English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yonca

Yonca translate Spanish

259 parallel translation
YONCA
EL TRÉBOL
Arıların üzerinde vızıIdadığı bir yonca.
Es el zumbido de las abejas en la flor.
Kırmızı yonca, saman ve kepek posası.
- ¿ Con qué se alimentan? - Comen trébol rojo, heno y salvado molido.
Dört yapraklı yonca buldum.
¡ Mira! Encontré un trébol de cuatro hojas.
Bir tarafta çilek ekili, öbür tarafta yonca. - Suyu bol, domuz ağılıda var.
Tendremos unas zarzas y un sitio para darles de comer, un sitio para los cerdos...
- Yonca.
- Tréboles.
Ben hep yonca içinde olacağım
Yo estaré muy elegante
Ağzımda bir dolu yonca olduğunu ve vaaz veremeyeceğimi düşünebilir, ama Piskopos bile böyle bir şeyi yapmazdı bana.
Puede que me crea un carcamal que no sabe predicar, pero ni siquiera el obispo me haría algo así.
Ağzımda bir dolu yonca olduğunu düşünürdü.
Creo que he dicho una gran verdad.
Yaşlı karaağacın altında yonca desenli kilim serili, üstünde Mick Collins ayakta duruyor. Silahına dayanmış, saldırı anını bekliyor.
Y ahí, en una alfombra de tréboles, bajo un viejo olmo, se alza Mic Collins, apoyado en su rifle, esperando la hora cero.
Kodai Tapınağı'na son geldiğimde,.. ... yonca bahçeleri muhteşemdi.
La última vez que estuve en Kyoto, los tréboles eran magníficos.
Taze bir yonca gibi içeri giriyorsun Ve ben yine ah etmeye başlıyorum
Y empiezo a ver todo otra vez
ve... avucunuzun sağ köşesindeki çizgiler... altın işlemeli bir elbise üzerinde dört yapraklı bir yonca olduğu söylüyor.
Y... en el extremo derecho de tu escudo de armas... hay un trébol de cuatro hojas sobre una tela de oro.
Şu yonca yaprağından biraz ver.
Un poco de whisky.
Dört yapraklı yonca!
Mira, un trébol de 4 hojas.
seninle evleneceğim için sarhoş gibiyim bu yaptıklarım yerine olumlu düşünüp, bir tavşan ayağı ve dört yapraklı bir yonca bulundurmalıyım, cebimde, arabada... ve..
Es como haberte casado con un alcohólico, ¿ verdad? Sólo que en vez de botellas en el candelabro son... patas de conejo y tréboles de cuatro hojas en los bolsillos, en el coche.
Keman eşliğinde dans edip yonca çiçeklerini seyredebilirsin.
Puedes ir a tu ritmo. Ver la alfalfa en flor.
İkili anlamlardan oluşan bu cennette yonca tarlasındaki kuzu gibi... hoplayıp zıplayan sen değil misin sanki?
Un paraíso de dobles sentidos en los que tú, más que nadie retozas y te revuelcas como un ternero en la hierba.
Bu da yonca, yani iki ay sonra yonca olacak.
Y eso es alfalfa, o lo será dentro de dos meses.
En yüksek verimlilik için en az şekilde kullanın biraz daha zeki ol, yonca ile yer değiştir.
Para máxima eficiencia use el mínimo de espíritu, reemplácelo con perejil.
Yonca.
Trébol.
Ne mutlu ki, elimizde hala dinozor gözleri ve yonca var.
Afortunadamente, todavía tenemos ojos de dinosaurio y perejil.
- Yonca.
- Trébol.
Güzel bir yonca, sıra sende!
¡ Oh, gran perejil, es tu turno!
Biraz yonca yaprağı biraz da ezilmiş maya.
Yo tomaré brotes de alfalfa... y un plato de puré de levadura.
- Hamster yemi. Ispanak, havuç ya da yonca yemeyi severler.
Les gustan las espinacas, las zanahorias y la alfalfa.
Kesilmiş süt suyu koyup, kaba yonca filiziyle karıştırıyorum, ve biraz fasulye ezmesi, ve ıspanak.
Pongo un poco de suero, lo mezclo con unos brotes de alfalfa, un poco de queso de soja y espinacas.
"Pomona'daki yonca tarlalarında gizli Japon havaalanı şüphesi var."
Sospecho existencia de pista de aterrizaje japonesa... en campos de alfalfa de Pomona ".
