Yalı translate Spanish
2,912 parallel translation
- Yalıtımımız yok,
- No tenemos aislantes.
Bunu yalınayak da yapabilirim.
Puedo hacerlo descalza.
Lanet şeyin hepsini yiyorum. Sonra da mikseri yalıyorum.
Tengo que comer toda la maldita cosa, y luego lamer el glaseado de la batidora.
Adam yüzünü yalıyor
Y lame tu cara,
Bu coşkuyu sokaklara taşıyalım kalbimizde şüphe kalmasın
No tengamos más dudas en el corazón.
Bi "şey" imiz falan yok.Daha birbirimizi tanıyalı bi hafta oluyo.
No tenemos ninguna cosa. Nos conocemos uno al otro desde hace una semana.
Bu gölün mineral çökeltilerini iştahla dişleyip yalıyorlar.
Pican con avidez y chupan los depósitos minerales de este lago antiguo, satisfaciendo un antojo de vida o muerte.
Hadi onu taşıyalım.
Pongámoslo a salvo.
Onlara görüşmeleri için zaman tanıyalım... -... sonra düğünü hazırlarız.
En lugar de eso, pueden seguir viéndose y tener la boda después de los 100 días.
Neyse. Eşyalarınızı taşıyalım.
Vamos a traer el equipaje primero.
Dünyadaki en yalıtılmış ve en güzel yerlerden biridir.
Es uno de los lugares más aislados y bellos del mundo.
Onu her tadışımda sanki bir palyaçonun yüzünü yalıyormuşum gibi oluyor.
Además de probar todos los sabores, parece la cabeza de un payaso.
Mike! Birbirimizi tanıyalı daha...
Sólo hemos conocido unos a otros como para...
Bir vuruş için birazcık sik kafası yalıyordum.
Fui la que se la chupó a algunos cabezas de vergas por un pase.
Şu adamı karavanınıza geri taşıyalım mı?
¿ Podemos llevar a éste al motorhome?
- Bir tür elektriksel yalıtıcı.
Es un aislante eléctrico.
Onu kamyonete taşıyalım!
Vamos a llevarlo al cami — n!
Yalız evde kalmış bir kız.
Es una solterona solitaria.
Taşaklarını yalıyor.
Le lame los huevos.
Yalınayak olsam?
¿ Puedo ir descalza?
Bu durumda, bütün yaz yalınayak yürüyeceksin.
Si es así, andarás descalzo todo el verano.
- Neden hep yalınayaksın?
- ¿ Por qué andas siempre descalzo?
Kibar çocuklar gerçekten de iyi yalıyormuş.
Los tipos buenos son los que mejor la chupan.
Bu çocuğu tanıdım tanıyalı kendisiyle barışık olmadığı dönemler olmuştu ve uyuşturucu kullanması da bundan kaynaklanmıştı zaten.
Desde que conocía al tipo, siempre hubo diferentes momentos en que estaba cuando se sentía cómodo consigo mismo y usaba drogas para compensar eso también.
- Onu içeriye taşıyalım.
- Llevémosla adentro.
Burada güvende hissediyorsan kendini, izin ver de seni tanıyalım.
Si te sientes a salvo aquí, y espero que así sea, déjanos entrar.
Baş başa o yalıtılmış bahçede ne yapıyorlardı?
¿ Qué estaban haciendo en un jardín aislado solos?
- Seni taşıyalım mı?
- ¿ Podemos moverte?
Vinny yukarıda annesinin sevgilisin aletini yalıyor.
¿ Vinny le está mamando la pinga al novio de su mamá?
Yalın gerçek şu ki, kimse sakat bir hayvan istemiyor.
La verdad es que nadie quiere a un animal con su incapacidad.
Bu İslam Misyonu'nun yozlaşma,.. ... şiddet, suikastlar ve belli yönlerden eşkıyalıkla dolu olduğu bir zamandı.
Fue un momento donde la Nación del Islam... estaba llena de corrupción, violencia y asesinatos.
bir süre evimiz olacak hadi sana etrafı göstereyim şu malzemeleri güverteye taşıyalım
Vamos, no tonteen, lleven el resto de provisiones a bordo.
Koşmak istiyorsan, yalın ayak koş.
Si quieres correr, hazlo descalzo.
- Hey Bones bu botların şuradaki Yalınayak Joe'ya ait olduğuna iddiaya girer misin?
- Eh, Huesos, ¿ cuánto te apuestas a que esas botas pertenecen al desconocido sin zapatos de allí?
Açıkçası, benim biraz... hoşlandığım bir çocuk var, ve onu tanıyalı pek olmadı. ama ben ona duygularımın değişmeye başladığını söylemek istiyorum değişmeye başladığını söylemek istiyorum Daha derin duygulara.
Bueno, hay un chico... que creo que me gusta y sólo lo conozco desde hace poco pero quiero decirle que creo que mis sentimientos están comenzando a convertirse en algo... más profundo.
Bunu taşıyalım, şundan kurtulalım, şunu silelim.
Podemos mover esto, quitar eso, omitir eso.
Boşsurat genç ya da yalı değildi ya da çirkin veya yakışıklı.
Carahueca no era joven ni viejo, ni feo ni guapo.
Onu yalıtabilir misin?
¿ Puedes aislar eso?
- Onu içeri taşıyalım.
Llevémosla adentro.
Evi yalıtıp burada kalmak doğru görünüyordu ama bak ne oldu!
¡ Sellar la casa y quedarnos aquí sonaba como una buena decisión, pero mira lo que pasó!
Yalın ayak, bitli giderdik, ama birlikte, önemli kararlar alınırdı.
Íbamos descalzos, llenos de piojos pero las decisiones más importantes las tomábamos todos juntos.
Gel bakalım, beraber taşıyalım.
Vamos, hagámoslo juntos.
O zaman yalın ayak koş. Müdür, anlamıyorsun sen, koşmayı sevmiyorum.
Entonces mejor ve descalzo.
Onları yalıyor.
Los lame.
Bir gece zaman tanıyalım.
Le daremos su noche.
Jazz hayatın boyunca işlediğin tüm günahları yalın bir dille anlatan yaşlı bir adamdır.
"El Jazz es como un hombre viejo, narrando su vida entera... desnudando todos los pecados que ha cometido"
Boşuna olmak zorunda değil, sen dedin seksiyim diye demek ki ilgileniyorsun birkaç mum yakıp, şarap açalım ve bunu yatağa taşıyalım ne dersin?
Bueno, no tiene que ser por nada. Como dijiste. Estoy muy guapa.
RO YAL FlSTlK EZMESİ Açık seçmeler mi?
¿ Abierta?
RO YAL FlSTlK EZMESİ
MANTEQUILLA DE MANÍ REAL
Yalınayak.
Ella va con los pies desnudos.
Yalınayak değil, bacakları çıplak.
No va con los pies desnudos va con las piernas desnudas.