Yates translate Spanish
734 parallel translation
Belki yat alım satımına başlarız.
Quizá podamos explotar a los de los yates.
Atlar, köpekler, silah atışı, yat, seyahat, partiler, dedikodu.
Caballos, perros, tiro, yates, viajes, fiestas y cotilleo.
Yatçılığın bir çok insanın bilmediği epey sıkıntıları var.
Los yates tienen muchos inconvenientes que la gente desconoce por completo.
Birine bindiğimden bu yana yatlar değişmiş olmalı.
Los yates debieron de cambiar desde la última vez que estuve en uno.
Halbuki yapılma amaçları buydu.
Para eso construyen los yates.
Peki ya Yates?
¿ Has estado con Yates?
- Yates mi?
- ¿ Yates?
- Sam Yates, avukatın.
- Sam Yates, tu abogado.
Yates gün doğmadan seni buradan çıkarsın.
Decida lo que decida, tendrá que sacarte de aquí al amanecer.
Alo, Bay Yates orada mı?
Hola, ¿ está el Sr. Yates?
- Sam Yates! Haline bak.
- ¡ Anda, mira, Sam Yates!
- Şu işe bak. Sam Yates.
- Hombre, Sam Yates.
- Sam Yates rezil bir adamsın.
- Sam Yates, eres un deshonor.
Yates kasten beni oraya sürükledi.
Yates me metió en esto deliberadamente.
Sen ve Sam Yates.
Usted y Sam Yates.
- Hoşça kal Yates.
- Adiós, Sr. Yates.
- Yates'i bulacağım.
- Voy a avisar a Yates.
Dilg ve Yates denediler sen de gülünç olacaksın.
Dilg y Yates lo han intentado. Si lo intenta usted, también hará el ridículo.
Yıllık altı metrelik yat yarışlarının arifesinde..... 30 yıldır yaptıkları gibi, bu yıl da... Larrabee'ler bir parti veriyorlardı.
Era la noche previa a las carreras anuales de yates de seis metros y, como ya era tradicional en los últimos 30 años, la familia Larrabee daba una fiesta.
İspanya'da bir şatoya, dünyanın en büyük yatlarından birine... ve en azından üç pasaporta sahipti.
Uno de los yates más grandes del mundo... y al menos tres pasaportes.
Evim Astrakhanda da, zenginlerin yatı vardır.
En Astracan, los burgueses también tenían yates.
Henüz yata alışkın değil.
Porque no le gustan los yates.
Tabii orada yat yok.
Aunque no tenemos yates.
Orada hiç yat yok.
Que no hay yates.
Son seferinde Yates idi.
- Se llamaba Yates la última vez.
- Ama yatları tutmuyorlar.
- Sí, pero no vigilarán los yates.
Ve lanet olsun, evet, yat istiyorum!
¡ Maldición, sí, también quiero tener un día yates!
Saint Francis Yat Klubü, 23 no.lu iskele, saat 6 : 30'da.
En el embarcadero 23 del club de yates de San Francisco, a las 6 : 30.
Sadece kafeler, yatlar ve arabalar.
Sólo cafés, yates y coches.
Georg, yatlar hakkında ne düşünüyorsun?
Oye, Georg, ¿ te gustan los yates?
Tersaneler, tekneler, yatlar.
Astilleros, barcos, yates.
Yatlar, uşaklar, malikane, tuvalette telefon.
Multimillonario, yates, sirvientes, fincas en el campo, teléfono en el baño.
Bazı Yunan milyonerler ünlü isimleri yatlarına davet etmekten zevk alır.
Algunos millonarios griegos encuentran placer invitando gente famosa a sus yates.
Yates, Robert...
"Yates, Robert."
Tekne işinde para yok.
Los yates no valen nada.
Yates, Robert...
Yates, Robert...
Edmund ve Dorothy Yates...
Edmund y Dorothy Yates...
Sen, Yates, karının içine battığı iğrençliğin boyutları hakkında bir fikrin yok.
Considero que usted, Yates, no era totalmente conciente del nivel de degradación en el que había caído su esposa.
Bayan Deborah Yates mi?
¿ Señorita Debbie Yates?
Deborah Yates, 15 yaşında, Beaufort Sokağı, SW10 adresindeki evinden kayboldu, 27 Şubat tarihinde işlenen Douglas Mecik cinayeti nedeniyle sorgu için aranıyor.
Deborah Yates, 15 años de edad, buscada para ser interrogada... en relación al asesinato de Douglas Mecik el 27 de febrero, desapareció de su casa en la calle Beaufort SW10.
Acaba Bayan Yates falıma bakabilir mi?
Quisiera que la señora Yates me hiciera una lectura.
Bayan Yates mi?
¿ Señora Yates?
Bana Bayan Yates dedin.
- No le miento. Me llamaste señora Yates.
Bankada paralar, yatlar, uşaklar, özel plaj ve arabalar.
mercancías, bancos y yates sirvientes y autos y playas privadas.
Alan Yates, Vietnam ve Afrika hakkında yazdıklarıyla ünlü.
Alan Yates, el director, conocido por sus documentales... en Vietnam y África.
Yacumo Alan Yates'in ekibini suçladı.
Los Yacumo culpan al grupo de Alan Yates.
Fakat Alan Yates ve diğerlerinin hayatlarıyla ödedikleri şeylerden en azından bir şey almadan geri dönemem.
Pero no podía regresar sin al menos intentar recobrar las filmaciones.. por la que Alan Yates y los otros habían pagado con sus vidas.
Bu film kutularının Alan Yates ve ekibi için ne kadar önemli olduklarını.
Bueno, los Yamamomo entendieron... que importante eran esas latas para Alan Yates y su gente.
Yapmam gereken bir görev olduğunu hissediyorum... İnsanlara hikâyelerini anlat Bay Yates.
Así que tenemos el deber de contar al público su historia, Sr. Yates.
Rowdy Yates.
Rowdy Yates.
- Yates.
- Yates.