Yodo translate Spanish
254 parallel translation
Bir adam buradan biraz bandaj ve iyodin dilenebilir mi?
¿ Puedo coger la gasa y la tintura de yodo?
- Bana iyodin vereceksin, değil mi?
- Deme la tintura de yodo.
- Kendisi küçük iyodin hanım.
Srta. Tintura de yodo.
Tentürdiyodu ver bana.
Dame el yodo.
İyot. Sadece harici kullanılır.
YODO Sólo para uso externo
İyot.
YODO
Mary, iyot dedim.
Mary, el yodo.
Eğer biraz bandajınız varsa, biraz pamuk ve biraz kolonya...
Si tiene unas vendas, algodón y yodo...
- Biraz iyot koy ve sar gitsin.
- Ponga un poco de yodo y véndame el brazo.
Ona vurdu. - Tentürdiyot ve bandaj getir.
- Trae amoníaco, yodo y vendas.
Revirde sadece aspirin ve tentürdiyot var.
Lo único que tienen es aspirinas y yodo.
Biraz iyot getir.
- Tintura de yodo.
Ensen için ilk yardım bandım ve "eyodinim" var.
Bueno, para el cuello tengo vendas y yodo.
"Eyodin", doğru söylemedim mi?
¿ No está bien, "yodo"?
"Eyodin", doğru.
Está bien, yodo.
- Belki bir gün sen de bana "eyodin" alırsın.
- Algún día quizá compres tú yodo para mí.
- "Eyodin" doğru?
¿ Es correcto yodo?
Yodo nehri kıyılarında olduğunu duymuştum.
Creo que está cerca de la ciudad de Yodo.
Bademciklerine iyot uygulayın. Yarın evine gidebilirsin.
Con unas gotas de tintura de yodo, podrá irse a casa.
Şu yaralara tentürdiyot sürsen iyi olur.
Ponte algo de yodo en esos cortes.
Kinin, tentürdiyot ve Hint yağı.
Quinina, yodo y aceite de ricino.
Yodo adasındaki helikopter mavnasına gidecekler.
Ellos van al lanchón del helicópteros de Yodo Island.
- Yodo Adası'ndan 40 km uzakta.
- 25 millas de Yodo Island. - Comprendida su transmisión.
Doktorun yanında tentürdiyot olduğu için şanslıymış.
¿ No es una suerte que haya traído el yodo, Doc?
Bana radyoaktif iyot verdiler.
Me dieron yodo radiactivo.
İyot... Tuvalet ispirtosu...
Yodo,... alcohol para frotar.
Evde içine biraz iyot koy.
Ponte un poco de yodo cuando estés en tu casa.
Hiç, Kont hazretleri, kaşınıyordu, ben de ilaç sürdüm.
Se ha rascado y le he puesto yodo. ¡ Pobre Michelangelo!
Boş ver, bırak.
- Por aquí habrá yodo. - No te preocupes. Déjalo.
Üzerine bir şey koyman iyi olurdu.
Se curaría antes con un poco de yodo.
- Tentürdiyoda mı ihtiyacım var?
- ¿ Que yo necesito yodo?
Yanığa tentürdiyot sürmezsin.
No se usa yodo para las quemaduras, ¿ verdad?
- Tentürdiyot.
Yodo.
Alkol yok, tentürdiyot yok amatör hemşireler.
No hay alcohol, ni yodo, ni enfermeras. Hemos vuelto a la Edad Media.
- Kobalt ve iyot mu?
- ¿ Cobalto y yodo?
- Hiç tentürdiyodumuz var mı?
- ¿ Tenemos yodo por alguna parte? - No.
Sıcak su verin, mikrop kırıcı verin, iyot verin.
Traigan agua caliente, traigan desinfectante, traigan yodo.
İyot var mı?
¿ Tienes yodo?
Tentürdiyot ya da onun gibi bir şey?
¿ Tienen yodo o algo así?
- İyot.
- Yodo.
- Biri iyot şişesini düşürdü.
- A alguien se le cayó la botella de yodo.
Sadece tentürdiyot sürüyorum.
Es sólo tintura de yodo.
Benim düşündüğümü mü düşünüyorsun? Eğer burası uyuşturucu üretim yeriyse, bu duvarların iyodinle kaplanmış olması gerekir.
Si aquí se hacen anfetas, entonces habrá yodo por las paredes.
Ve eğer Matt bu test kitini doğru hazırladıysa, burda iyodinle reaksiyona girecek nişasta spreyi olması gerekiyor.
Y si Matt llenó el kit correctamente, Yo debería tener spray para almidonar que reaccionaría con el yodo.
İyot kokusu.
Es el yodo.
Üstünde tentürdiyot var, biraz canını yakabilir.
Esto tiene un poco de yodo, así que puede que te duela.
Jeannie, evde iodine var mı?
Jeannie, ¿ tienes tintura de yodo?
İyot.
El yodo.
İyot lütfen.
DOCTOR HARDING El yodo, por favor.
Alkol, iyot.
Alcohol, yodo.
- İyot.
- El yodo.