Vücutlar translate Spanish
1,768 parallel translation
Ve ayrıca Timmy gibi çocuklar hakkında da tahminleri var genelde tabii ki de, bu açıklamayla yaşamak zorundasın ne demekse "genelde" Timmy gibi çocukların bağışıklığı var çünkü, vücutları kendi antibiyotiğini üretiyor.
Y también especulan que los chicos como Timmy en general... Debes dejar abierto a interpretación lo que significa "general" que los chicos como Timmy son inmunes también porque tienen antibióticos incorporados.
Ve her kim gelir ve Shruti evlenmeyi denerse Sen, düğün kürsüsünde o zaman bizim ölü vücutlarımızı göreceksin.
No podemos vivir el uno sin el otro. Si alguien se intentara casar con Shruti entonces dos cadáveres habría en la boda.
Ve eğer Jaichand ve Shruti birbirleriyle evlenirlerse o zaman O sizin ölmüş vücutlarınızı bulacak bu düğün kürsüsünde.
Y que ambos no pueden vivir el uno sin el otro. - En serio? Y si Jaichand y Shruti se casaran...
Onların vücutları seninki gibi düzgün olsaydı, ekip değiştirirdim.
Si sus cuerpos fueran como el tuyo, cambiaria de equipo.
Göz yumamayacağınız gibi bu sistemi çalıştıran dişlilerin arasına vücutlarınızı siper etmek zorundasınız! Şanzımana, tekerleklere müdahale etmeli ve bunu durdurmalısınız.
No puedes evitar ser parte de ellas y pones tu cuerpo entre engranes y entre ruedas entre palancas y herramientas.
Bu görüntüler, doğrudan vücutlarındaki kameralardan iletiliyor.
Estas imágenes son transmitidas directamente de sus cámaras fotográficas del cuerpo.
Ertesi sabah, vücutlarındaki izlerin geceden kaldığını sanmışlardı ".
Esta mañana, pensaron que las marcas eran chupetones ".
Vücutlarımız elektriği iletmeye ve aslında enerji üretmeye de çok müsait.
Nuestros cuerpos son muy capaces... ... de conducir y producir energía.
Bu ruh ışığı artlarından aydınlattıkça cisimler ve vücutlar bu dünyada görünür olurlar... lşık sönünce ölü vücud kaybolur gider, geriye bomboş bir dünya kalır!
Cuando el alma, la luz, les ilumina por detrás sus cuerpos se convierten en visibles para este mundo... ¡ Pero cuando la luz se apaga, el cuerpo se pierde y todo lo que queda es un vacío!
Zanlıların vücutlarında dayak izleri bulunmuş. Doğru mu? Evet.
Dicen que sus cuerpos tienen marcas de golpes.
Vücutlarını parçalıyorlar. Tırnakları kan içinde.
Arañan las paredes de plástico con las uñas llenas de sangre.
Yoga, meditasyon. Güzel, sağlıklı vücutlar.
Le gusta el yoga, la meditación, los cuerpos lindos y saludables.
Yani vücutları, virüse karşı direnç kazanacak zamanı bulmuş.
Sus cuerpos tuvieron tiempo de desarrollar defensas contra el virus.
Vücutlar benim.
Los cuerpos son míos.
Yürmi dakika içerisinde vücutları kimin alması gerektiğini anlayacaksın.
En unos 20 minutes, te dirán quién se queda con los cadáveres.
Kıyafetlerin vücutlarında nasıl durduğu umurlarında değil.
No esperan como las ropas quedan en el cuerpo.
İyi. Değişen vücutlarımız hakkında bir film izledik.
Vimos un video sobre cómo cambian nuestros cuerpos.
Hepsi erkek. Vücutlarındaki tüm kan çekilmiş.
Todos hombres, sin una gota de sangre.
Kötü bir şeyler olduktan ne kadar zaman önce vücutları uzatıyoruz?
Algo verdaderamente terrible, y empecemos a sacar cuerpos?
Bir dakika. Vücutlarında başka ne taşıyabilirler?
Esperen un minuto. ¿ Y si estaban llevando algo más en sus cuerpos?
Hayır, vücutlar yalan söylemez.
No, los cuerpos no mienten.
Ama eğer vücutlarımız... eğer gerçekten farklılarsa... uh-huh, farklılar.
¿ Estabas planeando no volver a hablarme jamás? Kira.
İnançlılar buralara kadar geliyorlar çünkü... sefil durumdaki vücutlarını bir su kaynağına getirerek üstlerindeki... berbat tahribatın şifa kazanacağına inanıyorlar Zira Meryem'in mucizevi ortaya çıkışı burada olmuş.
Los fieles hacen la peregrinación hasta aquí porque creen que sus enfermedades pueden ser curadas. Hunden sus cuerpos en el fondo del agua, donde María hizo su milagrosa aparición.
İmal ettirdiğin zehir vücutlarını mahvettikten sonra.
