English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yerinde

Yerinde translate Spanish

24,706 parallel translation
Peki. Şimdi kafam yerinde.
Bien.
Keyfi yerinde olduğunda ödemesine zemin hazırlamamı mı istiyorsunuz, doğru mudur?
Para dejarlo pagar la deuda cuando el estado de ánimo lo lleve, ¿ no?
Senin yerinde olsam kafayı yerdim. Çiftçiler ve mutfak yamalarından başka konuşacak kimse yoksa.
Sé que me volvería loca si solo tuviera granjeros y sirvientas con las que conversar.
Keskin nişancının yerinde kanıt bulunmadı ve olay yerindeki iki güvenlik görevlisinden aldığımız tek bilgi ateş eden kişi olduğunu düşündükleri kadının kabataslak bir tanımıydı.
No se encontraron pruebas en el lugar del francotirador, y la única información que obtuvimos de los dos guardias de seguridad presentes fue una descripción básica de una mujer que creen que era la francotiradora, así que...
- O sırada bilincin yerinde miydi?
¿ Estabas consciente durante esto?
Yerinde olsam, şimdi geri dönerdim.
Oye, si yo fuera tú, me daría la vuelta ahora.
Gordon Roper öldürüldü ve senin DNA'n olay yerinde bulundu.
Gordon Roper fue asesinado y encontraron su ADN en toda la escena del crimen.
3-2-0-5. 35 McCall'daki olay yerinde.
3-2-0-5 a la escena en 35 McCall.
Merka ettim, acaba hala yerinde mi?
Me pregunto si ese sitio sigue todavía ahí.
Olay yerinde başka bir şey bulamadık ama şahsi eşyalarını getirdim.
No es que nos hemos encontrado en la escena, Pero Empaqueté sus personales por si acaso.
Aslında Kuzey Amerika'nın hiçbir yerinde kullanılmıyor.
Cualquier lugar de América del Norte, en realidad.
Hayır, diğer kurban olay yerinde öldü.
No, la otra víctima murió en la escena.
Onun yerinde olsaydım ne yapardım diye düşünmeden duramıyorum.
No puedo evitar preguntarme Lo que yo haría si estuviera en sus zapatos.
Bu sabah yerinde yoktun.
- No. No apareciste en el lugar esta mañana.
Aklım yerinde. Ve onu yenebilecek bir yol var- - o da bu!
Mi cabeza está bien, y hay una forma de vencerlo...
Neyse, beş hafta önce... Eyalet Polisinden yapılmış bir çağrı duydum. Raymond Reddington, Del Rio'nun yerinde görülmüş.
Así que, hace cinco semanas, llamé a la policía para denunciar un avistamiento de Raymond Reddington en la cafetería Del Rio.
En azından tüm uzuvların yerinde!
¡ Al menos todavía tienes todos tus apéndices!
Her şey yerinde millet.Polis meselesi.
Todo está bien gente. Asunto policiaco.
Yerinde olsam emin olurdum.
Estaría seguro si yo fuera tú.
Bak, dünyanın her yerinde enstitüleri var.
Ves, tienen instituciones por todo el mundo.
Binbaşı... her şeyiniz yerli yerinde öyle değil mi?
Comandante, ¿ están todas sus partes intactas?
Bilinci yerinde fakat konuşamaz halde bedenine sıkışmış durumda ne kadar kalmış?
Así que estaba atrapado allí, Totalmente consciente pero incapaz de hablar por cuánto tiempo?
Hatta o eskimiş tenis kortu yerinde duruyor mu diye bakabiliriz.
Incluso podremos ver si tienen la misma vieja cancha de tenis.
- Kızaklar yerinde.
Calces en posición.
Koruyucu tedbir olarak Londra'nın her yerinde temiz hava alanları kurulmasını önermişlerdi.
Recomendaron fijar zonas de aire limpio en todo Londres como medida preventiva.
İşte, Luigi'nin Ana Cadde'deki yerinde bir peynirli pizza için kupon.
Aquí tienes un cupón para una pizza en Luigi's en la calle principal.
Tüm hayatım boyunca onu okula göndermeye çalıştım ve sonu şehrin iğrenç bir yerinde iğrenç bir lokantanın arka tarafında ölmek oldu.
Trabajé toda mi vida para que estuviera en la escuela y termina muerto atrás de ese restaurante de mierda en ese vecindario de mierda.
Ve bu binanın bir yerinde 12 kişi senin sahtekâr olup olmadığına karar vermeye çalışırken sen de burada oturup, seni suçladıkları şeyle meşgul oluyorsun.
Y en este edificio hay 12 personas decidiendo si eres un impostor o no y estás aquí sentado haciendo exactamente de lo que te están acusando.
İş yerinde bir sorunu?
¿ Algún problema en el trabajo?
M.E. otopsiyi tamamladı olay yerinde üç Vhen'li varmış.
El forense ha terminado con las autopsias de los tres Vehm hallados en la escena.
- Parkın her yerinde adamlarım var.
Tengo hombres por todo el parque.
- Navabi, yerinde misin?
- Navabi, ¿ estás en posición?
Keyfi pek yerinde değil.
Se encuentra un poquito indispuesta.
- Ama uydular yerinde duruyor.
Pero los 73 satélites siguen estando ahí fuera.
Evimize hoş geldin. Keyfin yerinde mi?
Bienvenido a nuestra casa, ¿ todo bien?
- Pikap yerinde yoktu.
La camioneta no estaba allí.
Bahçenin eski yerinde.
Lo que era la huerta.
İş yerinde yapılan çekilişte bedava yoga dersi kazandım.
Gané una clase gratis de yoga en un sorteo en el trabajo.
Yani, Onlar, Hackerlar, internetin her yerinde vardır, gömülü olarak.
Es decir, ellos son los piratas informáticos son por toda la web, enterrado.
Ve içimde, bu şey yerinde duramazken ben etrafta dolaşıyorum. Ve... Ve bundan kurtulmam lazım.
He estado guardándolo y - y me ha estado molestando, y tengo que sacarlo.
Ama aklı hala yerinde.
Pero está bien de la cabeza.
Mayfair'in yerinde olsaydım şifreyi tahmin edebileceğimiz bir şey yapardım.
Si yo fuera Mayfair, pondría el código de algo que pudiéramos adivinar.
Her şey hala yerinde.
Todo sigue aquí.
Havacı dövmesi var ama sanırım aklı yerinde değil.
Él tiene una identificación de la aerotransportada, pero, no creo que esté bien de la cabeza.
Bütün Ordu Kriminal Soruşturma ajanları olay yerinde ölmüş.
Todos los Agentes del CID habrían muerto en la escena.
O zaman bile yerinde müdahale ve hırsızlık için çok sıkı bir güvenlik protokolümüz var.
Incluso entonces, tenemos un estricto protocolo de seguridad de varios niveles en el lugar, para evitar la manipulación y el robo.
Senin yerinde olsaydım, bunu elimde tutardım.
Si yo fuera tú, me aferraría a eso.
İş yerinde ne zaman ciddi bir adam olsa doğru insanla tanışmadığını düşünüyorsun.
Siempre hay un hombre heterosexual en el trabajo que piensa que, "no has encontrado al hombre correcto".
Turner'ın yerinde olsaydım paha biçilmez çalıntı resimlerimi yanlış alarm için yok etmezdim.
Si soy Turner, no voy a destruir mis queridas e invaluables pinturas robadas por una falsa alarma.
- Weller, yerinde kal. Bize ateş etmedi, dans ediyor.
Él no está disparando contra nosotros, él está...
- Zapata, yerinde misin?
- Zapata, ¿ sigues ahí?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]