Volo translate Spanish
59 parallel translation
Volo, nolo, malo, cupio, juvio...
Volo, nolo, malo, cupio, juvio...
Volo, nolo, malo...
Volo, nolo, malo...
İlk yaptığım roket yerden üç feet yükseldi.
El primer cohete que construi volo solo un metro arriba del suelo.
Aklımdan çıktı gitti.
Se me volo.
Bilirsin, yanımda duran adamın giysisi patlamıştı.
Sabes, estaba parado al lado de un chico que volo en el traje una vez.
Yani, değişen pek bir şey yok. Tamam, hiç helikopter kullanmadı.
también muchas cosas no han cambiado ella nunca volo helicopteros.
Yattığımız yatak etrafında dönüverdi, Zemin kayıverdi, ve sonra- - şu, şu şeye vardık, bodruma- - bodruma- - gazeteler vardı ve, ah... bir sürü ehliyet, ve sonra- -
Estuvimos en esa cama que giraba, la puerta volo, y entramos- - alli, a ese oh, a-atico- - en el atico- - con los periodicos y las, eh... y todas esas licencias, y entonces- -
Gecenin üçünde helikopterle gelip Skylar'i uyandiran kimdi?
¿ Quién fue el que volo hasta aquí a las 3 de la mañana en un estúpido helicóptero y levanto a Skylar?
- Yer tespit uçağını o uçurmuştu. Evet.
- El volo el avion de reconocimiento.
O da bu sabah Maine'e gitmiş
- Asi que volo a Maine esta mañana.
Ben daha larvayken uçup gitti.
Y, usted sabe, el tipo volo lejos cuando yo era solo una larva.
Adamın teki kafasını yerinden uçurmuş.
Y el tipo le volo la cabeza.
Rygel o Nakliyeyi tam gemilerine uçurdu.
, que Rygel volo directamente hacia esa nave.
Kartını, patlayan arabayı kiralamak için kullanmış.
Uso la tarjeta para alquilar un coche que volo por los aires.
Böylece zaman uçmuş.
Entons el tiempo volo.
Bu düşüncenin kaynağı sadece Sigmund Freud değildi. En genç kızı Anna da böyle düşünüyordu. Savaş çıkmadan hemen önce babasıyla birlikte Londra'ya kaçmıştı.
la fuente de esta idea no fue Sigmund Freud, sino su hija Anna ella volo a Londres con su padre antes del estallido de la guerra y despues de que el murio, Anna Freud se volvio la lider conocida del movimiento del psicoanalisi mundial
27 Haziran 1954'te Albay Arbenz ülkeden kaçtı. Armas yeni lider olarak geldi. Birkaç ay içinde başkan yardımcısı Nixon Guatemala'yı ziyaret etti.
en junio 27 de 1954 el coronel Arbens volo del pais y Armas llego como el nuevo lider en solo meses el presidente Nixon visito Guatemala
Reich Amerika'ya kaçtı. Kendine bir ev ve labaratuvar yaptırdı. Muhteşem fikirleri delilik noktasına kadar varmıştı.
Reich volo a USA y construyo su hogar y un laboratorio sus ideas se volvieron grandiosas al punto de la locura estaba convencido de haber descubierto la fuente de la energia de libido la llamo la energia Orgon y construyo un cañon gigante
Chacon kafeyi havaya uçurup Amerikalıları öldürdüğünden...
Chacon volo el cafe y mato a los estudiantes...
Beynini patlattı, tamam mı?
Se volo la cabeza, ¿ OK?
Eric çitosu uçurup ağzıma soktu.
Eric volo un arito a mi boca.
ve evden içeri girdiğinizde, erkek arkadaşınız adamın kafasını patlatmış.
Y cuando entraste a la casa, tu novio le volo la cabeza a su amigo.
İntahar etti.
Se volo la cabeza.
Kabuk 4.5 metre kadar daha içerideydi.
Volo traves de la habitacion, unos 5 metros.
Eğer bu kabuk komşusunun dairesinden rüzgarla uçup Riverton'ın dairesine girdiyse odanın o kadar iç kısmına nasıl ilerledi?
Si la semilla volo desde el apartamento del vecino a la ventana abierta de Riverton, ¿ como acabo el camino a traves de la habitacion?
Volo... bana.
Volô hacia mí.
Clitch tutuklanmaktansa kafasına sıkmayı tercih etti.
Clitch se volo su cerebro, para evitar el arresto.
Bu Roswell, tekrar geldiler ve bu kez gelenler sürüngen... bir tanesi arabamın üzerinden geçti.
Es Roswell otra vez y se ven como reptiles, un desmadre Volo sobre mi vehiculo
Düğün için geri geldi.
Ella volo aquí por la boda.
Yeni bir mutfak, orijinal pervaz ve o dişçi konağını patlattığı için manzarası da var.
Nueva cocina, molde original, y tengo una vista exelente gracias a aquiel dentista que volo su townhouse
Kuş otomobilin üstüne çıktı ve gagasıyla deliverdi.
Inspector, si. El pajaro volo sobre el coche... y lo picoteo en pedazos.
Aşağıdaki mavi evde oturan, Stanley miydi neydi adı geçen ay karısı kafasına sıkmıştı çünkü kızı ponpon kız olamamıştı.
ese tipo Stanley como-se-llame, alla ¡ abajo en la casa azul, su esposa le volo el cerebro el mes pasado porque su hija no consiguio ser porrista.
Öğlen, spor parkları civarında olma fikrin gerçekten de bomba gibiydi.
Tu idea de quedarnos fuera de Curves en el horario del almuerzo-- - me volo la cabeza.
Yangın kaçışından mı atladı? Bir yangın merdiveninden diğerine. Üç saniyede.
si, salto por la escalera de incendios de una escalera a la otra en, como, tres segundos, el volo reboto por la pared-si.bing, bong, bing, fue una locura
Ve sende ilk kez uçtun.
y como volo por primera vez.
Ancak hörgücümde Plebolar uçuştuğunda.
Cuando Plebos volo fuera de mi joroba.
Mario, Peter ve Edouard, volo oynuyorsunuz.
Mario, Peter y Edouard, jueguen con las bolas. Lancen las bolas al mismo tiempo.
Kendi transponderını kapatıp, radardan kaçtığını mı düşünüyorsun?
Crees que apagó su transponder y volo bajo el radar.
O gün neredeyse herşey uçarak bitti.
el dia practicamente volo
Korsan Vidalar'ın bir sözü vardır : Volo pro veritas.
El lema de Las Llaves Sonrientes es Volo Pro Veritas.
- Volo Pro Veritas, değil mi?
Volo Pro Veritas, ¿ no?
- Volo Pro Veritas.
Volo Pro Veritas.
Volo Pro Veritas!
¡ Volo Pro Veritas!
Volo Pro Veritas sözü bu kadarmış.
¿ Dónde quedó tu Volo Pro Veritas?
Karıştır karıştır.
Volo Molo Volo Molo Wonder, Volo Molo Volo Molo.
Karıştır çocuk karıştır.
Volo Molo Volo Molo Wonder, Volo Molo Volo Molo.
Tüm yaşamım boyunca ve o uçtu!
toda la vida, y el volo! .
ÇOKTAN UÇTU!
- YA VOLO.
- Binbaşı Gagarin Ay'a uçtu!
- Un tal Mayor Gagarin volo a la luna! .
Daha dün yüz rupee aldı ve havaya savurdu!
Ayer el se llevo 100RS y los volo!
Büyük bir bombalı araçmış.
Un gran carro bomba volo la mitad de su unidad.