Woodall translate Spanish
81 parallel translation
Memur Woodall.
¿ Oficial Woodall?
Bay Ross, ben Eric Woodall.
Sr. Ross, Eric Woodall.
Şu Woodall onu içeri almadan önce konuşamazsak iyice boka battık demektir.
Si no hablamos con él antes de que este sujeto Woodall lo lleve a la habitación, estamos en bastante mierda.
Woodall sana geldiğinde tam olarak ne söyledin?
¿ Qué dijiste exactamente cuando Woodall vino a ti?
Eric Woodall hakkında bir şey bilmiyorum.
No sé nada sobre Eric Woodall.
Woodall'ın sizin radarınıza girmemesinin sebebi ise son davasının dört yıl sürmüş olması.
Y la razón por la que Woodall no está en tu radar es porque el último caso que ganó le llevó cuatro años.
Eric Woodall hakkında işe yarar bir şey buldun mu?
¿ Encontraste algo útil sobre Eric Woodall?
Ondan sonra da Woodall'un bir önceki davasında kullandığı her taktiği inceleyeceğiz.
Después de eso vamos a repasar cada táctica que Woodall usó en su último caso.
Peki kimin gelip Eric Woodall'ı alaşağı etmesini isterdin o odada sen olsaydın eğer?
Asi que quien te gustaria que entrara ahi, y enfrentara a Eric Woodall, si tu estuvieras en ese cuarto.
Harvey, şu Woodall denilen adam ciddi.
Harvey, este tipo Woodall va en serio.
Sana izin veriyorum. Woodall'un istediği benim.
Díje vamos, es a mí a quien quiere Woodall.
Başlamadılar ama Eric Woodall orada işe başladığında yapacaklar.
No lo hace, pero lo hará cuando Eric Woodall empiece allí la próxima semana.
- Woodall. - Başladı.
Woodall ya empezo.
Eric Woodall.
Eric Woodall.
Başlamadılar ama başlayacaklar. Eric Woodall haftaya orada işe başladığında.
No lo hace, pero lo hará cuando Eric Woodall empiece allí la próxima semana.
Bu sabah Eric Woodall'un evine neden gittiğini açıklamak ister misin?
¿ Quieres explicarme por qué fuiste a la casa de Eric Woodall esta mañana?
Peşimize düşenin Woodall olmadığını ben öğrendim, aslında o -
¿ Yo? Fui yo quien descrubrió que no es Eric Woodall quien viene por nosotros, es...
Eric Woodall adına müşterilerimin peşine düşüyorsun ve bunun farkındasın.
Estás eligiendo como blanco a mis clientes a nombre de Eric Woodall, y lo sabes.
Ben Woodall'a gitmemeliydim ve sen de bize yalan söylememeliydin.
No debí haber ido con Woodall, y tú no debiste habernos mentido.
Çünkü Woodall'un müşterilerimizin peşine düşeceğini söyleyerek buraya gelmiştin bu da bir dava sebebidir.
Porque Woodall diciéndote que vayas tras nuestros clientes es como obtuviste este trabajo en primer lugar y resulta ser nuestro caso.
Woodall geldikten sonraki gün Pearson Specter şirketinin müşterilerine mahkeme celbi göndereceğime dair garip bir hisse kapıldığını söylemişti.
Me dijo que tenía este extraño sentimiento de que el día después de que Woodall llegase, yo iba a empezar a presentar citaciones a los clientes de Pearson Specter.
Peşimize düşen Woodall değil.
No es Woodall quien viene a por nosotros.
Sen de Eric Woodall'un peşime taktığı andaval olmalısın.
Y usted debe de ser el tonto al que Eric Woodall ordenó venir a por mí.
Yapabileceğimi biliyorum çünkü ben Eric Woodall'u kovdurdum.
Sé que puedo, porque ya hice que despidiesen a Eric Woodall.
Sean S.P.K.'da çalışıyor ve Eric Woodall için konumunu kullanarak müşterilerimi taciz ediyor.
Aquí Sean es de la Agencia de Valores, y utiliza su cargo para acosar a mis clientes en nombre de Eric Woodall.
- Peşimize düşen Woodall değil.
No es Woodall viniendo a por nosotros.
Yargıç bu davanın saçmalık olduğunu düşünmüyor onun için erkek arkadaşın Eric Woodall'dan başlamama izin verdi.
