Yapımcı translate Spanish
4,847 parallel translation
Wall Street'in Eşleri'nin yapımcısı buralarda bir çekimleri olmadığını söyledi.
El productor del Reality dijo que no filmaron en ésta zona.
Pekala Espo, horoz arkadaşla birlikte çevrede soruşturma başlatın ve Castle'la ben de Hannah'ın geçmişi hakkında bilgi alabilecek miyiz diye yapımcıyla konuşacağız.
Espo, tú y el "gallo" interroguen a los vecinos... nosotros veremos qué nos puede decir el productor de la vida de Hannah.
Buna rağmen programın yapımcısı bundan hiç bahsetmedi.
Y el productor del programa no dijo nada al respecto.
Wall Street'in Eşleri programının yapımcısını mı?
- ¿ El productor del Reality? Necesitábamos ayuda.
Kusura bakma ama bu gemiyi bir arada tutacak bir yapımcıya ihtiyacın var...
Perdona, necesitas un productor para mantener esto a flote.
Bryan, çocukluğumdan beri yapımcı olmak istiyorum.
Bryan, he soñado con ser productora desde que era una niña.
Rocky, yapımcı olmak istediğini fark etmemiştim.
Rocky, no me di cuenta de que querías ser productora.
Yapımcı benim.
Oye, yo soy el director.
Şu The Frozen Lips'in yapımcısıyla olan.
Quieres decir con ese productor de Frozen Lips.
Yani diyorsun ki, eğer film yapımcısı Kathryn Bigelow vakti zamanının güreşçisi Bam Bam Bigelow ile evlenip boşanırsa, sonra da Deuce Bigelow ile evlenirse Kathryn Bigelow Bigelow Bigelow Erkek Jigolo mu olur?
¿ Entonces dices que si la cineasta Kathryn Bigelow... casada y divorciada del ex luchador Bam Bam Bigelow... luego se casase con Deuce Bigelow sería conocida como... Kathryn Bigelow-Bigelow - Bigelow Gigoló Europeo?
Sektördeki bütün yapımcı ve yönetmenleri tanıyor.
Conoce a todos los productores y directores de la industria.
O, zengin yapımcı Motwani. Ve seninle başrol için imza atmak istiyor.
Es un rico productor Motwani y te quiere de protagonista.
Kimliğini oyunun yapımcısı Warren Dodge belirledi.
Todavía no lo sabemos. La ha identificado Warren Dodge, el productor.
Dodge, McTavish ve Clare. Yapımcı, yönetmen, halkla ilişkiler uzmanı.
Dodge, McTavish y Clare, productor, director y publicista.
Son olarak sizleri saygıdeğer yapımcımız Warren Dodge'la tanıştırmak istiyorum.
Finalmente, permítanme presentarles a nuestro estimado productor, Warren Dodge, para que les diga...
Sen yapımcısın. Nerede o?
Usted es productor. ¿ Dónde está?
Sizi haberdar ederim. Tyrese büyük bir yapımcıysa stüdyosunun girişi ne diye bir ara sokakta?
Si Tyrese es tan importante, ¿ por qué su estudio sale a un callejón?
Yeni albümünün yapımcılığını üstlenmiş.
- Bueno, ella no es Regina.
İlk kez partide karşılaştım. Albümü üstünde çalıştığımızdan Josie ile beraberdim ve bir zamanlar da Regina'nın yapımcılığını yapardım.
Estaba allí con Josie porque trabajábamos en su álbum, y antes fui productor de Regina.
Shane hedefimin şu müzik yapımcısı olduğunu söyledi.
Shane me puso como objetivo a un productor de música...
Bana belgesel yapımcısı olduğunu söylemiştin.
Me dijiste que eras director de documentales.
Film yapımcısını koruyor bize göre.
Creemos que está protegiendo a quien hace las películas.
Yapımcıyı tanımadığını söylüyor ama inanmıyorum.
Dice que no recuerda al tipo que grababa, pero no me lo creo.
Selam, Vicky. Ben Eric. Güvenilir, sadık yapımcı iş arkadaşın.
Hola Vicky, es Eric, su productor asociado fiel, operador leal, segunda cámara.
Affedersiniz, ben Brezilyalı müzik yapımcısıyım.
Disculpa, soy un productor musical brasileño.
Tampa / St. Pete'in Gerçek Ev Kadınları'nın yapımcılarından bir telefon aldım.
Bien, pues me han llamado los productores de "Verdaderas Amas de Casa de Tampa / St. Pete".
