Yarısını translate Spanish
22,371 parallel translation
Hayatının yarısını hapishanede geçiren bir adamı mı dinleyeceğim yani?
¿ Y voy a escuchar a un tipo que ha pasado media vida en prisión?
Sus, daha yarısını görmedin.
Diablos, y no has visto nada.
Herkes yarısını buldu.
Todos están emparejados.
Buraya geliyorlar, bir çocuğu öldürüyorlar ve siz de her şeyin yarısını onlara mı veriyorsunuz?
Entonces aparecen, matan a un muchacho ¿ y ustedes les dan la mitad de todo?
Yani ya şu an her şeyin yarısını verirsin yoksa anlaşmamız bozulur.
Entonces, la mitad de lo que tienen ahora mismo o el trato se cancela.
Ve Amerika'daki lüks otellerin yarısının banyo kapısında bizim bornozlarımız var.
Contamos con albornoces en la puerta del baño.
Yarısını alırım.
Claro. Voy a tener la mitad.
Vaktinin yarısını çocuklarla geçiriyor en yakın yatak arkadaşıyla da, "Dune" isimli kukla gösterisini yapıyor....... ne olursa olsun sikik bir şeydir.
Solo ve a los niños un rato... vive con su mejor amigo... y hacen el show de marionetas de "Dune", sea lo que sea eso.
Hayatımın yarısını karışarak geçirdim.
He estado intengrándome media vida.
Direksiyonu o duvara kırdığında muhtemelen yarısını falan kırmış olmalı.
Debe habérselo partido cuando chocó contra la pared.
"Ayrıca, pencereye Richardson bisküvilerini yarı fiyatına sattığınızı ve diğer siparişlerin de teslim edileceği uyarısını asarak 50 bin pound ödeyeceksiniz."
"Indicará que está preparado para pagar 50.000 libras poniendo un anuncio en el escaparate ofertando galletas Richardsons a mitad de precio y se le entregarán más instrucciones."
Bunu Afro-Amerikan insanlar bu eyaletin yarısını oluşturduğu için söylemiyorum.
No lo digo porque los afroamericanos supongan la mitad de votos del estado.
Onları kurtarmak için takımın diğer yarısını da yollasaydım onlar da yakalanırdı. O zaman ne yapacaktık? Firestorm'un iki yarısı da Savage'ın elinde olurdu Carter'dan sonra Kendra da ölürdü.
Si tan solo hubiera mandado la otra mitad para salvarlo, ellos hubieran sido capturados también, ¿ y dónde estaríamos? Savage tendría ambas mitades de Firestorm, una Kendra muerta encima de un Carter muerto, es todo lo que él quiere.
Takım arkadaşlarımızın yarısının bizi öldürmesini hayal etmeden bir saat geçirmek istiyorum.
Solo quiero una hora... sin imaginar que la mitad de nuestros compañeros de equipo nos van a matar.
Ailemin yarısını kaybettim.
- Perdí la mitad de mi familia.
Bilgisayardan Gotham'ın yarısını görebiliyorsun.
Puedes ver media Ciudad Gótica desde su computadora.
Onu takip ederken Transvaal'in yarısını geçtik.
Lo seguimos atravesando medio Transvaal.
Pardon Başkan Hanım, ama kalan insanlarımın yarısından çoğunu dün kaybettim, bunun dört katını da buraya geldiğimizden beri kaybettim.
Lo siento, señora canciller, pero ayer perdí más de la mitad de la gente que me quedaba y cuatro veces esa cantidad desde que llegamos.
Efendim, yarınki seçimde siz de olmalısınız.
Señor, debería estar en la votación mañana.
Yarın çalışıyorum ama öbür gün işim yok.
Trabajo mañana, pero no tengo nada pasado mañana.
Delhi'nin yarısına sahip olan adamın oğlusun.
Eres el hijo del hombre que posee la mitad de Delhi
- Kabir, Kia'nın yarısı.
Kabir, la mejor mitad de la Kia
Bak... - Yarın basmak zorunda mısın?
Pero mira, ¿ tienes que publicarla mañana?
Bir elmanın iki yarısı gibiler.
Como dos gotas de agua.
Altıncı sınıfta tüm jimnastik yarışmalarını kazanırdım.
Y gané la competencia de gimnasia desde el sexto grado.
Howard dedi ki yarın Paco'nun elemanla buluştuktan sonra sizi eyalet sınırında bırakacakmış.
