Yüzlerce translate Spanish
6,419 parallel translation
Artık bir hava bükücüsünüz ve öğrenmeniz gereken yüzlerce yıllık bir kültür ustalaşmanız gereken bir yeteneğiniz var.
Ahora es un maestro aire y hay miles de años de cultura de los que debe aprender. Habilidades que debe dominar.
Yüzlerce milyon dolarlık anlaşmaları olan bir kurumu yönetiyorum bazı şeyleri saklamam doğal.
Dirijo una empresa que tiene varios cientos de millones de dólares en contratos federales, basado en parte en el hecho de que puedo guardar secretos.
Alevden dalgalar vardı. Yüzlerce metre yükseklikte. Sonsuza dek tekrarlayan.
Había olas de llamas de 300 metros circulando sin parar.
Alevden dalgalar... Yüzlerce metre yükseklikte...
Olas de llamas de 300 metros.
Yüzlerce. Ve gözaltında tuttuğunuz o cevher hepsini ziyaret etmiş.
Y esa joya que tenéis en custodia ha estado en todos ellos alguna vez que otra.
Hala dışarıdaki yüzlerce insanı nasıl kurtaracağımızı öğrenmemiz gerekiyor.
Aún necesitamos pensar en cómo sacar a cientos de personas de aquí.
Aynı şeyi yüzlerce kez yaptım.
He hecho lo mismo cientos de veces.
Özellikle de mesaj atarak, sesli mesaj göndererek yüzlerce defa özür dilemeye çalışıyorsa.
Especialmente porque intentó disculparse cientos de veces a través de textos y mensajes de voz.
Özellikle de mesaj atarak, sesli mesaj göndererek yüzlerce defa özür dilemeye çalışıyorsa.
Especialmente porque ha intentado disculparse cientos de veces a través de mensajes y llamadas.
Eğer Xiangyang'a saldırırsan, yüzlerce insan ölecek.
Si atacas Xiangyang, miles perecerán.
Kontrol ediyoruz ama yerel ve internet üzerindeki dükkanlara bakınca bunu satan yüzlerce satıcı var.
Bien, estamos buscando, pero entre las tiendas físicas y online, tenemos a cientos de vendedores.
Ama yüzlerce kez ölümle yüzleşmeyi seçerdim mutfakta bulaşık yıkamak yerine.
Prefiero enfrentarme a la muerte miles de veces que quedarme en la cocina y lavar platos.
Bu kayıtlarda yüzlerce ihlal var.
Hay cientos de violaciones en esos registros.
Brit'in matematiğini yüzlerce kez kontrol ettik.
Hemos revisado las cifras de los británicos más de cien veces.
Evet, zavallı bir İskoç çocuğu yüzlerce ve yüzlerce defa kırbaçlattırdığınız hakkında bir şeyler anlatıldı.
Sí, me dijeron que una vez condenó con cien latigazos sobre cien latigazos a un pobre muchacho montañés.
Sırf gökyüzünde patlayıp, yüzlerce metre uçurumdan yuvarlandım diye mi?
¿ Porque caí del cielo y rodé cientos de metro por un risco?
Bu da yüzlerce Saray Muhafızı'nı ortadan kaldırmak demek oluyor.
Lo que significa eliminar a unos ciento y pico miembros de su guardia de élite.
Yüzlerce kez açıkladılar ama hâlâ bu kadar büyük, bu kadar ağır bir şeyin gökyüzünde böyle rahat bir şekilde nasıl uçtuğunu anlamıyorum.
Me lo han explicado cientos de veces, pero aún no comprendo cómo algo tan grande, tan pesado... puede volar con tanta facilidad.
Yüzlerce milyon yatıracak olan bir şirket ile buluşmaya gidiyorum.
Voy a reunirme con una compañía que va a invertir cientos de millones de dólares con nosotros.
Nihayetinde, bu sıcak noktalar harita gördüğünüz bu kırmızı noktalar süper kümeleri oluşturacaklar. Yüzlerce ve binlerce galaksiyi meydana getirecekler.
finalmente, esos puntos calientes, esas manchas rojas que se ven en el mapa, van a formar grandes supercúmulos compuesto por cientos o miles de las galaxias.
Barry, kızlar hoşlanmadıkları birini görmek için trene atlayıp yüzlerce kilometre gelmezler.
Barry, las chicas no se suben a un tren y viajan cientos de kilómetros para ver a alguien que no les gusta.
Ayrıca yüzlerce de çalışanı var.
Pero también tienen cientos de empleados.
Yüzlerce kilo yiyorlar!
¡ Se alimentan de cien libras!
Yalnızca zihinlerini temizlemek için şekeri bırakan yüzlerce ve yüzlerce insan gördüm, elde ettikleri sonuç tipik olarak şöyle " Vay be!
He tenido cientos y cientos de personas apagará el azúcar sólo por la razón de despejar su mente, y por lo general, el resultado que obtengo es : " ¡ Wow!
Sonra da yüzlerce saat acaba diye düşünmek.
Y después miles de horas de dudar de ti mismo.