Tatlım, yardımcı olmaktan dolayı mutluyum, ama geçen gün annenin yapımcı arkadaşıyla görüşmeye gitmen dikkat çekiciydi.
Cariño, estoy feliz de hacerlo, pero era un poco arriesgado mirando a su mamá de productor amigo el otro día.
Bir film yapımcısının evi. Postalarını kabul etmiyormuş. Çünkü Romanya'daki bir film çekiminden dönüyormuş.
La residencia de una productora cinematográfica que interrumpió su entrega de correo porque estaba en Rumania filmando una película y usó el taxi para volver del aeropuerto.
Onu yapımcısını bulmak için kullanacağız.
Vamos a usar ese satélite para encontrar a su creador.
Müzik yapımcısı Chuck "Chuck" Gerusi.
Su productor musical, Chuck "Chuck" Gerusi.
Kanal 8 Haberleri'nin yapımcılarıyız.
Somos los productores del informativo del canal 8.
Yapımcı olmanı istiyorum!
¡ Quiero que la produzcas!
Yapımcı mı?
¿ Producirla?
Burada daha önce hiç kadın bir yapımcı olmadı! Otur!
Nunca han tenido a una mujer produciendo por aquí. ¡ Siéntate!
Kalıcı yapımcı atandı.
Esperando la asignación del productor definitivo.
Yapımcı ol Verity.
Sé una productora, Verity.
Barry Letts, yapımcım ve ben Patrick Troughton ile iletişime geçtik ve o da William Hartnell'ı aradı, William Hartnell da çok istekliydi.
Barry Letts, mi productor, y yo contactamos a Patrick Troughton y el llamó a William Hartnell y William Hartnell estaba muy entusiasmado también.
- Ben bölüm yapımcısı Carl Channing'ım.
- Productor de segmentos Carl Channing.
Atlanta'dan bir yapımcıyla çalışıyorum.
Mire, estoy trabajando para un productor fuera de Atlanta.
Yardımcı olabildiysem ne mutlu. Ne yapıyorsun sen orada?
Un placer haber sido de ayuda. ¿ Qué estás haciendo ahí?
- "Post" gazetesi. - "Başkan yardımcısı ve ekibi'sağlam'hareketler yapıyor."
Solo el ¨ Post ¨. "Actos de las hermanas Vice vigorizan las movidas"
Cinsiyet ayrımcılığı yapıyorsun.
- ¿ Por qué? Esa frase es de discriminación de género.
Çünkü yatırımcılar için yapılacak gösterinin zamanı yeniden ayarlandı ve hazır olmamız gerek.
Bueno, porque la actuación de nuestro inversor ha sido aplazada y tenemos que prepararnos.
Ama yatırımcılar için yapılacak gösteriden önce oyuncuları tutuklarsanız bu işimi oldukça zorlaştırır.
Pero si detienen al elenco justo antes de la actuación para los inversores, dificulta mucho mi trabajo.
Hayır, biz danışmanlık yapıyoruz ve bağış toplama konusunda yardımcı oluyoruz.
No, nuestro papel es el de asesorar y ayudar a recaudar fondos.
Anlaşılan büyük bir müzik yapımcısıymış.
Un importante productor de discos.
Ve yargı sisteminin bir parçası olarak benim tavsiyem Yardımcı Komiser Rathi'ye tüm gerekenlerin yapılması.
Y como parte del sistema judicial, es mi recomendación que.. .. una fuerte acción se tome contra el Sub Inspector Rathi.
Bunu Thea'ya götür ve onu ikna et. Bir şekilde bunu yap ve karşılık yapmamıza yardımcı ol.
Lleva esto a Thea y convéncela, de alguna manera, para ayudarnos a contraatacar.
Bu iftira davası, Frank Landau'nun müvekkilime attığı iftiranın Savcı Yardımcısı Perrotti'ye yapıldığı yorumunda bulunur.
Los comentarios difamatorios que Frank Landau hizo sobre mi cliente fueron dichos para el fiscal federal Perrotti.
Yemek konusunda Jimmy'e yardımcı olmanızı ve ev ödevlerinizi yapıp evi yakmamaya çalışmanızı istiyorum.
Espero que todos vosotros ayudéis a Jimmy con la cena y que hayáis hecho los deberes y evitéis por lo general prender fuego a la casa.
Filo Komutanı Lu Wali'nın Yardımcısı yapıldı.
Comandante de la flota Lu Wali al habla.