English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ V ] / Veya

Veya translate Spanish

57,595 parallel translation
Ya Okul Aile Birliği veya Eğitim Bölümü tarafından fark edilirse?
¿ Qué pasa si esto llega a la junta de padres o al departamento de educación?
Bitirme projesine önceden başlaması için izin verilen lise 2'ler var ve ağaç evini bir parka veya oyun alanına inşa ederse okulun müşterek tasarruf fonuna başvurabilir ve... okul aracılığı ile sermayesini arttırabilir.
Ha habido estudiantes de secundaria que comenzaron antes su proyecto de grado, y si construye la casa del árbol en un parque o área de juego, podrían darle la extensión económica de la comunidad de ABCC y levantar fondos por medio de la escuela.
IP'sini veya telefonundaki GPS'i takip etmenin hiçbir yolu yok, zaten telefonu da kullan at olanlardandı muhtemelen.
No hay forma de localizar su IP o el GPS de su teléfono, que seguramente es de prepago.
Walker veya adamlarından iz yok.
No hay rastro de Walker ni de sus hombres.
Argus veya Savunma Bakanlığından olmanıza imkan yok!
No sois ni de ARGUS ni del Departamento de Defensa.
Onun ölümünden veya Damien Darhk'la ortak çalışmaktan kendini sorumlu tutuyor musun?
¿ Se siente responsable de su muerte o por trabajar para Damien Darhk?
Kızım Laurel öldü ve içki olmadan veya yardım etmeye çalışan insanlara çatmadan bununla yaşamanın yolunu bulmam gerekiyor.
Mi hija Laurel ha muerto, y tengo que descubrir la forma de vivir con ello, sin recurrir a la bebida ni gritarles a los tíos que solo intentan ayudar.
Veya sistemden kendini sildirecek kadar zekiydi.
O fue lo bastante inteligente como para borrarse de él.
Yakınındaki sabit disk veya hangi cihaz varsa ondan elektronik veriyi çekiyor.
Básicamente recoge los datos electrónicos de cualquier disco duro o dispositivo cercano.
Zihnin dinlenmeye ihtiyacı vardır. Veya en azından her gün karşınıza çıkan onca kötülüğü size unutturacak birine.
La mente necesita descanso o al menos a alguien que le quite los pensamientos sobre el mal al que se enfrenta a diario.
Veya yalnızca bir dost.
O al menos una amiga.
Çünkü bir işe girdin ve bundan kimseye söz etmemek istiyorsun veya belki de sadece bana anlatmak istemiyorsun.
Porque estás metida en algo y no quieres decírselo a nadie o tal vez no quieres decírmelo a mí.
Veya psikokinezi. Kimisi telekineziyi tercih ediyor tabii.
O psicoquinesia, aunque algunos prefieren telequinesia.
Over Terrific burada... Veya Mr. Watch veya Watch Terrific. Neyse, aklıma gelir.
Aquí Over Terrific, o Mister Watch... o Watch Terrific, da igual, ya se me ocurrirá.
Dünyada bu konuda ders verebilecek son kişi sensin Oliver. Veya sondan ikinci. Ben yapmayayım diye bana ahlaki olarak sorgulanabilir seçimler yapmadığınızı da söylemeyin.
Bueno, tú eres la última persona sobre la tierra que puede darme ese sermón, Oliver, o la penúltima, y no me digas que tú no tomas decisiones moralmente cuestionables para que yo no tenga que hacerlo.
Yaptığım şeyden utanmıyorum veya yine de yapacağım şeyden.
No estoy avergonzada de lo que hice... de lo que aún voy a hacer.
- Hallederim diyorum. - Veya başka bir plan buluruz. Ekibe sinyal yollamak gibi.
- O podemos idear un nuevo plan, como mandarle alguna señal al equipo.
Chase veya babasıyla bir bağlantı bulmaya çalış.
Intenta encontrar una conexión entre Chase o su padre.
Veya yeterince içmemek.
O no beber lo suficiente.
Veya çok daha kötüsü.
O peor.
Füzelerimizi Mars'a veya Dünya'ya yeniden yönlendirebilir.
Podría redirigir nuestros misiles a Marte. O a la Tierra.
Veya orada buldukları sırrı sakladılar.
O mantener en secreto lo que encontraron allí.
Veya yıldızlara yolculuk ederken asırlarca uyuyabilecek.
O pudiendo hibernar lo suficiente para viajar por las estrellas.
Veya düzen değişikliği?
¿ Cambios de rutina?
Üzgünüz, aradığınız numara kullanılmıyor veya servis dışı.
Lo sentimos. El número que marcó ha sido desconectado o está fuera de servicio.
Neden veya ne konuda yalan söylediğini bilmiyorum ama bunu görebiliyorum.