Después de destruir sus cuerpos con el veneno que usted les hace fabricar.
İnsanlarla vücutları hakkında konuşmayı bırakmalısın, ve nereden, bilirsin, bebeklerin nereden geldiğinden.
Tienes que dejar de hablar con la gente sobre sus cuerpos y sobre, ya sabes, de donde vienen los bebés.
Bütün vücutlar ve kalpleriyle metal müzik seven bir grup gençten başka bir şey değillerdi.
No era más que un grupo de mucha gente que amaba el metal.
Melanie, vücutlar diğer parçaları her yana saçılmıştı.
Melanie, había cuerpos desparramados. Y restos corporales también.
Bütün görkemli vücutları naklettiler. Bir kez.
Se llevaron los cuerpos espléndidos.
Onunla beraberken, vücutlarımız birleştiğinde ona güveniyorum.
Dos personas juntas. Eso es moralidad para mí.
Bu şekilde insanların sağlığı ve vücutlarıyla oynayamazsın.
¡ No pueden jugar con la cabeza y cuerpo de las personas así!
Beni öptü. Sporcuların ateşli vücutlarından bahsetti.
Me ponía rojo, hablando de los cuerpos de los jugadores.
Bu nedenle vücutları fazla direnemedi... ve H5 virüsü de gelişip değişebildi.
Así que sus cuerpos no pueden ofrecer mucha resistencia, que permite la H5 para prosperar y mutar aún más.
Hatırlıyorum da Özel Kuvvetlerde bazı adamlar vardı, askeri künyelerini vücutlarına dövme yaptırırlardı, veya kafalarına falan...
Recordé que estaban esos tipos en las Fuerzas Especiales que solían tener sus identificaciones tatuadas en sus cuerpos en caso de que sus cabezas fuesen...
Erkekler vücutlarıyla, kalpleri ve benlikleri ile alakası olmayan şeyler yapabilirler.
El hombre puede hacer cosas sin conectar su mente y su corazón.
Vücutlarının içinde üremiş.
El gas se generó dentro de ellos.
Charlie, eğer kendi gösterimizi sergileyeceksek vücutlarımızın mükemmel formda olması gerek.
Charlie, si vamos a manifestarnos necesitamos ponernos en forma.
Erkekler vücutlarının tek bir parçasıyla düşünürler de ondan. Katil de o parçayı kesmemiş.
Eso es porque los hombres sólo piensan con una sola parte del cuerpo y a ésa no se la han cortado.
Taze vücutlar, aynı fiyattan : 3 gram altına.
Carne fresca, el precio de siempre :
Taze vücutlar, anlıyorsun değil mi?
Le encantan las niñitas. Carne fresca, sabes?
İğrenç, ayak olmayan vücutları, ve tarak gibi derileri, kıpır kıpır kıpırdamaları, tıslamaları.
Con sus asquerosos, cuerpos sin piernas, y su escamosa, escamosa piel, y sus contoneos y siseos.
"Ellerimiz çılgınca ateşli vücutlarımızı yokladı"
"Nuestras manos anduvieron a tientas frenéticamente por la carne ardiente".
Akşam 22 : 00'a kadar dersim var. Dersten sonra gelirsen vücutlarımıza bir şeyler yazıp politik duruş sergileyebiliriz.
Pero si vienes después, podemos escribir sobre nosotros volvernos verdaderamente políticos.
Ama vücutlarımız mükemmel bir ortam.
Pero nuestros cuerpos son el ambiente perfecto.
Vücutlarının yan tarafları boyunca uzanan ve su içindeki hareketleri algılayan organları vardır.
Tienen líneas laterales que recorren a lo largo los lados de sus cuerpos, que pueden detectar movimientos en el agua.
Vücutlarımız içten dışa doğru kendini yemeye başlar.
Nuestros cuerpos, literalmente comienzan a comerse ellos mismos,
Bütün kurbanlarda, vücutlarının alt yarısında çok küçük birer delik izi var.
Todas las víctimas tenían un pequeño pinchazo en la parte inferior del cuerpo.
Mükemmel vücutların yanında bir de harika bir sıra parlak dişe sahip insanlar.
Cerca de esos cuerpos perfectos con tangas como hilo dental.
Vücutları ortadan kaybetmekte usta 2 sihirbaz.
Que son magos absolutos al hacer desaparecer cuerpos.
Hastalık vücutlarında daha ileri safhada ilerledikçe neler olacağı hakkında bana fikir verirdi.
La enfermedad es mayor en su sistema. Me darían una idea de qué esperar si mejoran.
Bu adam onlara yakın olmak, yaşamın vücutlarını terk edişini hissetmek istiyor.
Este tipo quiere estar cerca, quiere sentir que la vida abandona sus cuerpos.
Yere yatarız, vücutlarımız terler halı sırtımı acıtır.
Estaríamos en el piso, nuestros cuerpos estarían sudando, mi espalda contra la alfombra.