Yorgan translate Spanish
745 parallel translation
Yorgan altında mı konuşmamız gerekiyor?
¿ Tenemos que hablar así, debajo de las mantas?
Dünya yansa yorganım yok içinde.
Sin ninguna preocupación.
Çarşaf ve yorgan almaya.
A por ropa de cama.
Annem bana kuştüyü bir yorgan aldı.
Mi madre me consiguió un edredón.
Geleceğini biliyorsa yorganı başına çekip yatmış olabilir.
Si pensó que lo visitarías, se acostaría con la sábana en su cabeza.
Sen yorganın altına bak.
Tú mira debajo de la manta.
Bugün yorgan diktim.
Hoy también he zurcido las mantas.
Alacalı yorgan için düzenlediğimiz piyangoyla ilgilenirsiniz sanırım?
En ese caso, le interesará el acolchado de nuestra rifa benéfica.
O alacalı yorganın buradan gitmesini hiç istemem.
No me gustaría tener que desprenderme de ese acolchado.
Noel Baba sakalları yorganın içinde mi yoksa dışında mı uyur?
¿ Papá Noel duerme con la barba por fuera o por dentro?
Üstüne yorgan örtmekle kalmayıp seni yatağa bağlayacağım.
ECHARLE LA CULPA DE TODO A PHIL.
Ama yorganım daha sıcak
Pero mi manta da más calor
Annem mendile sarılır Bense yorganıma Hazırlanalım bakalım Uzun bir kış uykusuna
Mamá y yo nos preparamos con moral para nuestro letargo invernal.
Yorganın altında büzüşüp uyumak ne kadar da güzeldi...
Cómo nos acurrucábamos los dos debajo de la manta.
Dışarı çıkmıyor.. Balkona yorgan bile asmadı.
Ni siquiera ha sacado la colcha al balcón.
Yorganın çok mu ağır?
¿ Tienes calor?
- Yorgan yapmak için toplandık.
- Cosemos una colcha.
- Onunki. "Ateşi olduğu için içi karla doldurulmuş bir yorgan... " kılıfının altında at arabasının içine saklandı.
La escondieron en una carreta entre la paja, cubierta de sábanas con nieve por la fiebre.
" Polly havanın soğukluğunu anlamak için ayak parmağını yorganın dışına çıkardı.
Polly sacó un pie para ver si afuera hacía mucho frío.
Ama gerçekte, yorganı başımıza çekip uyuyacağımız zaman kendimizi kandırmayı bırakırız.
En el fondo, cuando ponemos la cabeza bajo el ala y nos dormimos no nos engañamos.
Yorganı çabucak kaldırıp..... saldırmadan önce öldürebilirim diye düşünüyorum.
Debemos arrojarla rapidamente y ver si podemos golpearla antes que ella ataque.
Düşündüm de, belkide, onları dikmek isteyebilirsin ve böylece yorgan olarak pazarda da satabilirsin.
Pensé que le gustaría unirlos, para hacer una Colcha de retazos.
bu korkunç tabuta ihtiyacın olmadığı için memnun olabilirsin! Yetimler için yorgan yaparak diğerlerine yardımcı olabilirsin!
Ud. podría alegrarse de no necesitar este espantoso ataúd, y podría ayudar a otros haciendo la colcha de retazos.
- Yorgan.
- La colcha.
Pekala, onu yorgan tezgahına götüreceğim.
- Yo la tomaré.
Sarıl yorganına uyu şimdi.
Venga, bichito, tápate bien y a dormir.
Guido'cuğum, yorganın altına gir. Hava soğuk.
Guido, mete las piernas dentro que hace frío.
Oh, kazak veya yorgan gibi bir şey ister miydin?
¿ Quiere un jersey o ropa cómoda?
Yastık ve yorganınızı alın.
¡ Agarrá las mantas!
Dur, yorganı açayım.
No, espera. Si quieres dormir, haré la cama.
Yorganı biraz da bana bırak.
Me d un poco de cobertor.
Yorganın altına gireceğim o kadar.
Me quedare debajo del cobertor es eso.
Yorganın hepsini almışsınız.
No tengo cobertor.
Katilimizin gece yorganımızı düzeltmesi pek hoşumuza gitmez.
No aprobamos que el asesino nos arrope.
Bay Pether eşini odasına götür, ve yorganın altına sok.
Llévese a su mujer a su habitación, Sr. Pether, y métala en la cama.
Isınmak için yorganın altına girdim.
Conseguí bajo las mantas calentarme.
Bu sabah yorganın altında suratsız değildin.
No estabas tan gruñón esta mañana debajo de las sábanas.
Sana melekllerin kanatlarından yapılmış bir yorgan getireceğim.
Os traeré un edredón, con plumas de ángel. Es mío.
Zaman öldürmek istiyorsanız, gidin yastık yorgan dikin!
Si tenéis tiempo para matar, id a clavar agujas en almohadas o algo.
Pire için yorgan yakmak istemem.
Va contra mi modo de pensar.
Sadece... yorganın üzerine uzanın.
Y acuéstese en el edredón.
Biraz yiyecek, bir yorgan, başka bir şey istemem.
Un poco de arroz, una manta. Nada más.
Yeni bir yorgan alacağım.
Voy a comprar una manta nueva.
Neden yorganın altına girmiyorsun?
¿ Por qué no te metes en la cama?
Jennifer arayıp olanları anlattı, sonra yorganı başına kadar çekti.
Ah, sí. Jennifer me llamó y me contó sobre esto. Luego se tapó hasta la cabeza, que es su manera de lidiar con los problemas.
Kuştüyü yorgan nasıl birşeydir bilmiyorduk bile. Ertesi sabah böğürtlen toplamaya gittik. Derken, sirenleri duyduk ve apar topar kaldığımız eve döndük.
Por la mañana, fuimos a recoger moras, en ese momento oímos la sirena y corrimos a nuestra casa,
Neden yorganımı düzeltmiyorsun, tatlım?
¿ Por qué no me arropas, cariño?
Harry, bu gece buraya geldiğin an çok mutluydum. Kapıyı açtığını duyduğumda yorganın altında dizlerim titremeye başladı.
Harry, hoy cuando viniste estaba tan feliz cuanto te escuché abrir la puerta mis dedos bailaban debajo de las mantas.
Bana bu yorganı verince, aslında ne kadar özlemiş olduğumu anladım.
No sé cómo puedo irme ahora que me diste esta colcha.
Girin yorganın altına, size şarkı söyleyeceğim.
Tumbaos y os cantaré algo.
- Bir yorgan getireyim.
Mejor traigo una sábana.