Yussef translate Spanish
88 parallel translation
Bu Julna, bir zamanlar Tanca'da usta bir hırsız olan Hüseyin'in oğlu.
Es Julna, el hijo de Yussef, rey de los ladrones de Tánger.
Şeye... - Kime Yusuf?
¿ A quién, Yussef?
Bunların altında Yusuf var!
Yussef es el culpable.
Ben Julna, Yusuf'un oğlu, inananların komutanı.
- Soy Julna, hijo de Yussef.
Yusuf!
Yussef.
Yusuf gidecek.
Yussef se irá.
Yusuf mu?
- ¿ Yussef? .
Ve Yusuf da hazinenin koruyucusunun koruyucusu olacak.
Y Yussef será guarda del guarda de la tesorería.
Yussef Kasim benim adım.
Me llamo Yusuf Kasim.
Bir elinizde Bay Beshraavi, bir elinizde Bay Yussef Kasim.
El Sr. Beshraavi por un lado y Yusuf Kasim por el otro.
Yussef Kasim yaptı.
Fue Yusuf Kasim.
- Şimdi şifre Yussef'te mi?
- ¿ Entonces la tiene Yusuf?
Söyle bana çiçeğim, henüz Yussef'in seni neden canlı bıraktığını anlattığını sanmıyorum.
Pero cuéntame, jazmín mío. Creo que aún no me has explicado cómo es que Yusuf te dejó escapar con vida.
Şu an Yussef'i kıskanmakla çok meşgulüm.
Ahora mismo, con los celos que le tengo a Yusuf tengo suficiente.
Sonra da Yussef Kasim'in arka koltuğunda mı uyanayım?
¿ Y terminar otra vez en la camioneta de Yusuf Kasim?
Yussef benim sevgilim değil.
Yusuf no es mi novio.
Yussef, onunla tanışıp arkadaş olmamı emretti böylece hareketlerini rapor edebiliyordum.
Yusuf me mandó que me acercara a él y cultivara su amistad para así poder informar sobre él.
Unutmuşsun, Yussef dün gece minibüsteyken benden aldı.
Se te ha olvidado. Yusuf me la quitó anoche en la camioneta.
Yussef nerede?
¿ Dónde está Yusuf?
Yussef.
Yusuf.
Yussef buradaydı, ben buradaydım. Şifre buradaydı!
Yusuf y la inscripción estaban ahí y yo aquí.
- Yussef'i arıyor olmalı. - Hiç sanmıyorum.
- Debe de estar llamando a Yusuf.
Yussef'in numarasını biliyor.
- No lo creo. El número de Yusuf se lo sabe.
Yussef'in öldürülen adamını takip ediyor olmalı.
Debía de estar siguiendo al hombre de Yusuf, el que mataron.
Yussef?
¿ Yusuf?
Yussef'ten başka kimse bilmiyor.
Yusuf es el único que puede saberlo.
Kocası gibi o da Yussef'in ajanı.
Es agente de Yusuf, como su marido.
Onlara karşı ikili oynadığımı kadına söylediğin an o da uyarmak için Yussef'i aradı.
En cuanto se enteró de que yo los estaba engañando, llamó a Yusuf para advertirle.
Olsa Yussef'e söylerdi.
Se la habría dado a Yusuf.
Yussef'in bilmesini istedikleri şey buymuş.
Eso es lo que querían que Yusuf supiera.
Kadir Yusuf, polis iyi bilirdi.
Kadir Yussef, bien conocido por la policía.
Mösyö Yusuf Kadir bir şey ispatlayamaz... çünkü çocuk bir fahişenin olduğundan babasının kim olduğu belli değil...
Señor Kadir Yussef no era capaz de hacer mostrar el resultado de... porque si el hijo de una prostituta ¿ Quién sabe quién es realmente el padre...
Sizi gördüğüme sevindim, Bay Yussef.
Un placer verlo, Sr. Youssef.
Yusuf atsın.
Yussef.
Yusuf sıra sende.
Te toca, Yussef.
Amerikalı... Onu Yusuf öldürdü.
La americana. ¡ Yussef la mató!
Yusuf arabalara ateş etti. Çünkü Hassan, mermi çok uzağa gider demişti.
Yussef les empezó a tirar a los coches para ver si llegaban las balas.
Amerikalıyı öldürdü. Zehra'yı çıplakken izliyor. O da izin veriyor.
Yussef mató a la americana y espía a Zohra desnuda y Zohra lo deja.
Yusuf'a izletmek için kim bilir kaç kere soyundu.
Zorah se desnuda muchas veces para que Yussef la vea.
Yussef'a olay çıkmaması için Walid'e para ver demiştim.
Le dije a Yussef que pagara a Walid para que estuvieran quietos.
Yussef düğünde olay çıkmaması için ona ödeme yapmıştı ama işe yaramadı.
Yussef le pagó para que las cosas estuvieran tranquilas durante la boda, pero no funcionó.
Yussef yaraları konusunda net konuşmadı ama yanında bir kadın olduğunu söyledi.
Yussef no dio muchos detalles sobre sus lesiones, pero dijo que había una mujer en el coche con él.
Sen, ben ve Yussef olacak.
Seremos tú, Yussef y yo.
Günaydın Yussef.
Buenos días, Yussef.
Yussef söylemedi mi?
¿ No se lo dijo Yussef?
Yussef?
¿ Yussef?
Yussef, ne yapıyorsun?
Yussef, ¿ qué estás haciendo?
- Yussef kendi kısmıyla ilgileniyor.
Yussef está trabajando desde su lado.
Yussef.
Yussef.
- Hadi Yussef, tüm gün bekleyemem.
Venga, Yussef, no tengo todo el día.
Yussef Khalid, Filistin asıllı Amerikalı Chicago'daki bir antikacıyı öldürdüğü iddiasının akabinde Birleşik Devletler'den kaçmıştı. Şimdi ise İsrail'e giriş yaptığına inanılıyor ve Kudüs'te güncel barış görüşmelerinin üstünde bir başka huzursuzluk olarak dolanıyor.
Yussef Khalid, el americano palestino que se fue de los EE.UU. después del supuesto asesinato de un anticuario en Chicago, se cree que ahora ha entrado en Israel, al igual que una nueva ola de disturbios están disparándose en Jerusalén