Yaı translate Spanish
1,108,953 parallel translation
Fikir oldukça basitti, Hans'ın kaçırılmış gibi görünmesini sağlamak... Werner'e bir fidye talebi göndermek 10 milyon dolar ya da oğlu öldürülür.
La idea era bastante simple, hacer que pareciera que Hans había sido secuestrado, enviar a Werner un pedido de rescate.
Bir çeşit hatırayı silmek ya da başka birini yerleştirmek için mi tutuldunuz?
Sabemos que lo contrataron, ¿ para qué? ¿ Para borrar un recuerdo, incorporar uno?
Sana söylemiştim, Prenses, avukatım gelene kadar seninle konuşmayacağım.
Ya te lo dije, princesa, no hablaré contigo hasta que esté mi abogado presente.
Hayır. Krilov'un adamları onu çoktan götürmüşlerdi.
Los hombres de Krilov ya lo habían trasladado.
- Söylediğim gibi burada kimse yok.
- Como ya dije, no hay nadie aquí.
Bogdan Krilov ve Julian Gale, doğrudan ya da dolaylı olarak, Kaplan için bize karşı savaşıyorlar.
Bogdan Krilov y Julian Gale, directa o indirectamente, trabajan para Kaplan en contra nuestra.
Gizlenmiş, bu yüzden önemli işler yapan kolluk kuvvetlerinin büyük Amerikalı kahramanlarının dosyalarına ya da sorgularına bakamıyorum.
Es clasificado, así que no puedo ver los expedientes o interrogar a los grandes héroes estadounidenses del orden público que hacen un trabajo tan importante.
Onlardan beni affetmelerini istedim, benim bulaştığım kadarıyla...
Yo ya les he pedido perdón por mi participación en su destino...
Beğen ya da beğenmedim. Hepimiz Topraklayıcılarız.
Te guste o no, ahora somos terrícolas.
İttifaklar için zaman geçti.
El plazo para hacer alianzas ya ha pasado.
Luna'ya leyla bir avantaj vermene izin vermeyeceğim, Ve klanımızı bir daha utanmazsın.
No permitiré que tu deshonra le dé a Luna ventaja, y nunca más volverás a avergonzar a nuestro clan.
Artık Azgeda sensin.
Ya no eres de Azgeda.
Şimdi gözümün önünden çekil, Ve görülmeden bu savaş alanının dışında, Ya da halkımızın ölüm nedeni olduğunuzu biliyorum.
Ahora fuera de mi vista, y sal de este campo de batalla sin que te vean, o sabrán que eres tú la causa de la muerte de nuestra gente.
Ama gerçek şu ki, Onu arenada karşıdan karşıya gördüğümde Ve ben sadece birimizin yaşayabileceğini biliyordum...
Pero la verdad es, que cuando lo vi de pie frente a mí en la arena y supe que solo uno de nosotros podría vivir...
Çünkü ödemeyi zaten yaptım Ve eğer ki onu arayıp iptal etmezsem Sen de ölü sayılırsın.
Porque ya he ordenado el golpe, y a menos que contacte con él y lo cancele, estás prácticamente muerto.
Tamam ama o bir hacker Amerika'ya kadar gelmesini gerektirecek ne var?
Bueno, es un hacker. ¿ Para qué tiene que venir a los Estados Unidos?
Küpteki her ikili kombinasyon bir harfi ya da bir sayıyı temsil ediyor.
Cada dos cuadrados combinados en el cubo representan una letra o un número.
Sadece... Bilirsin işte, normal.
Bueno... ya sabes, normal.
Herşeye, Zapata'ya, sana.
Con el mundo, con Zapata, contigo.
En azından artık belirsizlik içinde değilim.
Oye, al menos ya no estoy en el limbo.
Ya da bu bizim oldukça gizli olan bu dosyaları almak için pazara ve düşmanlarımızın eline geçmeden önceki son şansımızdır.
