Yutanı translate Spanish
192 parallel translation
Foley'in ateş yutanı nihayet bitti!
¡ Los dicípulos de Foley finalmente lo consiguieron!
Basarisiz bir yazarin kendine aciyan ve sürekli hap yutan esi olmak yeteri kadar iyi degil mi?
¿ El ser la esposa de un escritor fracasado no es lo suficientemente bueno o el dorar la píldora y la autocompasión?
Ey aceleci genç, yol boyunca yutan alevleri, iğrenç canavarları, her yanı kuşatmış ölüm çeşitlerini biliyor musun?
¿ Sabes, joven imprudente... de las llamas que devoran, de los asquerosos monstruos, de las formas de la muerte que sitian el camino?
KILIÇ YUTAN
TRAGADOR DE SABLES
Amerika'dan gelen yeni uçaklarınızı teneke tanklarınızı, sinek vızıltısı mühimmatlarınızı ve yiyecek stoklarınızı yalayıp yutan alev dillerini iyi belleyin.
Marcad bien su altura porque muy pronto acabarán con vuestros nuevos aviones americanos vuestro exiguo resto de tanques, vuestras agotadas municiones y vuestra comida.
Sinekleri yutan bir kurbağa gibi.
Se lo traga absolutamente todo.
Ruhu yutan adam...
¡ Tragarse un alma...!
Yüzen bir mayını yutan şanssız bir hayvan.
Un pobre animal que se tragó una mina flotante.
Biliyorsun, bu kadar çok uyku ilacı yutan biri... Bunu kim yapsa içi dışına çıkar, arkadaşlarının önünde... Bunu kim yapsa, kadının tokat atmasına izin veren ve ona kızmayan biri ya da...
No importa que te hayas tragado un tubo de somníferos, no importa que hayas vomitado delante de una visita, no importa que te dejes pegar por un tipo sin que te enfades...
Yutan, sıra sende.
En la cueva. Yutan, es tu turno.
Yutan, karımı öldürenlerden ikisi kaçmış.
Yutan dos de los que mataron a mi esposa escaparon.
Sen iğrenç kursak, sen ölümün rahmi, Ey yeryüzünün en değerli lokmasını yutan sen, Senin o çürük çenelerini zorla açacağım,
Estomago odioso, saciado del manjar más querido de la tierra, así te obligo a abrir tus mandíbulas podridas y te fuerzo a tragar más alimento.
Şurada ise bizim ateş yutan, Hint fakirimiz,..
El malabarista de fuego indio.
Evet, kanaryayı yutan kedi gibi.
Sí, como un gato que se ha tragado a un canario.
... tamamen, güneş yamaçtan görünüp aşağıya bakınca, sıcak ve kuru düşmanın gözü gibi yutan bir pırıltıyla.
... plenitud, con la veloz retirada de la gran sombra cuando el sol, aclarando la cumbre miró hacia abajo, caliente y seco con una mirada devoradora como los ojos de un enemigo.
Tanya'yla tanışın, Nilüfer Yutan.
Permítame presentarle a Tanya, la Devoradora de Loto.
Geçen canlıları yutan çiçekler ve hareketli ağaçlar var.
Hay flores hambrientas que devoran todo lo que pasa árboles que gesticulan.
Kılıç yutan denizci olarak anılırsın.
Serás conocido como el marinero tragador de cuchillos.
Hastalığa bağışıklığın var, aynı bir araba plakasını veya polyo virüsünü yutan köpekbalıkları gibi. Her şeyi sindirirler.
Eres inmune a las enfermedades, como los tiburones que pueden tragarse una placa de matrícula de coche o el virus de la poliomielitis, lo digieren todo.
Fırdöndü yutan çocuğu sen de işittin mi?
¿ Oíste del tipo que se tragó un yoyo?
Bu kez ise orada kaldı ve her şeyi yutan... devasa bir vakum haline geldi.
Ahora no y se lo traga todo a su paso.
Birmingham şehrini yutan horlama.
Ronca mas que un cerdo.
Eğer bir kaltakla yatarlarsa, hapı yutan onlar olur!
Si se lo hicieran con una marrana, serían ellos los jodidos.
- Henüz yutan çıkmadı.
- Aún no han picado, Frank.
Hapı yutan son kişi, bunu bırakmış.
Tú eres el guarda astuto, que no tomó el veneno.
"Ve başımı dinlendireceğim Yutan Yutulan'daki..."
"E iré a descansar, con la cabeza entre dos palabras... en el Valle de los Avasallados".
