English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yürüdüm

Yürüdüm translate Spanish

1,015 parallel translation
Ormanda saatlerce yürüdüm.
Caminé durante horas por el bosque.
O güzel soğuk zeminden kalkıp telefon etmek için 5 kilometre yürüdüm. Ardından başımı tedavi ettirdim.
Me levanté del piso frío y cómodo, y caminé 8 km hasta un teléfono... luego de que me golpearan la cabeza.
Yürüdüm.
Caminé.
Canlı ve neşeli bir şekilde, eve yürüdüm.
Caminé hacia casa decidida y feliz.
Sonra, tam kavşaktan önce, palmiye ağaçları, kanalın yanındaki budanmış söğütlere dönüştüler ve bütün aptalca rüyalar yokoldu ve Ketchworth'te inip biletimi verdim ve her zamanki gibi eve yürüdüm son derede ağırbaşlı ve de kanatsız kanatsız.
Hasta que las palmeras se convirtieron en los sauces junto al canal. Todos mis estúpidos sueños se desvanecieron. Bajé en Ketchworth y entregué mi billete... y caminé hacia casa como siempre, con los pies en la tierra.
Onunla otobüse kadar yürüdüm, sonra da tek başıma eve geldim.
La acompañé al autobús y volví sola a casa.
Uzun bir süre yürüdüm. Sonunda kendimi savaş anıtında buldum şu şehrin diğer yakasındaki.
Caminé largo rato, hasta llegar al monumento a los caídos... justo al otro lado de la ciudad.
High Street yönüne doğru hızla yürüdüm.
Caminé deprisa hacia High Street.
Seine nehri boyunca yürüdüm ve köprüler arasındaki mesafeyi ölçmeye çalıştım.
Paseaba por el Sena... e intentaba contar hasta mil de un puente al otro.
Çok fazla yürüdüm ve biraz yoruldum.
He andado mucho y estoy fatigado.
Aslına bakarsanız, buraya gelmek için çok yürüdüm.
Bueno, en realidad, he recorrido un largo camino hasta aquí.
- Gezinmedim. Yürüdüm.
- No conduje, caminé.
- Andy'nin Yeri'nde yedim, sonra yürüdüm...
- Cené en Andy's, luego caminé...
- Evet, Hindley'den buraya yürüdüm.
- Sí, he venido andando desde HindIey.
Terasta yürüdüm, evin içine girdim. Senin odana girdim.
Paseé por Ia terraza, entré en Ia casa, en su habitación.
"Yeis içinde, ümitsiz Zombi gibi sokaklarda yürüdüm." Meğerse o... kadınla...
"Abatido, desolado. Caminé por las calles como zombi". Todo el tiempo estuviste con...
Yürüdüm.
He venido andando.
Bütün sabah yürüdüm.
He estado paseando toda la mañana.
Onunla kar yağışı altında yürüdüm sadece.
- Caminaste con él por la nieve.
Doğrudan istasyona doğru yürüdüm.
Caminé recto hacia la estación.
Geceler boyu yürüdüm durdum.
Pasé noche por noche.
- Sadece yürüdüm ve çıktım.
- Salí de allí.
- Biraz yürüdüm.
- Oh, estaba dando un paseo.
Evet, ben saldırdım, üzerine yürüdüm ya?
Sí, yo fui hacia ti, ¿ recuerdas?
Onu son gördüğümde, bir benzincide arabadan çıkıp eve yürüdüm.
Su última hazaña fue apearme del coche, tuve que regresar a pie.
Tüm gece sokaklarda yürüdüm.
Llevo toda la noche caminando.
Burada dikildim, oraya yürüdüm ve oraya koydum. Oldu mu?
Me levanté, fui andando y los dejé sobre el mueble.
Son iki günde herhâlde 80 kilometre yürüdüm. Dün gece hiç yatmadım. Ayrıca işi bozup bozmaması da önemli değil, çünkü bu işin olacağı yok.
Caminé más de 75 kilómetros en los últimos dos días... anoche no me acosté y da igual que rechace el plan o no... porque el plan entero es totalmente imposible de llevar a cabo.