İçeriye atlarsan seni sahilden yüzlerce metre öteye götürecek.
Te metes en ella y te debería llevar a lugar seguro a unas cien yardas de la costa.
Yüzlerce dünyalının saldırdığını söylemiştin.
Dijiste que había cientos de terrestres atacando.
Ruhun hayattayken kim olduğunu öğrenirsek kolayca onu salmanın bir yolunu bulabilirdik fakat bu küçük dostumuz yüzlerce yaşında olabilir.
Si supiéramos quién era el espíritu cuando estaba vivo, podríamos encontrar una manera de liberarlo pacíficamente, pero este pequeño polluelo podría tener cientos de años de edad.
Asla şarkı söyleyip yüzlerce insanın önünde giyinip kuşanmış bir çocuk olmayı anlayamayacaksın.
Nunca he entendido cómo los chavales se ponen delante de toda esa gente y cantan.
Kutu değil, içindeki şey... Bir şapka... Yüzlerce yıl önce bir Büyücü tarafından tek bir amaçla yapılmış olan bir şapka.
No la caja, lo que está dentro... un sombrero, elaborado hace miles de años por un hechicero para un propósito... robar poderes mágicos... y vigilado durante todos estos años por su aprendiz.
Roman gibi resmen. Yüzlerce şahidin önünde bir suçluyu vurmak. Aferin.
Eso fue novedoso. ¿ Disparar a un delincuente delante de cientos de testigos?
Yalnızca antibiyotiklerden yüzlerce milyon kaldırabilir.
Ganaría cientos de millones solo con el antibiótico.
Yüzlerce kilometre hızla koşmayı rüzgarın gücünü suratımda hissetmeyi insanlara yardım edebiliyor olmayı...
la sensación de correr a millares de kilómetros por hora, notar el viento y la energía en la cara, ser capaz de ayudar a la gente.
Yüzlerce mil çevremizde boş tarlalardan başka bir şey yok.
Estamos rodeados por cientos de kilómetros de nada más que tierras de cultivo en barbecho.
Yüzlerce dolarlık ofis malzemesi çalarken çektiğim bir sürü fotoğrafı var.
Tengo toneladas de tomas de ella robando cientos de dólares en artículos de oficina.
Üzerinde, Dünya'nın 4 katı büyüklüğünde bir fırtına var. Ve bu fırtına yüzlerce yıldan beridir esmeye devam ediyor.
tiene una tormenta en él que en realidad es cuatro veces más grande que la tierra misma, y ha estado librando por cientos de años.
Güney kutuptaki çatlaklardan yüzlerce gayzer uzaya kilometrelerce uzunluğunda parçacık püskürtüyordu.
Un tiroteo cien géiseres partículas de hielo millas en el espacio A partir de las grietas en el polo sur.
Burada tespit ettiklerimiz yüzlerce, yüzlerce uzunlukta.
Cientos, cientos larga que hemos detectado allí.
- Yüzlerce metre aşağıda.
Hay cientos de pies de altura.
Bu gece benim için yüzlerce metre yükseklikten atladın.
Te lanzaste en tirolesa en una caída de 30 metros para ayudarme hoy.
- Hangi mektuplar? - George Tenet'a seni Bağdat'tan eve ataması için yazdığı yüzlerce mektup.
- Escribió cientos de ellas a George Tenet, exigiendo que me reasignaras a casa desde Bagdad.
- York'ta yüzlerce pub var.
Hay cientos de pubs en York.
Bu tablo yüzlerce milyon dolar değerinde.
La pintura vale 100 millones de dólares.
32 $'lık bir tuval ve boya nasıl yüzlerce milyon dolar edebiliyor?
¿ Cómo es que 32 dólares en pintura y lienzo valen 100 millones?
- Yüzlerce insan, üç bar, canlı müzik.
Estará recibiendo a ciento de personas, tres barras, música en vivo...
- Halkınızdan yüzlerce kişi Weather Dağı'nın içinde tutsak.
Cientos de los tuyos están atrapados dentro del Monte Weather.
- Bir sürü var. Yüzlerce...
Tengo muchos... miles.
Chicago Üniversitesinin merkez yurdundan alınmışlar, yurtta Jordan Biggs isimli bir çocuk kalıyor, kendisi geçtiğimiz az Allison'un telefonuna, yüzlerce mesaj göndermiş.
En los dormitorios de la Universidad Central de Chicago... donde da la casualidad que vive un chico llamado Jordan Biggs... que ha estado llenando el teléfono de Allison... con más de mil mensajes de texto este mes.
Yüzlerce kişinin daha ölmesine gerek yok.
No necesita matar a más personas.
Yüzlerce yıl.
¿ Durante cientos de años?
Ruhun hayattayken kim olduğunu öğrenirsek kolayca onu salmanın bir yolunu bulabilirdik fakat bu küçük dostumuz yüzlerce yaşında olabilir.
Si supiéramos quién era el espíritu cuando estaba vivo, podríamos encontrar una manera de liberarnos de forma pacífica, pero este pequeño mocoso podría tener cientos de años.