Howard dijo que... que os dejará mañana en la frontera del estado. Después de reunirnos con el hombre de Paco.
Başkan Miyav yarın ameliyat olacağı için bugün sıvı almayacak
El presidente Miau tiene una operación mañana, así que solo puedes tomar líquidos.
Sana da uyarsa mesela yarın sabah sıfırdan başlamak isterim.
Me gustaría tal vez, mañana por la mañana. Que comencemos de nuevo, ¿ si te parece bien?
Yarın idmanda hamlamış olmanın bir manası yok, değil mi?
No tiene sentido que mañana estés demasiado dolorido.
Onların bir avuç dolusundan alsak hedefimizi yarılamış oluruz.
Si convencemos a unos pocos, estaremos a mitad de camino.
- Bunun nerede biteceğini bir düşün. Kampın yarısı nezarette, diğer yarısı açlıktan kırılmakta.
Piensa en cómo terminará esto la mitad del campamento entre rejas mientras la otra mitad se muere de hambre.
Bu benim sorunum değil. Bu cam kenarının yarısı da bana ait.
Ese no es mi problema, y esta mitad de la ventana es mía.
"Hangi Survivor yarışmacısısınız?"
¿ qué concursante de Superviviente eres?
Gece yarısı geri döndü, Likör gibi kokuyordu ve yatağın kenarına oturup bana bir yüzük gösterdi.
Volvió a media noche. Apestaba a alcohol, se sentó a la orilla de la cama, y me mostró un anillo.
Ben senin yarışını bitirdim sen de benimkini mi?
¿ Yo acabo tu campaña y tú la mía?
Ben bunu yapmamış olsaydım bile yarışın çok büyük sıkıntıda.
- Aunque no lo hubiera hecho tu candidatura hace aguas.
- Yarınki Anneler Günü kahvaltımıza katılacak mısınız?
¿ Vendrá mañana para el almuerzo del Día de la Madre?
Hayırlı hasadın köyü Buroli Baisakhi festivalinde uçurtma yarışı finallerine ev sahipliği yapıyor.
En el auspicioso festival de la cosecha de Baisakhi.. .. el pueblo de Buroli vera la final de la competencia de cometas.
- Sence uçurtma yarışını kim kazanacak?
Hermano, ¿ quién crees que ganará el concurso de cometas de hoy?
Sen hayatının yarısı boyunca soğukkanlı bir suikastçı olmak için eğitim aldın bu yüzden beni anladığını sanmıyorum.
Sí, bueno, has estado tratando media vida en ser alguna clase de asesina a sangre fía, así que no creo que comprendas como es.
Senin yüzünden takımın yarısı gitti.
La mitad del equipo se fue... por tu culpa.
Kate Olsen uyanmış ve onunla yarın sabah konuşabilirsin.
Kate Olsen está consciente. Podéis hablar con ella por la mañana.
Savage'ın Soğuk Savaş'ın kaderini değiştirebilmek için istediği şeyin diğer yarısısın.
Eres la mitad de lo que Savage necesita para cambiar el rumbo de la Guerra Fría.
Firestorm'u yaratmakla kalmadınız, Firestorm'un yarısısınız.
No, no sólo ha creado a Firestorm. Usted... - es la mitad de Firestorm.
Vostok, Stein'ın Firestorm'un diğer yarısı olduğunu biliyor.
Vostok sabe que Stein es la otra mitad de Firestorm.
Friendship 7 Görevi uzay yarışının gidişatını tersine çevirdi ve NASA'nın 1969'a aya gitmesine önayak oldu.
La misión Friendship 7 cambió el curso de la carrera espacial e impulsó a la NASA a llegar a la Luna en 1969.
Yarın gücünüzü toplamış olmanız lazım.
Mañana necesitará sus fuerzas.
Yarın mı olacakmış?
¿ Va a ser mañana?
"Yolun yarısındayken kapatacaksın."
La apagarás cuando vaya a mitad del camino ".
Salem'ın yarısı, onu benim ortadan kaldırdığımı diğer yarısı da, adamın kendi selameti için Boston'a kaçtığını düşünüyor ve aynı şekilde kaçmaya hazırlanıyorlar.
La mitad de Salem piensa que lo he eliminado y la otra mitad cree que huyó buscando seguridad en Boston y se están preparando para hacer lo mismo.
Portakalın yarısını yedim.
Me comí la mitad de la naranja.