No creyó que fuese mierda, que es por eso que me está dejando empezar con tu novio Eric Woodall.
Eric Woodall'un peşinden gidiyoruz.
¿ Qué sucede? Vamos tras Eric Woodall.
Çünkü Eric Woodall'un şimdiye kadar yaptığı, göz yumduğu ve içinde bulunduğu her türlü pisliği bulmanı istiyorum.
Porque necesito que consigas cualquier cosa sucia que Eric Woodall haya hecho, eximido o de la que haya sido parte.
Eric Ignatius Woodall.
Eric Ignatius Woodall.
Eric Woodall'un ifadesini okudum ve yardım edebileceğimi düşündüm.
Leí la declaración jurada de Eric Woodall y pensé que podría ayudar.
Bay Cahill, bu eposta Eric Woodall'un iftira atmaya meyilli olduğunu açıkça gösteriyor.
Sr. Cahill, este correo tiene un fuerte argumento de que Eric Woodall tiene una inclinación por acusación maliciosa.
Evet öyle, Sayın Yargıç ama bu davanın peşinde olan benim Eric Woodall değil. Ve hiçbir şeye meyilli değilim.
Sí, así es, su señoría, pero soy yo quien está en este caso, no Eric Woodall, y no tengo inclinación por nada.
Woodall'ın ne için geldiğini sorduğumda neden bana Louis'den bahsetmedin?
¿ Por qué no me contaste sobre Louis cuando te pregunté para qué era la suciedad sobre Woodall?
Cahill'in bu soruşturmayı sırf Woodall senden nefret ettiği için yaptığını kanıtlamalıyız.
Tenemos que probar que Cahill solo está en esta investigación porque Woodall te odia.
Eric Woodall'da aynı şeyi söylemişti. Kıçına tekmeyi yemeden önce.
Es exactamente lo que Eric Woodall dijo antes de que fuera despedido.
Louis Litt adında birini gönderip de sahte şeyleri itiraf ettirmek beni durdurmayacak.
No soy Eric Woodall y enviar a un tal Louis Litt a confesar una mierda inventada no me va a detener.
Yani, onun ofisindeydim ama sonra içeri Eric Woodall girdi, beni koridora çıkardı.
Quiero decir, estaba en su oficina, pero entonces Eric Woodall llegó, me llevó por el pasillo.
Bunun önemi yok, Woodall benden nefret ediyor.
No importa. Woodall me odia, soy el que quiere.
Bir sebepten dolayı Woodall, Forstman'ı bu işe dahil etmek istemiyor.
A no ser que por alguna razón Woodall no quiera arrastrar a Forstman en esto.
Evet ama dört hafta sonra aynı senatörler, Eric Woodall'ın New York SPK ofisinin başına geçmesi için görüşme ayarlamışlar.
Sí, pero cuatro semanas después, estos mismos senadores ayudaron a colocar a Eric Woodall como el jefe del despacho de la Comisión de Valores y Cambios de Nueva York.
Bu, Forstman ve Woodall arasında doğrudan bir bağ kurmuyor.
Eso no prueba un vínculo directo entre Forstman y Woodall.
Woodall'a bir çanta dolusu para verirken çekilen görüntüleri mi?
¿ Una foto de él entregándole un bolso con dinero?
Peki ya Woodall'a da koklattıysa biraz?
¿ Qué pasa si le hizo tomar algo a Woodall también?
Bir çanta dolusu para olmayabilir, çünkü eğer takip edilemez olsaydı Woodall üzerinde bir baskısı olmayabilirdi.
No sería un bolso con dinero, porque si no se puede rastrear, no tendría ventaja sobre Woodall.
Bu harika ancak Woodall'ın banka hesabına erişemeyiz.
Eso es genial, pero no podemos acceder a las cuentas bancarias de Woodall.
Beş dakika sonra da Woodall çıkageldi.
Cinco minutos después, Eric Woodall aparece.
Cahill'le Woodall'ı karşı karşıya getirmemizi söylüyorsun.
Quieres que hagamos que Cahill entregue a Woodall.
Woodall'ın geldiğini bizden önce mi gördü?
¿ Vio a Woodall venir antes que nosotros?
Woodall'ın geldiğini bizden önce mi gördü?
¿ Preveía que Woodall vendría a por nosotros antes que nosotros?
- Yılan olan Eric Woodall değil.
- Eric Woodall no es el oso.