English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ W ] / Walrus

Walrus translate Spanish

70 parallel translation
Walrus, atını buraya getir.
Morsa, trae tu caballo aquí.
İhtiyar Walrus burada, cebinde neredeyse bin dollar parası var.
El bueno de Morsa tiene casi mil dólares en su bolsillo.
Senden iyi görünüyor, Walrus.
Le va mejor que a ti, Morsa.
Eğer birini vurmak istiyorsan... neden, Half Pint veya Walrus olmasın.
Si tiene que dispararle a alguien... métase con Enanito o Morsa.
Bull Run ve Walrus, gidip bir bakın.
Bull Run y Morsa, suban ahí.
- Onu Walrus'a bırakacağım.
- Que te lo diga Morsa.
Sen, Walrus, Bull Run — kapının arkasını tutun.
Tú, Morsa y Bull Run, cubran la puerta trasera.
Benim — Walrus.
Soy yo... Morsa.
Walrus'un da dediği gibi "doğruları konuşma zamanı".
Bueno, como dice un viejo proverbio : "Hablando se entiende la gente".
Bu Walrus Man.
Éste es Walrus Man.
Flint'in gemisi Walrus'un kan revan içinde, altınlarla battığını gördüm.
Frente a Trinidad fue aquello, asi fue a bordo del viejo barco de Flint Walrus teñido de roja sangra y a punto de hundirse bajo el peso del oro que iba en su bodega.
O işin arkasındayım. Çünkü I Am The Walrus performansını heryerde göremezsiniz.
Su valor radica en que en ninguna otra parte se nos ve tocar lAm The Walrus.
I Am The Walrus da ayrıca en sevdiğim şarkılardan biri. Çünkü ben besteledim.
lAm The Walrus es uno de mis temas favoritos porque es mio.
Denizayısı.
Walrus.
Bu gece her zamanki güzel ritimler ve bas tınılarının yerine biraz yavaşlayıp, "Walrus of Love" a ve Bay Barry White'a ( * ) saygımızı sunalım.
Ahora, esta noche, en lugar del usual compás rápido y bajo Pensé que tendríamos que bajar el tono en homenaje a la Morsa del Amor El Sr. Barry White.
Ne demek istediğimi anladın değil mi?
" Yo soy el walrus?
Oh, evet...
Eso ahí. " Yo soy el walrus?
yeah, yeah, yeah. Listen, Michelle, my belle this nowhere man is the walrus. kookookachoo.
Escúcha, Michelle, mi bella este hombre de ninguna parte es la morsa.
Walrus "Zamanı geldi" dedi.
El momento para el amor llegó.
Bu Walrus.
Habla la Morsa.
Anlaşıldı, Walrus.
Entendido, Morsa.
On dakika sonra oradayız, Walrus.
Llegaremos en 10 minutos, Morsa.
- Evet. "Walrus."
- Claro, fue la "Morsa."
Walrus eski dostum, şimdi sıra damıtıcılarımızı denemeye geldi.
Ha llegado el momento, Morsa, viejo amigo, de probar nuestras destilerías.
Cabbar, Walrus aradı ne zaman hayvanat bahçesine gideceğimizi soruyor.
Jabbar, acabo de recibir una llamada de una morsa que quería saber cuando vamos a salir al zoo.
Flint'in deniz ayısı değil, Ama bir gün kolonilere geri döneceğim.
- De la piel de estos demonios. No es el Walrus de Flint, pero algún día volveré a las colonias.
Yarın görüşürüz Walrus.
Nos vemos mañana, Walrus.
Hey Walrus.
¡ Walrus!
Az kalsın Walrus'un külotlu çorabıyla uçacaktı!
Casi se lleva los calzones de Walrus.
Walrus, Küvet'ten ayrılmak istiyor musun?
Walrus, ¿ tú quieres irte de la Tina?
Ters giden bir şeyler olursa, baba Walrus olacak.
Y si algo sale mal, Walrus es tu papá.
- Kıçına şaplağı yersin şimdi!
- Walrus, ¡ no me obligues a pegarte!
Walrus, beni eve götür.
Walrus, llévame a mi casa.
"Mors aynı insan gibi giyinmiş."
"Walrus vestida como un hombre."
Belki de öpüşebilen Wally Walrus'u ziyaret etmenin vakti gelmiştir.
Quizás es la hora de la visita de Wally, la Morsa Besucona.
David Walrus * doğal yaşam alanında.
David Morsa en su hábitat natural.
Walrus'un kaptanlığı için meydan okuyan kişiler arkadaşımızın yakınlarda geçirdiği zorlu dönem için sermaye sağlıyor.
Un postulante a capitanear el Walrus aprovechando el reciente tropiezo de nuestro amigo.
Walrus'un kaptanı olman şerefine kadeh kaldırırım diye umuyordum.
Esperaba brindar por tu nombramiento como capitán del Walrus.
Walrus'un adamları Bay Singleton'ın kısıtlamalarını fark ettiğinde bir sürü marifetli ilticacı buraya gelerek kadememizi yükseltecekler.
Una vez lo que los hombres de Walrus se den cuenta de las limitaciones de Singleton, tendremos una multitud de desertores ansiosos por aumentar nuestras filas.
Walrus'da şu an.
Lo tengo en el Walrus.
Walrus'a refakatçi olacak Royal Lion'un kaptanlığını yapacakmışsın.
Capitanear el Royal Lion como escolta del Walrus.
Urca'yı kazanmak istiyorsak Walrus'un muntazam olması gerekiyor.
Si queremos conseguir el Urca, la Walrus debe estar en perfecto estado.
Walrus, şimdiki hızıyla tahminen 4 saate yanımızda olacak.
El Walrus estará sobre nosotros en aproximadamente cuatro horas, con la velocidad actual.
"Öncelikle beni Walrus'un altında bir leke olmaktan kurtardın."
Primero me salvó de ser una mancha bajo la Walrus.
Walrus için demir atacak uygun bir yer bulduğumuz takdirde kaşiflerin çıkıp Urca'yı bulması için iki günleri olacak.
Siempre y cuando encontremos un lugar adecuado donde atracar la Warlus tendrá dos días para enviar a los exploradores y encontrar la Urca.
Adamlarım yeterince direnebilirse Walrus'u batırmaya karar veririz belki de. İçinde değerli İspanyol altınlarıyla gelecek ya elbet.
Si mis hombres resisten el tiempo suficiente puede que decida hundir la Walrus cuando regrese con tu preciado oro español, por despecho.
Walrus'un adamlarından duyduğum hikaye çok etkileyici.
Menuda historia escuché de los hombres de la Walrus.
Walrus tayfası köleleri serbest bırakmaya niyetli değil. Onları satarak para kazanabilecekken ben de niyetli değilim.
La tripulación del Walrus no quiere liberar un contingente de esclavos ni yo tengo los fondos para comprarlos de inmediato.
Konsorsiyum, Walrus'tan Bay Dufresne ile maliyetin ilerideki ödenek ve kredilerle karşılanacağı konusunda anlaşmaya vardı.
El consorcio ha logrado un acuerdo con el Sr. Dufresne del Walrus para comerciar con ayudas y créditos a futuro para cubrir los costos.
Ben deniz aygırıyım?
"Yo soy el walrus?"
Mors?
¿ Walrus?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]