Hızla T hücrelerini yutan... bir şey.
Algo se come a las células T.
İkisi de bağışıklık sistemini baskılıyor. - T hücrelerini hızla yutan bir şey...
Ambos causan supresión inmunológica.
Bir sandviçi böyle yutan bildiğim tek kadın annem.
Mi madre es la única mujer que conozco que puede comerse un bocadillo así.
O, tıpkı bedenimizi yutan yutan bir yılan gibi.
Es una serpiente que ha devorado mi cuerpo.
Biz kondüktörler çılgın tipleriz ölüme yarı aşık, sıradan erkeklerin fıstığı yediği gibi tehlikeyi yalayıp yutan tipleriz.
Los conductores de monorriel estamos locos. Nos gusta la muerte, engullimos el riesgo como otros engullen cacahuetes.
Temiz Sperm, Sperm Yutan Çıplak Kaşarlar, Sıcak Sperm III,
Acaba Todo, Perras Desnudas Haciendo Gárgaras, Acabando Culos III,
Eğer bebekleri tavlamanıza yarayacaksa benzin yutan araba kullanmak serbest.
Está bien conducir un auto contaminante si eso ayuda a conseguir chicas.
Ben pek çok tembel, işsizlik parası alan, vergilerimizi yutan renkli insan tanıyorum.
Yo he visto negros flojos que viven de los impuestos.
Demek Birim 01'i yutan kara gölge asıl hedefimiz.
Entonces, la sombra que absorbió al Eva-01 es nuestro objetivo.
Ross Buckingham hiç 30 santimlik bir kielbasa'yı yutan bir kadın görmüş müydün?
Ho ho. Ross Buckingham, ¿ habías visto alguna vez a una mujer tragarse entera una salchicha de 30 cm.? Cuando estabas en el teatro,
Hem kasabanın yarısını hem de onu yutan bir deprem olmuş demek istiyorum.
Quiero decir, hubo un terremoto que se tragó a media ciudad, y a él.
- Sinek yutan yaşlı bir bayan tanıyordum.
Conocí a una anciana que se tragó una mosca.
Yeni bir hayat verirken, eskisini yutan hakiki bir anne.
Una madre que da a luz una nueva vida y devora la anterior.
Havuç yutan hastayla ilgili espriyi duydun mu?
¿ Has oído lo del que se tragó una zanahoria?
Bunu yutan var mı?
¿ Alguna cae con eso?
Newyork'un lağımlarından merhaba bu lezzetli şeyleri içine yutan süpürgeli kamyonla temizlenen.
- Hola, Brian. - Hola, desde las cloacas de NYC, que se traga todos esos manjares... cuando los camiones de limpieza los sacan de la calle.
Newyork'un lağımlarından merhaba bu lezzetli şeyleri içine yutan merhaba diyorum, merhaba şehrin su borularından
Saludos desde las cloacas de NYC. Que se tragan todos esos manjares... He dicho "saludos", saludos... desde los desagües de la ciudad..
Aşkı için çatal yutan... bir adamın röntgeni.
He aquí la radiografía de un hombre enamorado... que se tragó tres tenedores.
Ya tırnak makası yutan hasta?
- ¿ Qué hay del cortaúñas?
Samantha Manhattan'ın suçsuz sokaklarına dönmek için sabırsızlanıyordu. Miranda yemeği yutan erkeklere dönmek için sabırsızlanıyordu.
Samantha no veía la hora de volver a las calles tranquilas de Manhattan.
Kasabaya sirk getirmişler... palyaço ve ateş yutan da var... ve kurbağayla dans eden yılan.
Están trayendo el circo al pueblo... con un come fuegos, un payaso... y una serpiente que baila con una rana.
Beni içine yutan volkandan çıkışım sadece senin elinde.
Fue tu mano en mi frente la que me salvó.
Göstericilerle uğraşmaksa ayrı dert. Müzik, kızlar, ateş yutan adamlar, fark etmez. O bambaşka bir iş.
Cuando se trata de artistas ya sea música, senos, tragafuegos, es otra historia.
Buna yutan yilan baligi denir cünkü her boyuttaki yiyecegi yutarak yok edebilir.
se lo llama la anguila devoradora porque puede engullir un bocado de casi cualquier tamaño.
Buna yutan yılan balığı denir çünkü her boyuttaki yiyeceği yutarak yok edebilir.
Es llamado el pescador devorador, ya que puede engullir a presas de casi cualquier tamaño.