Yok musun translate Spanish
1,591 parallel translation
Hey, Japon kılıklı herif. Var mısın, yok musun?
Oye, chico japonés, ¿ estás dentro o no?
Var mısın, yok musun?
¿ Vienes o no?
- Var msın, yok musun?
- ¿ Vas o no?
Var mısın, yok musun?
¿ Trato hecho o no?
Mart'taki Disney gezisine var mısın yok musun?
Entonces, a ese crucero Disney en Marzo, ¿ vienes o no?
Var mısın Yok musun'a hoş geldiniz.
Bienvenidos a "Allá tú".
Var mısın Yok musun'a hoş geldin.
Bienvenida a "Allá tú".
- Sam. Var mısın, yok musun?
- ¿ Entonces qué, Sam?
E, var mısın yok musun? , karar senin.
E, entra o sal, queda en ti.
Gerçekten. Sen yok musun?
En verdad.
Var mısın, yok musun?
¿ Apuestas o no?
Var mısın, yok musun?
¿ Le entras o no le entras?
Var mısın, yok musun?
Adentro o afuera, adentro o afuera...
Bezelye yok ama biliyor musun, ölü tavuklarımdan artan bir miktar adaçayım var.
Guisantes no. Pero, ¿ sabes qué? Tengo un poco de salvia, sobras de los pollos.
Biliyor musun, Kitty, aslında yok.
¿ Sabes qué, Kitty? Realmente no lo necesitamos.
ve artık "biz" diye bir şey yok, beni terk ettin, hatırlıyor musun?
Y ya no es "nosotros" porque me abandonaste, ¿ recuerdas? Te fuiste.
Biliyor musun, yarım saat içinde işe gitmem gerek ve... elbiseye ihtiyacım yok çünkü yemeğe gitmiyorum.
Oh, sabes, tengo que irme a trabajar y no necesito un vestido, porque no voy a ir a la gala.
Herşeyi yok edip yerine hiçbirşey koymak istemiyor musun.
Quieres destruir todo y no poner nada en su lugar.
Biliyor musun? Seni tutuklamam için ismine ihtiyacım yok.
No necesito tu nombre para arrestarte.
Söylediklerinin çoğuna inanmadığını biliyorum. Ama biliyor musun? Bir önemi yok.
¿ pero sabes qué? porque hoy te he visto y lo que vi fue... a un tipo que intenta ser bueno.
"Aile bireyini tedavi yok" kuralına ne oldu? Anlamıyor musun?
¿ Qué parte de "no atender familiares" no entendiste?
- Dokunma Yok Klanını biliyor musun?
- ¿ Te suena la banda "No-touch"?
Burada hiçbir şey yok. Anlayabiliyor musun?
No siento nada. ¿ Lo entiendes?
Biliyor musun elbette benim hayatımı yazacaksın kendi hayatın yok ki.
Ya sabes. Es evidente que estás escribiendo sobre mi vida porque tú no tienes una, ¿ sabes?
Biliyor musun, Bunun için vaktim yok.
¿ Sabe? , no tengo tiempo para esto.
Bilirsin, gençleştiğim yok, anlıyor musun?
¿ Sabes?
Neden itirazı yok biliyor musun?
¿ Sabe porqué no tiene ninguna objeción?
- Kanıtı yok etmemi istiyor musun?
¿ Quieres que los libros desaparezcan?
Bu kısa konuşmanda ne yok biliyor musun? Düşün bakalım.
¿ Sabes lo que le falta a tu pequeño discurso?
- Tamam! Ne var biliyor musun, şu anda kardeşimin azarlamasına ihtiyacım yok.
Mira, no necesito que mi hermana me sermonee ahora mismo.
Benim de neye cevabım yok, biliyor musun?
¿ Sabes para qué no tengo respuesta?
Var mısın, yok musun?
¿ Me ayudarás en esto o no?
Onu tek başına hiçbir yere çıkaramaman bir şey, seni yok olurken görmesi de bir başka şey, ama şimdi de onun kim olduğunu hatırlamıyor musun?
Una cosa es que no puedas llevarla a ningún lado solos, una cosa es que ella te haya visto desaparecer, ¿ pero ahora dices que no sabes - quién es ella?
Buna ihtiyacı yok mu, yoksa ona yardım etmek istemiyor musun?
Ni siquiera se muere en el terremoto.
Ames'in ölümüyle alakam var mı yok mu bilmek istiyor musun?
¿ Quieres o no saber si estuve involucrado en la muerte de Ames?
Biliyor musun şu anda buna zamanım yok.
¿ Sabes algo? Yo... No puedo profundizar ahora mismo.
Seni temin ederim ki, sağIımla ilgili merak edilecek bir şey yok! Beni duyuyor musun?
Petrova, puedo garantizarte que mi salud está perfecta.
Yok, kulübeyi alsın diye Walt'a para bırakan insanları biliyor musun?
Nop, pero, ¿ conoces a esa gente que le dejaron el dinero a Walt para que pudiera comprarla?
Biliyor musun, ikiniz içinde böyle olmasına gerek yok.
Esto no tiene que ser así para ninguna de vosotras, ¿ sabes?
Sen KAYNAK ın ne olduğunu biliyor musun! Bilen kimse yok. Hatta varlığı bile şüpheli!
No sabes qué es el Origen, ni siquiera si existe.
- Kızımla ilişkimde yardımına ihtiyacım yok. Anlıyor musun?
- No necesito tu ayuda para manejar a mi hija. ¿ Entiendes?
Görmüyor musun, kimse yok!
Mira, no hay nadie!
Bundan sonra partiye gitmek yok, beni duyuyor musun? Artık yok!
Se acabaron las fiestas para ti, ¿ me oíste?
- Bu konuyu konuşmamız gerek. - Hiçbir şey olacağı yok, anlıyor musun?
- Necesitamos hablar sobre esto.
Buraya gelip bana nutuk atmana ihtiyacım yok biliyor musun?
Y... ASi que no necesito - ASi que no necesito que venga aca y me aconseje.
Bir şey olduğu yok. Anlamıyor musun?
No pasa nada. ¿ No lo entiendes?
Yok edilmesine yardım ettiğin onca dünya ve masum insana acımıyor musun?
¿ No te molesta ayudar a destruir mundos y gente inocente?
ITunes da yok artık, anlıyor musun?
Mis iTunes también, ¿ vale?
Hiçbir şeyi ve hiç kimsesi yok, anlıyor musun?
No tiene nada, a nadie, ¿ entienden?
Çocukların yok diye üzülmüyor musun?
No estás triste por no tener hijos?
Sürdürülebilir tasarımın ilginç yönü ne biliyor musun herhangi belirli bir yoldan hareket etme zorunluluğu yok.
Bine, ustedes saben, lo interesante acerca del diseño sostenible es que yo creo que este no tiene que verse de una forma particular.