Yaga translate Spanish
250 parallel translation
Mühim bir noktaya dokundum herhalde.
Creo que he dado en una yaga con uno de los artículos.
Baba Yaga içeri girdi ve büyük bir çaydanlığı kaynattı.
Baba Yaga entró y se puso a hervir una gran pava. El perro le dijo a la niña que huyera..
Ama kız Baba Yaga'dan kaçamayacağını biliyordu.
Pero la niña sabía que nunca lo haría. Cuando enviaron a la niña al bosque..
Sonra da seni bir çubuğa bağlar yakardı.
Y te ataría a una hoguera y te quemaría. Baba Yaga tiene patas de gallina.
Baba Yaga kim?
¿ Quién es este Baba Yaga?
Baba Yaga ortaya çıkar.
Baba Yaga sale al campo.
Ve Baba Yaga köpeği elleriyle öldürür.
Y Baba Yaga mata al perro con sus manos.
Ve Baba Yaga şarkı söyleyip dans eder.
Y Baba Yaga canta y baila.
Kızın Baba Yaga'dan nasıl kaçtığını biliyor musun?
¿ Sabes cómo se escapa la niña de Baba Yaga?
Baba Yaga onu neredeyse yakalarken... Kız havluyu yere atar ve büyük bir nehir ortaya çıkar.
Cuando Baba Yaga casi la atrapa... la niña arroja la toalla... y el gran río comienza a crecer.
- Biraz yağa ihtiyacı var!
- Necesita un poco de aceite.
- Biraz yağa ihtiyacı var, biraz yağa, biraz yağ.
- Necesita un poco de aceite, aceite.
Ne zaman bir iki litre yağa sıkışırsan bana haber ver.
Cuando te falte aceite lubricante, avísame.
Şu sızan yağa bak.
Mira ese aceite.
Şu yağa bak.
Mire cuánta grasa.
Elimizdeki her şeyi yağa bulayıp yüzeye göndereceğiz.
Liaremos arriba lo que no se sujete a algo.
Ekmek ve yağa dikkat edin çocuklar.
Fíjense en la manteca y el pan. Ahora, miren niños.
Bir kere yağa bulaşırsanız nefret edersiniz.
Pudiera morir.
- Yağa da bakayım mı?
- ¿ Controlo el aceite?
Tek gereken kafalarınızı yağa bulayıp kulaklarınızı arkaya tutturmak.
Basta poneros mantequilla en la cabeza y echaros las orejas atrás.
İnsanları yağa kaldırmamalyız.
No debemos alarmar a la gente.
Yağa bakmamı istiyor musunuz?
¿ Reviso el aceite?
- Lambanın yağa ihtiyacı var
Pero necesita aceite.
Komik. Benzine ihtiyacınız yokmuş. Yağa da gerek yok.
Es curioso, no necesitaba casi gasolina, ni aceite.
Yüzünü yağa bulayacağım, seni piçkurusu. - Ya bu?
¡ Te voy a engrasar la cara con mis botas, enano desgraciado!
Şu ayakkabıların üzerindeki yağa bak!
Mira como se acumuló la cera en esos zapatos!
Yediği herşeyin vücudunda yağa dönüştüğünü düşünüyor.
Ella está obsesionada con las calorías. Cree que conspiran en su contra y la hacen engordar.
" Atma kızgın yağa
Ni nos pringues con grasa caliente
- Yağa bakmamı ister misin?
- ¿ Miro el aceite?
Sıvıyağa batır ve mikrodalgaya koy, 15 dakika pişir.
Le echas aceite de cocina, lo metes en el microondas, lo cocinas por 15 minutos.
Hey, Louie eldiven için yağa ihitiyacım var.
Oye, Louie, necesito aceite.
Onu yağa batır ve bana fünye yap.
Será la mecha.
Her yerde olabilir, hatta belki Timbuktu'dadır. Yağa dikkat et!
Puede estar en cualquier lado, tal vez en Timbuktu. ¡ Cuidado con la grasa!
"Arabanın yağa ihtiyacı var."
El coche necesita aceite en la caja de cambios, ahora que me acuerdo.
Pişirsem sıvıyağa dönüşecek.
Si lo cocinara, se volvería aceite.
Kızgın yağa atın o kokuşmuş korsanları!
¡ Detengan a esos piratas de agua dulce!
Doktorlar ilk yağa itiraz etmişlerdi.
La pasaron mal teniendo que tragarse el primer aceite.
Üf, torbanın üstündeki yağa bakın.
Miren toda esa grasa en la bolsa.
Yağa ihtiyaç var.
Necesito aceite para la antorcha.
Kel kafamı yağa batırıp vücudunun her yerine sürmek istiyorum.
Me gustaría ponerme aceite en la calva y pasártela por el cuerpo.
Kel kafasını yağa batırıp.. .. bütün vücuduma sürerdi.
Se untaba la calva con aceite y me lo pasaba por todo el cuerpo.
Bileme taşına ve biraz da yağa ihtiyacım var.
Necesito una piedra para afilar y algo de aceite.
Salak, çok fazla yağa batırıp çıkarmışsın.
No, torpe no, es que usaste pescados de más.
Çok fazla yağa batırıp çıkarmışsın.
Que sí... Usaste pescados de más.
Biraz yağa ihtiyacınız var gibi duruyor Kaptan.
Necesita algo de engrase, capitán.
Bir küp yağa mı?
¿ Un bidón de aceite?
Orada cadı Babi Yaga yaşıyordu.
Donde vivia el brujo Baba Yaga
Babi Yaga'nın dişleri demirdendi ve onlarla ağaçları ısırabiliyordu.
Baba Yaga tenía dientes de acero... y podía morder los árboles
Babi Yaga'nın evi.
La casa de Baba Yaga.
Köpek kıza kaç dedi çünkü Baba Yaga seni pişirecek.
Pues Baba Yaga iba a cocinarla.
Baba Yaga'nın tavuk bacakları vardır. Ve dişleri çeliktendir.
Y sus dientes son de acero.