Bugüne kadar kendi yolumda yürüdüm ve bu sana çok acı verdi.
Hasta ahora... he seguido mi camino por mi cuenta haciéndote sufrir mucho.
Ben hayatım boyunca yürüdüm ve sen beni geçiyorsun.
Yo he viajado a pie toda mi vida, pero estoy agotado.
Sonra eve kadar yolun kalanını yürüdüm.
Luego, seguí caminando hasta la casa.
Hemen içeri yürüdüm. Merhaba, Captain Smollet?
¿ Cómo está, capitán SmoIIett?
Etrafta yürüdüm, düşündüm.
Dando un paseo, pensando.
Eve kadar yürüdüm.
Caminé a casa.
Ne kadar yürüdüğümü hatırlamıyorum, galiba bütün gece yürüdüm.
No se cuanto tiempo lo soporte, creo que fue casi toda la noche.
Yürüdüm onu!
La he recorrido.
Dün. Merdivenlere yürüdüm, içimden kan boşalıyordu.
Ayer, cuando subía por las escaleras y me brotaba la sangre
Uzun süre yürüdüm.
Di una larga caminata.
Bir şey ararcasına yeşilliğin üstünde duruyordum sonra kiliseye doğru yürüdüm birden her yer karanlığa büründü ve tek başıma karanlığa doğru çekildim ve uyanmak için savaştım.
Estaba parada sola, en el prado, buscando algo. Entonces empecé a caminar hacia la iglesia pero me cubrió la oscuridad y estaba sola en la sombra mientras me arrastraba hacia sí y yo luché por despertar.
Sanki bir Sibirya kurdu sürüsü tarafından takip ediliyormuş gibi, Esplanade'den Canal Street'e kadar yürüdüm.
De la Explanada a la calle del Canal sintiéndose perseguida por una jauría de lobos.
- Biraz yürüdüm.
- Dando un paseo.
Bir kez daha yürüdüm... tek başıma, aynı koridorlar boyunca... aynı metruk odaların içinden... aynı revakların altından... aynı penceresiz galerilerden... aynı eşiklerin üstünden... böylece yol alarak labirentte, adeta gelişigüzel... ve bir kez daha... bu devasa otelde herşey terk edilmiş... boş salonlar, koridorlar... salonlar, kapılar... kapılar, salonlar... boş sandalyeler, geniş koltuklar... merdivenler, basamaklar... basamaklar, art arda... cam eşyalar, boş bardaklar... bırakılmış bir bardak, cam bir bölme... mektuplar, kayıp bir mektup... anahtarlıklara asılı anahtarlar... kapı numaralı anahtarlar :
Una vez más yo avancé... solo, a lo largo de estos mismos corredores... a través de las mismas habitaciones desiertas... pasando los mismos soportales... las mismas galerías sin cristales... cruzando los mismo umbrales... tomando este camino en el laberinto como si por casualidad... y una vez más... todo estuviera desierto en este inmenso hotel... salones vacíos, corredores... salones, puertas... puertas, salones... sillas vacías, profundos armarios... escaleras, escalones... escalones, uno tras otro... objetos de cristal, vasos vacíos... un vaso roto, un espejo roto... cartas, una carta perdida... llaves colgando en sus llaveros... llaves numeradas de las habitaciones :
Bir kez daha yürüdüm aynı koridorlar boyunca... günlerce... aylarca... yıllarca... sana kavuşmak için.
Una vez más avancé por estos mismos corredores... durante días... meses... años... para encontrarte.
Kapıdan buraya yürüdüm. Ben... her şeyi görmek istedim.
He venido a pie desde la entrada.
Sabaha kadar yürüdüm.
Caminé hasta que amaneció.
Bütün gece yürüdüm.
Caminé toda la noche.
Ayaklarım dermandan kesilene dek yürüdüm.
Llegué tan lejos como pude.
Onca yol yürüdüm.
He llegado hasta aquí.
Yürüdüm.
A pasear.
Tüm gün yürüdüm.
Anduve todo el día.
- Hayır, yürüdüm.
- No, caminé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]