella nos daria un nombre falso?
O evde yokken oraya çıkmam gerekebileceği için isteksiz de olsa bana bir anahtar vermişti. Böylece içeri girdim.
Sucedio que le dije que quizas podria necesitar entrar alli cuando ella no estuviera, asi que de mala gana me dio una llave, asi que una vez entre alli.
Bize başka bir isim vermişti.
Se hacía llamar por otro nombre.
- Ordu bize çöldeyken Benzedrine vermişti.
El ejército nos daba Benzedrine en el desierto.
Ryan bana vermişti o ceketi.
Ryan me dio esa chaqueta.
Babam ölmeden önce sandığı bana vermişti.
Mi padre me lo dejó como herencia cuando murió.
Drew, Callie'nin giymesine izin vermişti.
Él se la prestó.
Babam, can düşmanımın ailesiyle evleri birleştirip bir aile olmaya karar vermişti.
Papá había decidido unir a la familia a mi némesis del instituto.
Birisi bana tüyo vermişti.
- Alguien me da una pista. - Jefe.
Bana annem vermişti, şimdi de senin oldu.
Mi madre me la dio, y ahora es tuya.
Sondajda kimse olmayacağına dair bana söz vermişti, bombayı yapmam sadece Ewing'lere bir utanç ve onun patronuna bir iş anlaşmasında üstünlük sağlayacaktı.
Me prometió que no habría nadie en la plataforma, que colocar esa bomba solo causaría algún bochorno a los Ewing y le daría a su jefe una gran ventaja en los negocios.
O yaşadığı coşkuyu dışa vurmayacağına söz vermişti.
Él prometió que iba a mantendría su entusiasmo para sí mismo.
Bunu son giydiğimde genç bir adam bana telefonunu vermişti.
La última vez que me puse esto, un hombre me dio su número de teléfono.
Diğer beş çocuğu geri vermişti.
Entregó a los otros cinco niños.
Yetkililer hepsini götüreceklerine söz vermişti.
Las autoridades prometieron llevárselo todo.
Bir keresinde kullanmama izin vermişti.
Una vez, me dejó llevarla por su camino.
Tekrar eski halime dönmemin eşiğinde olduğumun farkındaydı bu yüzden bana inanan biri olduğunu göstermek için o rozeti bana vermişti.
Ella sabía que estaba cerca de tener una recaída por eso ella me dio ese pin como recordatorio de que alguien creía en mí,
Annesi vermişti onu.
Su madre le dio esa cruz.
Ablam zaten biraz kan vermişti.
Mi hermana ya ha dado un poco de sangre.
Şimdi atomlarına ayrılmış Bay Knightly, inşaatında kimin ayrıcalık kazanacağının ödüllendirilmesine karar vermişti. Onun öldürülmesini sağlayan Knightly'nin desteklemediklerinden biridir.
Y el ahora atimizado Sr. Knightly debía decidir a qué lado se le debería entregar el privilegio de construirla, dándo razones para matarlo a cualquier proveedor de electricidad que sintiera
Bay Reid bunu bana seni arayışımda yardımı olsun diye vermişti, Bennet.
El Sr. Reid me la dio, para ayudarme a buscarte, Bennet.
Bana da babam vermişti.
Mi padre me lo dio.
Yillar önce babam vermisti bana.
Mi padre me lo dio hace años.
Annem dogum günün için bu bebegi vermisti.
Mi madre te dio esta muñeca por tu cumpleaños.
Benim için her zaman yardıma hazır olacağına söz vermişti ne olursa olsun. Bazen işler değişir.
A veces las cosas cambian.