Vücudum translate Spanish
1,355 parallel translation
Tüm vücudum titriyordu.
yo tenia mucho, mucho frío.
- smokin giyecek bir vücudum yok ki.
- No tengo cuerpo para eso.
Benim sahip olduğum tek şey vücudum.
Yo sólo tengo mi cuerpo.
İyi bir vücudum olduğu için... Hiç kapılmamıştım.
Tengo muy buen cuerpo, entonces... no.
Vücudum kıvrık patatese alışık değil.
No estoy acostumbrada a las papas grasosas.
Benim de vücudum güzel.
Tengo buenos pectorales.
... o da vücudum değişecek diye korktu.
Es que estamos tratando de quedar embarazadas y es probable que ahora tenga miedo de que mi cuerpo cambie.
Aniden vücudum kötü hissed....
De repente me siento...
Vücudum fikrini açıkça söylüyor.
Mi cuerpo expresa su opinión muy claramente.
Vücudum ilaca tepki gösterdi.
Tuve una mala reacción a la medicina.
Sonra vücudum mu bozulsun?
¿ Y perder la silueta?
Hokey için çok tatlı bir vücudum var.
Solo tengo un buen cuerpo para el hockey.
Vü-vücudum hala...
Mi cuerpo todavía...
Üstelik daha çok korkuyorum sebebi de, vücudum değişiyor... çocuğumuzu doğuracağım, sancısını çekeceğim.
Tengo mucho más miedo que tú. Y tengo más razones. Mi cuerpo está cambiando.
Bir gün vücudum savaşı bırakacak ve geri verecek dünyaya ödünç aldığı maddeyi.
Un día mi cuerpo abandonará la lucha y devolverá al mundo la materia de la que estoy hecho.
Görünüşe göre vücudum sadece üç aylık ve organlarım doğru yerde değil.
Parece que mi cuerpo tiene solo tres meses de edad. Y mis órganos no están en el sitio adecuado.
Benim vücudum, o kızın vücudu, diğer tüm öldürdüklerininkiler.
Mi cuerpo, el cuerpo de esa chica. Todos aquellos que mataste.
Vücudum kadına dönüştü!
¡ Tengo un cuerpo de chica!
Vücudum tamamen hissizleşti.
Mi cuerpo tendía a ser completamente inútil.
Dövüş sanatlarının tüm becerilerinin pratiklerini vücudum için uyguluyorum.
Practico artes marciales en todo el cuerpo.
Bakın, güzel bir vücudum var.
Mira, tengo buen cuerpo.
Vücudum sana aitti.
Mi cuerpo ha estado en tu poder.
O yüzden zamanı geldiğinde, vücudum Tanrılara gönderilebilir eski yollarla.
Así cuando mi tiempo llegue, mi cuerpo puede enviarse a los Dioses... de la manera antigua... la manera del fuego y agua.
Sanırım vücudum bu 36 saatlik günlere alışıyor. Neler oluyor?
Creo que mi cuerpo se está acostumbrando a días de 36 horas. ¿ Qué pasa?
Vücudum benden nefret ediyor.
Oficialmente, mi cuerpo me odia.
- Niye gerçekçi olacakmışım? Bu benim vücudum. Ne yapmam gerekiyor?
Si se remonta a los orígenes de la institución descubrirá que el matrimonio nace de la economía, no del amor.
Sanki Vücudum sallanıyordu.
Mi cuerpo subía y bajaba.
Vücudum bir yıl önceki kazada zarar gördü.
Mi cuerpo fue destruido en un accidente hace un año
Vücudum kurumaya başlıyor.
Mi cuerpo parece desteñirse
Tıpkı orgazm gibiydi, tüm vücudum titriyordu.
Como un orgasmo, todo mi cuerpo tembló.
Doğurmak cehennemdi ve vücudum... Askerler gibi. Bang-bang.
Dar a luz fue un infierno en mi cuerpo parecía... que actuaran soldados.
Vücudum hakkında bir şey sormuyorsun. Sonuçta sen doktorsun.
No me está preguntando nada sobre mi cuerpo y usted es un médico.
Benim vücudum yüzünden.
Fue por mi cuerpo.
Lisedeyken başladığım dikkatsiz antrenmanlar yüzünden vücudum garip belirtiler göstermeye başladı.
Con el entrenamiento que tenía en la escuela mi cuerpo empezó a tener síntomas extraños.
Vücudum sahip olduğum tek şey.
¡ Bueno, mi cuerpo es todo lo que llevo conmigo!
Hem ayrıca vücudum fırın gibidir.
Además, mi cuerpo es como una estufa.
Vücudum "kabul edilmiş terapi modellerine tepki vermedi".
Mi cuerpo "no responde a ninguna modalidad terapéutica aceptada".
Bu benim vücudum Christian. Benim yüküm olacaktı.
Es mi cuerpo, Christian, e iba a ser mi carga.
Seninki kadar güzel bir vücudum olduğunu düşünür gibiydi.
Tengo la impresión que lo decía por ti.
Vücudum o kadar hızlı sarkıyor ki, jinekoloğumun baret takması gerek.
Mi cuerpo se desmorona tan rápido que mi ginecólogo necesita casco.
Vücudum o kadar hızlı sarkıyor ki... meme filmimi çektirirken, aynı anda pedikür de yaptırabilirim.
O, mi cuerpo se desmorona tan rápido que pueden hacerme una mamografía y una pedicura al mismo tiempo.
Hiç orgazm olmadığım doğru ama... parmaklarımı kolumda gezdirdiğimde... göğüslerimi, göğüs uçlarımı tuttuğumda... vücudum titriyor.
Es decir, nunca he llegado al clímax, es cierto... pero mi cuerpo se estremece... cuando paso mis dedos delicadamente hacia arriba y abajo en mi brazo... o cuando me acaricio el busto... y los pezones.
Yani... vücudum, zevk almamı da mı engelliyor?
Entonces... ¿ usted cree que mi cuerpo me protege también del placer?
Titiz ve yerinde ameliyatlar sayesinde yüzüm ve vücudum yarı yaşında görünüyor.
Gracias a un trabajo consistente y preciso, parezco de la mitad de mi edad.
O da güzel bir vücudum olduğunu düşünüyor.
Ella también piensa que tengo un cuerpo bonito.
Bu benim vücudum.
Es mi cuerpo.
- Kadın, vücudum arılarla kaplıydı!
Mujer, ¡ estuve cubierto de abejas!
Galiba vücudum susuz kaldı George.
George, creo que me estoy deshidratando.
Vücudum susuz kalmıştı.
Antes estaba deshidratada.
Koca bir ışık çaktı ve sonra vücudum acayip hızlandı.
Cayó un enorme rayo de luz, y mi cuerpo pisó el acelerador.
Sanırım vücudum kendisini iyileştirdi.
Creo que mi cuerpo se curó solo.