Yazma translate Spanish
1,576 parallel translation
Köleler okuyup yazma öğrenmeden ve orta sınıf ailelerini... bağımsızlık için tehdit etmelerinden önce bunu saklamalıyız.
Aléjalo de los siervos, aprenderán a leer y a escribir y amenazarán a la nobleza.
Hiçbirini yazma. - Neden?
No va a publicar nada de eso.
Muhtemelen beni, 1994 Scripps-Howard Ulusal Yazma ve Okuma Yarışması'ndan tanıyorsundur.
Probablemente me reconoces por el Concurso Nacional de Deletreo de 1994.
Si size Borges'ten hikaye yazdıktan sonra yazılan bir Vasarely hakkında hikaye yazma alıştırmasını verdi mi?
Si te dio un ejercicio donde tenías que escribir sobre "The Vaseralie After a Story" por Borges
Tamamen farklı sosyo-ekonomik durumlarda 6 çocuğu bir araya getirip onları ortak sosyal hizmetler programına koyup okuma-yazma ve kritik düşünme becerileri öğreteceğiz.
Sacamos a niños de situaciones socio-económicas diferentes y los ponemos en un programa donde les enseñan a tomar decisiones
Başka bir şey yazma.
¿ Entendido? Nada más.
Aynen, başka bir şey yazma.
Exactamente. Nada más.
Evsizler barınağındaki çocuklara okuma yazma öğretirim dedim.
Bueno, estaba pensando. Tal vez podría trabajar en un refugio de indigentes, o enseñar a niños a leer.
Ebola ya da deli inek hastalığı yazma.
No escribas ébola o lo de la vaca loca.
Şiir yazma hapımı diyorsun? Hayır, değiller.
- ¿ Son pastillas para la poesía?
Kendimi şarkımı yazma cüretinde bulundum.
Y solía haber una presa de castores ahí.
Yazma.
No, no escribas esto.
Ayrıca Binbaşıyla aynı fikirde olmadığınız birkaç durumu yazma tarafsızlığında bulunmuşsunuz.
También fue bastante franca al documentar varias ocasiones en las cuales usted y el Mayor no veían las cosas exactamente igual.
Yazma artık, tamam mı?
Vale de escribir, ¿ sí?
Şimdi anlamaya başladım, sen okuma-yazma bilmiyorsun.
Ahora que lo mencionas, la verdad es que nunca te he visto leer nada.
Birinin hayatta kalabilmesi için okuma-yazma bilmesine gerek yoktur.
No hace falta saber leer para matar a alguien.
Şimdi sen okuma-yazma bilmiyor musun? !
¿ Estás diciendo que no sabes leer?
Topraklarında okuma yazma bilen insan azdı. ve bir çok farklı dil kullanılıyordu.
En su imperio había muy pocas personas que supieran leer y además se hablaban docenas de idiomas distintos.
Onu yazma.
No escribas eso.
- Hayır, senin gibi hikaye yazma işine.
- No, escribiendo, como usted.
Yazma konusunda zekisin ama aslında zeki değilsin.
Eres inteligente por los libros, pero no eres inteligente.
Şu yazma işi, unutulmuyor değil mi?
Eso de escribir no se olvida, ¿ no?
Artık bununla ilgili hiçbir şey yazma.
A partir de ahora, nada por escrito.
Yalnızlıktan ve yazma yetimi kaybetmekten.
La soledad y no ser capaz de escribir.
Çünkü'Lazlo'son haftalarda yazma konusunda sıkıntılar yaşıyordu.
Estas últimas semanas, a Lazlo le ha costado mucho escribir.
Lütfen bundan sonra yazma.
Por favor, no me escribas más.
- Yazma.
- No escribas eso.
" Birlikteki, hiçbir asker eve okuma yazma bilmez olarak dönmemeli.
"En teoría, " ¡ ningún soldado debe volver a casa analfabeto desde el ejército! "
Buradaki Afrikalı süvarilerin hiçbiri ne yazma ne okuma bilmiyor hala.
Sin embargo, ninguno en estas tropas africanas puede leer o escribir.
Okuma yazma öğrenmek istiyor musun?
¿ Quieres aprender a leer?
Yalvarırım, ağaç kabuklarına daha fazla aşk şarkıları yazma.
Se lo ruego, no arruine más árboles escribiendo canciones de amor.
Dosyana bakıyordum da, eğer başına bir şey gelirse ailene mektup yazma işinden ben sorumluyum.
Estaba viendo tu legajo y debo escribirle una carta a tus padres si algo llegara a sucederte.
Onu yazma.
Pero no escribas "nada más".
Onlara okuma, yazma ve toplama öğretmek bile büyük başarı.
Les ayudamos más enseñándoles a leer, escribir y sumar.
Okuma-yazma biliyor muyum acaba?
¿ Sé leer o no?
Gerçü okumaya ihtiyacın yok didi, yazma kafü didi.
En realidad, dice que la lectura no es necesaria, solo la escritura.
Evet senaryo yazma dersi.
Sí. Espectador de películas.
12 yaşımdan beri okuma yazma biliyorum.
Sé leer y escribir desde los 12 años.
Yazma açısına göre karşında oturduğunu söyleyebilirim.
Por el ángulo con que lo escribió diría que estaba al otro lado del pasillo.
Yazma yeteneğinin kaybolması durumudur.
Pérdida de la habilidad para escribir.
Oh, tam adamına geldin, çünkü ben teşekkür notu yazma ustasıyım.
Acudes a la persona correcta. Soy una maestra para las notas de agradecimiento.
Bayan bir hastanın dosyasını doldururken göğüsleri sağlıklı olsun ya da olmasın asla DD yazma.
Jason, cuando haces un reporte sobre un examen a una paciente femenina sus pechos pueden estar "sanos" o "enfermos" nunca "cerca de 110".
Keşke yazma yeteneğim olsaydı.
Maldición. Ahora deseo más que nada poder escribir bien.
Ve, anlarsınız, oturup bu konu hakkında... bir köşe yazısı daha yazma düşüncesi- -
Y la idea de volver a sentarme a escribir otra columna sobre este tema...
Sadece kız hakkında aşağı şeyler yazma.
Escribiendo cosas sobre las hermanas.
Onlar, içten bir şekilde, en azından benim şarkı yazma övgüm kadar övgüyü hak ettiklerini düşünüyorlardı.
Sinceramente sentían que merecían tanto crédito por la autoría de las canciones como yo.
Size yazma sebebim ortak düşmanımızın... tekrar değişime uğradığını bildirmek.
El motivo de mi escrito es para que sepas que nuestro enemigo común ha mutado una vez más.
Yazma isteği, yeniden su üstüne çıkacaktı.
El impulso por escribir habría resurgido otra vez.
- Senin yazma işleri nasıl gidiyor?
- ¿ Cómo va tu libro? - Fatal.
Tek okuma yazma bilen bu olduğundan yeterince para vermediğimi çıkartıyor.
Siendo la única que puede leer y escribir... ella dice que no le pago suficiente.
Hayır, böyle yazma.
¡ No, no escribas eso!