Tepelere paraşütle katiller indiriyorlar ve daha yeni Pomona'daki yonca tarlalarında gizli bir havaalanı olduğunu rapor ettim!
Están lanzando asesinos en paracaídas por estas colinas... y me están llegando informes sobre pistas de aterrizaje secretas... escondidas en los campos de alfalfa de Pomona.
- Evet lütfen. Judy Fox kolyemi çaldı, hani şu üzerinde yonca olanı.
Judy Fox me quitò mi llavero, el del trébol, ¿ sabes?
Bu da Bill'in materyalist İngiltere hakkındaki şakalarından biri mi? Yonca tarlasındaki domuzlar toplumu?
¿ Es una de las bromas de Bill sobre la Inglaterra materialista?
İçine düşmek istediğin tezeğin yonca olduğunu düşünmek istiyorsan bana inanma.
Significa que, si quieres vivir en la mierda y pensar que estás en Jauja, no me creas.
Evet, ben yonca filizleri ve bir tabak maya püresi alacağım.
Sí, yo tomaré coles de alfalfa y puré de levaduras.
Büyük bir yonca örümceği.
Una araña gigante de árbol.
Burçak, yonca, beşparmakotu portakal ağaçları, ayıüzümü dağ kekiği, zaferotu.
Hierba, trébol, hierba del hortelano naranjos, bearberries tomillo, savory.
Yonca tarlasında birbirinin kollarına atılan iki gencin sevgisi gibi değil.
No como dos amantes vírgenes desdichados corriendo por el campo.
- Beni kaba yonca tabletine boğuyorlar.
- Estoy siendo inundado con píldoras de alfalfa.
Yüreklere sevinç veren bağları budanmadan ölmekte... düzgün sıralanmış çitleri dal budak etrafa saçılmakta... nadastaki tarlalarında delice otu... baldıran ve şahterlerle kaplanmakta... ve bunları sökecek saban pas tutmaktadır... çuha çiçeği, mesine ve yeşil yonca veren... güzel çayırlar orak diye inlemekte... tembelliğe alışmakta ve nefret edilesi... deve dikeni, kuzu kulağı... yaban maydanozunun saldırısı... altında hem güzelliklerini hem de... faydalarını yitirmektedir.
Y al igual que nuestros viñedos, barbechos, prados y setos deficientes en sus naturalezas crecen salvajemente. Incluso nuestras casas y nosotros mismos, nuestros hijos han perdido, o no aprenden por falta de tiempo, aquellas ciencias que deberían favorecer a nuestro país. Pero crecen como salvajes, como hacen los soldados, que no hacen sino pensar en sangre, para jurar, mirar severamente, llevar raídas vestiduras y todo aquello que parece... antinatural.
Muhtemelen kafamıza bir yonca takıp bir karayolunun kenarına atacaklar.
Nos pegarán tréboles en la frente y nos tirarán cerca de una autopista.
Onlara bir baksana. Hepsinde yonca yaprağı şekli var.
Míralos, todos tienen la marca del trébol.
Eyalet çiçeği kırmızı yonca.
La flor oficial es el trébol rojo.
Yonca ile tahıllar ve kıvırcık.
Grano de alfalfa y lechuga.
-... tavşanlar için yonca tarlası olacak.
Un trocito de alfalfa para los conejos.
Yonca tarlasına gidersin. Bir çuvalın olur.
Saldrás al campo de alfalfa y tendrás un saco.
- Aşağıda, düzlükte bir de... - Yonca tarlası olacak, tavşanlar için.
En el campo tendremos un huerto de alfalfa para los conejos.
Boğa yarışlarından sonra yonca yaprağı kavşağı fıçı yarışı.
Y ahora, de los toros a las amazonas del trébol.
Bu yonca seni sonsuza kadar orada tutacak.
Este trébol te mantendrá encerrado para siempre.
4 yapraklı yonca.Topraktan 4 yapraklı yonca koparmalısın. Sonra yoncayı bedenine yerleştir.
Con un trébol de 4 hojas que encontrarás... al lado del pozo.
Küçük kızlar 4 yapraklı yonca aramamalıdır.
Las niñitas no deberían estar buscando tréboles.
Tamam, onu öldürmek için 4 yapraklı yonca bulmalıyız.
- En la casa. Tenemos que encontrar un trébol de 4 hojas para matarlo.
Bu kaba yonca, Bayan Rosen.
Es alfalfa, Sra. Rosen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]