English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yazmıyorum

Yazmıyorum translate Spanish

288 parallel translation
- Mesaj yazmıyorum.
- No envío mensajes.
- Artık yazmıyorum.
- A mi novia ya no le escribo.
O artık bana yazmıyor, ben de ona yazmıyorum normal olarak.
Como ella no me escribe, yo no le escribo.
Ama unuttuğum bir şey var. Artık eve yazmıyorum.
Olvidaba que ya no escribo a casa.
Aslında ben... şu aralar bir şey yazmıyorum... -... ama, şey...
Ahora no escribo nada, pero...
- Hatta artık hiç yazmıyorum.
- La verdad es que ya no escribo nada.
Mektup yazmıyorum. Kendimi tanıtma fırsatı bulabilmek için karalama yapıyordum.
No voy a escribir, hacía garabatos esperando para presentarme.
Sana da az reçete yazmıyorum, Marion.
Marion, me parece que te escribo muchas recetas médicas.
Aylardır bir şey yazmıyorum.
No he escrito nada en meses.
Yok hayır, Her şeyi yazmıyorum Bay Cobb Her şeyi değil
No, no. No tengo escrito nada, Sr. Cobb. Nada.
Görev çizelgesini ben yazmıyorum.
Yo no hago la secuencia de turnos.
Ama ben sizin kadar sık yazmıyorum. Yeterince zaman yok.
No le escribo tan seguido como Ud.
Sürtüklük suçlarınızı yazmıyorum.
No ponemos los cargos de vagancia.
Tamam, kısa dönem için yazmıyorum.
No escribo para una cápsula del tiempo.
Ben artık yazmıyorum.
No puedo escribir más esto.
Şimdi yemek yiyemiyorum, uyuyamıyorum, hevesim yok. Karıma yazmıyorum.
Ahora no puedo comer, no duermo, no tengo entusiasmo, ya no le escribo a mi mujer.
Reçeteyi ben yazmıyorum.
Yo no escribo los guiones.
Yazdığımdan daha açık yazamam. Farklı bir dilde yazmıyorum.
No puedo escribir más claro de lo que escribo.
Tabii ki sürekli yazmıyorum, bazen şehirde alışveriş de yapıyorum.
Por supuesto que no escribo continuamente, también tengo muchas compras que hacer en la ciudad.
" işte bu yüzden bu mektuba adımı yazmıyorum.
" por eso no me atrevo a firmar esta carta.
Yıllardır yazmıyorum.
No he escrito por años.
Evet... bir süredir yazmıyorum
Ya, ya. Hace mucho que no le escribo...
Size yazmıyorum ve sizle iletişim kurmuyorum diye beni her zaman suçluyor olmanıza rağmen işte size acele bir mektup.
He aquí que vais a recibir una carta bien rápido mientras me criticais todos los días por no escribir jamás Ni de dar noticias.
Neden işleri yoluna koyana kadar size bir çek yazmıyorum?
Escuche, ¿ por qué no le firmo un cheque para cubrirlo todo - hasta que se halla solucionado?
Bir Transfer Öğrencisi anlatıyor " başlıklı makaleler yazmıyorum ben.
Espera, ¿ dices que hay una extraña en nuestra casa? Quítame del maldito altavoz. Oye, ya sé quién es.
Ben hit eserler yazmıyorum. Benim oyunlarım sanat eseri.
¡ Yo no escribo éxitos, sólo arte!
Bir zamanlar haber yazardım, neyse ki artık yazmıyorum.
Hace un tiempo, me ocupaba de crónicas. Ahora, por suerte, ya no me ocupo más.
İtiraf emeliyim ki, bu yazıları ben yazmıyorum.
Debo confesarle algo. Estas notas necrológicas no las escribí yo.
Ben skeç yazmıyorum.
No escribo las escenas.
Ve altından başka şeylerin çıktığı kandırmacalı şiirler yazmıyorum.
Y no escribo poemas truculentos que no son lo que parecen.
Çizemem, çünkü yazmıyorum, kaydediyorum...
No puedo tacharlo porque estoy grabando, no escribiendo.
O yüzden yazmıyorum. Sadece sana iki şey gönderiyorum.
Sé que nos pediste que no te escribiéramos... así que no te escribo, sólo te envío dos cosas.
Artık şiir yazmıyorum.
Ya no escribo más.
Forma yazmış olduğumu sanıyorum efendim.
Creo que lo pone en la hoja, ¿ no, señor?
7 Ağustostan başlıyorum, şöyle yazmış :
Empiezo el 7 de agosto, cuando escribe :
Kısa çocuk öyküleri yazıyorum, gerçi Grimm, Hans ve Lewis de yazmıştı.
Escribo historias cortas para los niños, pero también lo hicieron Grimm, Hans Anderson y Lewis Carroll.
Sözleri hatırlıyorum. Bunları yazmıştım.
Recuerdo las palabras.
Pek yazmıyorum.
Ya no escribo mucho.
Hatırlıyorum! Bunu da yazmıştın.
Lo recuerdo, usted me lo escribió.
Gerçekten, anlamıyor musun Çavuş ya da imalarda mı kim yazmış bunu, bir sonraki satıra hatırlamıyorum.
Sargento, no lo entiendo ni a usted ni a sus insinuaciones. No recuerdo lo que sigue.
Yazmıyorum, sevgilim.
No, no estoy haciendo los menús, cariño.
Başarısız olmuş bir intihar girişimi. M'den endişeleniyorum, bundan hoşlanmıyorum, diye yazmıştı.
Un intento fallido de suicidio.
Hatırlıyorum da,'Köse'nin amiri bana şöyle yazmıştı : 'Yapışkan'ördek peşindeymiş, 'Çatlak'bir parça sosis aşırmış ve Fransa'ya doğru kaçmış.
Recuerdo que un profesor de Bumfluff me escribió para decirme que Sticky había hecho el pato, y que Gubber se había comido unas salchichas malas y se había caído en el lado gabacho.
İnsanların konuştuğu gibi yazmıyorsun. - Şiirsel bir dil kullanıyorum.
- Es la licencia poética.
Savannah'ya gelip, onu ziyaret edip, edemeyeceğimi yazmıştı, ben de bunu yapıyorum.
Me pedía que viniera a verla a Savannah. Y por eso estoy aquí.
Yazmıyorum.
No lo hago.
Artık yazmıyorum.
No he vuelto a escribir.
Ben yazmıştım. Ama yasayı hazırlarken, Chicago'nun güney yakasının yarısının havaya uçması gibi bir beklentim olduğunu hatırlamıyorum.
Pero no recuerdo haber previsto, al escribir los borradores... que una gran parte de la zona sur de Chicago iba a volar en pedazos.
Burada ne aradığını yazmıyor. Bizimle ilgili olduğunu sanmıyorum.
No creo que haya venido por nosotros.
Çok iyi bir bayan tanıyorum. Onunla ilgili bir yazı yazmıştım.
Conozco a una mujer muy legal, hice un artículo sobre ella.
Anlamıyorum. Neden bu adamlar bana adam gibi bir rol yazmıyorlar? Biliyor musun?
¿ Por qué no pueden darme un papel que valga la pena?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]