Veto translate Spanish
305 parallel translation
Ofisime gidip birkaç kanun veto edeyim.
Estaré en mi oficina vetando proposiciones.
Sesindeki o Güneyli şurubu çok severdim. Nane şurubu tarzında. Bir yasa değişikliğini veto ettiğim zaman uzun, kalın kirpikleriyle o bana bakışını.
Adoraba el acento dulce de sus palabras sus movimientos cadenciosos su modo de mirarme a través de sus largas pestañas.
Kolunu bana dolardı, miskin miskin. Başını yanağıma yaslardı.
Cuando yo ponía el veto a una enmienda me rodeaba con su brazo perezosamente y apoyaba la cabeza en mi mejilla.
Okishima sert önlemlerden yana ama Kaji onu hep veto ediyor.
Okishima aplica medidas agresivas, pero Kaji siempre se opone.
Tabii ki. Ve bizim de veto hakkımız saklıdır.
Y nosotros tenemos derecho a negarnos.
Veto ediyorum.
- Lo niego.
Maglione isminizi veto etti.
Es Maglione quien veta su nombre.
Öyleyse vetosunun kalkmasını sağlayın.
Pues quite usted este veto.
Ulusal Eşcisel Derneği Büyük Av'la ilgili vetoyu kaldırdı.
La Asociación Nacional de Homosexuales... Ha retirado finalmente el veto a la Gran Caza...
Bırakın bitirsin! - Seni veto ediyorum.
- - ¿ Qué?
- Ne yapıyorsun? - Veto ediyorum dedim!
- Yo me opongo.
New York idari teşkilattan gelen kurtarma paketi yasalarını veto edeceğim, gibi.
Voy a vetar cualquier proyecto de ley que incluya el rescate del gobierno municipal de Nueva York.
Örneğin, bir patron çalışanını uygunsuz hareket veya kayba uğratma gibi nedenlerle kovunca, örgüt bunu veto ediyor. Ama sadece bu kişi gençlik örgütünde olduğu için.
Por ejemplo, cuando un jefe despedía a un trabajador... por mala conducta o por generar pérdidas, etc.,... y la organización lo vetaba... solo porque la persona pertenecía a la Juventud.
- Protesto ediyorum, bayım!
- Protesto, señor - Naturalmente, Sr. Veto
Muhalif rahiplere karşı alınan önlemleri veto ettiniz. Anayasa bana bu hakkı veriyor.
Usted vetó decretos contra los sacerdotes disidentes porque la Constitución me dio el derecho
Onay, Darwin.
Veto, Darwin.
- Veto yetkimi kullanıyorum.
- Debo usar mi poder de veto.
- Öneri kabul edilmiştir. - Veto!
- La moción se aprueba.
Veto ediyorum diyorum.
- Veto! Veto!
Veto yetkimle alay edemezsin.
No te burlarás de mi poder de veto.
- Karşı çıkanlar. - Veto!
- Los que se oponen?
Veto ediyoruz.
- Veto.
Üstlerine veto gücünü sürün "
Batalo bien con poder de veto. "
İsteseydim bu Simpson-Gardner meselesini veto edebilirdim, ama bunu istemiyorum.
Podría vetar lo de Simpson-Gardner, si quisiera, pero no quiero.
- Sanırım veto edecek.
- Creo que le pondrá el veto.
Bill Mitchell... veto ediyor.
Bill Mitchell vota "no".
Biliyor musun, sen bir kanunu veto etmedin.
No vetaste una simple obra pública.
Ödeneği veto ettin, buna hata diyemezsin.
Cuando vetas sus fondos públicos no hay ningún error.
"Amme Hizmetleri Yasasına Veto."
"El presidente veta obra".
Bunu veto mu ettik?
¿ Vetamos eso?
Biz hiçbir şeyi veto etmedik.
"Nosotros" no vetamos nada.
- Veto'mu çalışıyorum, adamım.
- Ejerciendo mi veto.
Veto.İzin verin.
Permiso. Permiso. ¡ Veto!
Veto! Veto!
¡ Veto, veto!
"Old hickory" ( Amerikan cevizi ) lakaplı Başkan yasayı veto etti.
Le pidieron al congreso que tramitara una renovación 4 años antes.
Jackson'un veto yazısı büyük Amerikan belgelerinden biridir.
Por supuesto, el congreso aceptó y envió el proyecto para que el presidente firmara.
Jackson, savunusunu doğrudan halka yaptı. ABD tarihinde ilk kez
Luego, en Julio de 1832 el congreso fue incapaz de rechazar el veto de Jackson.
Ardından bir mucize oldu. Pennsylvania valisi Jackson'ı desteledi ve Banka'yı sertçe eleştirdi.
Si el congreso reunía suficientes votos para anular el veto de Jackson se le garantizaba al banco otros 20 años de monopolio sobre el dinero de EUA
Berlin'in tamamına belediye başkanı seçilmesi, Ruslar tarafından veto edilmişti.
Su elección como Alcalde de toda Berlín había sido vetada por los rusos.
On yıllık yasağım dün sona erdi.
Mi veto de diez años terminó ayer.
Bunun nedeni, senin onların bütçelerini veto etme hakkının olması.
¿ La razón? Técnicamente, Ud. tiene poder para vetar sus presupuestos.
Ama zebralar veto etmişler.
Pero la zorra lo vetó.
Bir vergi tecrübesi var ama... oy kullananları, bu denklem dışında tutarsak... sanırım bu sistem gereksinimini karşılayacak ama güç olacak.
Bueno, realmente ha sido una experiencia agobiante... Pero si estamos forzados a sacar a los votantes fuera de la ecuación... Pienso que el sistema de veto es una necesidad ardua
Vergilerle ilgili yeni yasayı başkan veto ederse, meclis bir şey diyemez.
El congreso no le podrá decir nada al presidente si él decide vetar la iniciativa de la reforma tributaria. De acuerdo.
Ürün satışını veto etme gücüm var.
Puedo vetar la mercancía.
İkinizin de beş ismi veto etme hakkı olsun.
¿ Qué les parece si vetan cinco nombres?
- Veto.
- Vetado.
- Dayton nasıl? - Veto.
- ¿ Qué te parece Dayton?
- Veto ediyoruz.
- Nos negamos.
ve onu veto etmedi.
Bueno, no se opuso.
" Hükümetimizin nimetinden yararlanacak olanlar yalnızca yurttaşlarımız değildir.
El mensaje del veto es uno documentos más importantes de Norteamérica.