No sé por qué, o sobre qué, pero me doy cuenta.
Gerçekten güç sahibi olmak için kişinin buna bir şey veya biri üzerinde sahip olması gerekir.
Solo se tiene poder cuando se ejerce sobre algo o alguien.
Ama sorun asla o kişi veya o durumla ilgili değildir.
Pero no se trata de esa persona, esa situación.
Üzerindeki yükten dolayı uyuyamıyorsun... veya uyandığında zor zamanlar seni beklediği için.
No puedes dormir por lo que te pesa o por los malos momentos que te esperan cuando despiertes.
İnanın veya inanmayın, ben Aslında tekrar çekim.
- Lo creas o no, en realidad estoy fotografiando de nuevo.
Veya onlarýn Tehlikede olacaktı Belirli bir saatte.
O si supieras que estarían en peligro en un momento determinado.
nerede başladığını bilmiyorum veya nerede bittiği.
No sé dónde comienza o dónde termina.
pizza pizza çağırdığınız için teşekkür ederiz, siparişinizi nerede garanti ederiz 30 dakika veya daha kısa sürede.
Gracias por llamar a PG pizza, donde le garantizamos su pedido en 30 minutos o menos.
Bir dakika. Peki ya rüzgar veya fırtına durumları?
Espera. ¿ Qué hay sobre el viento en contra y las tormentas?
Ayrıca bir önerim de var. veya CEO olabilecek birisi için önerim diyelim. Mantıklı olan,
Y les daré un consejo, o más bien al CEO, sea quien sea.
Kehanetler veya alevlerdeki görüntüler hakkında konuşamam ama Jon Snow'u sevmiş ve ona güvenmiştim.
No puedo hablar de profecías o de visiones en las llamas, pero me agrada Jon Nieve y confío en él.
Sen de istediğin veya istemediğin şekilde anlatabilirsin.
Podemos contarla como quieras o como no quieras.
Ölülerin ölü kalacaklarını düşünecek kadar toy veya dar görüşlü değilim. Ve arada hayaletlerle ilgili bir görüntü yok.
No soy tan joven o estrecho de miras como para aceptar que los muertos están muertos y no hay espectros o un espectro de situaciones entre medias.
Sürüsüyle tanrıyı nerede bulacağını söyleyeceğim. Yarı tanrı veya başka türlü. Her tanrının cezası tanrıyı.
Te diré dónde encontrar una verdadera masacre de dioses, semidioses y asimilados, de todos y cada uno de ellos.
Keşke öncesinde bir sakız veya nane yeseydim.
Debería haber masticado un chicle o haberme comido un caramelo de menta.
Kocanın, karısının ölü veya diri olduğuyla ilgili şüpheleri vardıysa bu sayede bitti.
Si tu hombre tenía dudas sobre si su mujer estaba muerta o no, eso las disipó.
Ahlaki dinler veya materyalist olanlar fark etmez.
Las religiones moralizadoras o las religiones materialistas...
Bir sürü tanrıyı nerede bulacağını söyleyeceğim. Yarı tanrı veya başka türlü. Her tanrının cezası tanrıyı.
Te diré dónde encontrar a un asesinos de Dioses, semidioses y demás, a cada maldito de ellos.
İmrenerek baktığı bir sürü ipek ve dantel vardı. Hiçbir zaman karnını beyaz ekmek veya syllabub ile güzelce doyurmamıştı.
Codiciaba una gran cantidad de seda y encaje, y nunca tuvo mucho pan, ni Syllabub.
Belki yaşını veya gözlerini fark edince duraksadı.
Tal vez notando su edad o sus ojos, vaciló.
Ama şimdi buradayım. Yeni dünyadayım. Kimsenin dürüst bir adam için bedava bira veya süt vermediği yerde.
Pero ahora estoy aquí, en este nuevo mundo, donde nadie saca cerveza o leche para un tipo honrado.
Tüm arkadaşlarınız ya öldü veya sana ihanet etti.
Tus amigos murieron o te traicionaron.
Bol kafeinli kahve getirmiyorsan veya babamın çalınan kalıntıları hakkında bilgin yoksa git başımdan.
A menos que traigas un café bien fuerte o tengas información sobre el robo de los restos de mi padre... vete.
Hayatta kalmak için gereken neyse onu yapıyoruz ve bu birkaç yasayı çiğnemek veya sana inanan insanlara ihanet etmekle olacaksa, olsun varsın! Birebir aynılar.
Claro que sí.
Ranza veya iş istemiyorum!
No quiero un catre o un trabajo.
Evet, birinin veya bir yerin bize kaçış olacağını sanıyorsak kendimizi kandırmış oluruz.
Sí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]