O nuestra última oportunidad de sacar miles de documentos ultrasecretos del mercado, antes de que caigan en manos enemigas.
Ya senden daha fazla bulmaca veya karşılaşma çözmeni isterlerse?
¿ Qué pasa si tienes que hacer más desafíos de programación, puzles?
Onun zaten MI5'tan olduğunu biliyordum.
Ya sabía que ella era del MI5.
Tanrıya şükürler olsun, dosyaları alabilmişler mi?
Gracias a Dios. ¿ Tienen los documentos?
Aşağıya bakın.
Mira en el fondo.
- Tabii ya!
- Sí.
Bilirsin, yapılması gereken çok şey var, ve bazı laboratuvar teknisyenlerim acemi, ve yalnızca bazı şeyleri benim yapmam daha kolay.
Ya sabes, hay un montón de cosas que se necesitan hacer y algunos técnicos de mi laboratorio son nuevos y es más fácil si hago las cosas yo misma.
Bunun artık sadece bir dava olmadığını biliyorum.
Sé que esto no es ya solo un caso.
Tasha'ya çok sağlam sahte bir kimlik ayarlamanı ve onu devreye sokabilmenin bir yolunu bulmanı istiyorum.
Quiero que le consigas una falsa identificación a Tasha con respaldo sólido como una roca... y algún modo de poder contactar.
Devon'la sıkı sıkıya uğraşmak benim planımın bir parçası.
Es parte de mi plan para conectar con Devon.
Ya, onların geleceğini anlamadığın zaman, ne olacak?
¿ Qué pasa cuando no las veas venir, qué pasará?
Patterson, Tasha'ya kullan at telefondan bir haber ver.
Patterson, avisa a Tasha en el prepago.
Devon'u şimdi çıkarmalıyız tamam mı?
Tenemos que sacar a Devon ya, ¿ vale?
Bunu senle ya da sensiz yapıyorum.
Voy a hacer esto con o sin ti.
Bana Emma'ya, ne yaptığını anlattı.
Me contó lo de Emma... lo que le hiciste.
Bunu yapan kişi artık yok.
La persona que hizo eso ya no existe.
Bilirsin, muhafızlar, mahkûmlar, çitlerdeki dikenli teller.
Ya sabes, las guardas, las internas, el alambre de púas de la valla,
Bilirsin, boğazımda bir gıdıklanma gibi hissediyorum.
Siento como, ya sabes, como un cosquilleo en la garganta.
Sen bilirsin, bu boğmaca öksürüğünün geri döndüğünü söylüyorlar
Le están diciendo eso, ya sabes, que cogió la tosferina... están diciendo que ha vuelto.
Bak, Zapata koridorda zaten.
Mira, Zapata ya está en el pasillo.
Neredeyse geldik.
Ya casi estamos allí.
Ya sen?
¿ Qué hay de ti?
Ya senin erkek arkadaşın?
¿ Qué pasa con tu novio?
Bizimle bağlantıya geçebilir mi?
¿ Puede echarnos un cabo? No.
Roman'a Emma'yı bildiğimi söyledim.
Le dije a Roman que ya sabía lo de Emma.
Sen ve ben, artık aynı kişi olmadığını biliyoruz Tıpkı benimde aynı kişi olmadığım gibi.
Tú y yo sabemos que ya no es la misma persona, igual que yo no soy la misma.
Tasha'yı zaten içinde bulunduğu durumdan daha fazla tehlikeye sokamayız.
No podemos poner a Tasha en más peligro de en el que ya está metida.
Zaten bir ekip gönderdim.
Ya envié un equipo.
Borden şimdi öldü.
El Dr. Borden ya está muerto.
Seni bir daha incitemez.
Ya no puede hacerte daño.
Ya seni FBI'a getirebilirdim, yada ikimizden biri diğerini öldürürdü.
Era eso o uno de nosotros matando al otro.