Yüzyıl translate Spanish
3,605 parallel translation
- 17. yüzyıl olması lazım.
- 1700, creo que es.
Son iki yüzyılı bir kutuda kilitli, gözlerimi insanların geride bıraktığı nihai boşluğa, bir zamanlar umut olanın... karanlık gölgelerine dikerek geçirdim.
Yo he pasado los últimos dos siglos encerrado en una caja mirando al absorbente vacío. Las sombras oscuras del alma de uno mismo.
Birkaç yüzyıl sonra görüşürüz küçük delikanlı.
Nos vemos en un par de siglos, amante.
Umarım 18. yüzyılı seviyordur.
Espero que te guste el siglo 18.
Şu lanet 20. yüzyıl filmlerin taklitleri.
Estas malditas afectaciones del siglo XX.
Deli dana, kuş gribi, 20'lerin sonundan 21. yüzyılın başlarına kadar, pek çok yeni hastalık.
... de finales del siglo XX y principios de siglo XXI, tenía fuentes claras.
20. yüzyıl düşünürlerinden Alexander Solzhenitsyn'in bütün çalışmaları İttifak tarafından sonlandırıldı.
Alexander Solzhenitsyn, obra completa del filósofo del siglo 20 prohibido por Unanimidad.
Yüzyıl'ın sonunda, küresel kimyasal savaş gezegeni neredeyse yaşanmaz bir hale getirmişti.
A finales del siglo XXI, una guerra química global dejó el planeta casi inhabitable.
Yüzyılın ne önemi var ki?
¡ Los siglos no significan nada!
Gelişmelerindeki gürültülerle birlikte, 17. yüzyılınkilerle aynı gürültü.
Hace los mismos ruidos que hacían en el siglo XVII junto con todos los otros ruidos que se desarrollaron desde entonces.
Dün benden duyduğunuz cümleler, 19. yüzyılın en büyük ingiliz yazarı Charles Dickens tarafından yazılan Büyük Umutlar'ın ilk satırlarıydı.
La línea que escucharon ayer fue la primera línea de "Grandes esperanzas" del más grande escritor inglés del siglo 19, Charles Dickens.
17. yüzyılın en meşhur kadın korsanları.
Los dos piratas más famosas del siglo 17.
Bu yüzyılın ortasında tüm buzullar yok olacağı için ona artık Buzulsuz Millî Park diyeceğiz.
Lo estaremos llamando el Parque Nacional sin Glaciar para la mitad del siglo porque todos los glaciares habrán desaparecido.
Buzulun 1900'den 2000'e kadar 15 km çekilmesi tam yüzyıl sürdü.
Le tomó un centenar de años para que eso se retrajera 12 km de 1900 a 2000.
Neredeyse bir krizin eşiğindeyiz. Ancak dönemimizin ve hatta bu yüzyılın en büyük zorluğuyla başa çıkmak için hâlâ bir fırsatımız var.
Estamos casi en el borde de una crisis, pero aún tenemos una oportunidad para afrontar el mayor desafío de nuestra generación, y de hecho, de nuestro siglo.
Ana binanın yapı planları 1876 yılında tamamlanmıştır. Brayd binası olarak biliniyor. Adını 19. yüzyılda akıl hastanelerinin inşaat standartlarını belirleyen doktor Thomas StoryCobried'dan almış.
Los planes de construcción del edificio fueron finalizados en 1876 conocido como el edificio Cartwright cuyo nombre es en honor del Doctor Thomas Cartwright quien se encargaba de la construcción de hospitales mentales en el siglo IXX desde 1876, cuando el edificio fue inaugurado, hasta su cierre
Aylardır Fiona'dan haber gelmiyordu. Birden yüzyılın teklifiyle mi çıkıp geleceği tuttu?
no he sabido nada de Fiona desde hace meses, y de repente... ¿ el negocio del siglo?
Bay Voss, okul kitabımızda diyor ki penisilin keşfedildiği zaman 20. yüzyılın en önemli keşfiymiş ama internette enfeksiyon türlerini güçlendirdiği yazıyor.
¿ Sr. Voss? El libro dice que descubrir la penicilina fue el avance biológico más importante del siglo XX. Pero en línea decía que eso creó infecciones más potentes.
20. yüzyılın en önemli kitaplarından biridir. Oku bir.
Uno de los libros más importantes del siglo XX.
Bir yazar olarak, 20. yüzyılın erken boşalmasından başka bir şey değildi.
Como escritor, apenas fue el eyaculador precoz del siglo 20.
" Düpedüz düşüncesizlikti. Aptallıkla asla bağdaştırılamayacak bir şey onu 20. yüzyılın en büyük suçlularından biri olma yoluna soktu.
"Fue la mera insensatez, algo que no es en absoluto idéntico a la estupidez, aquello que lo predispuso a convertirse en uno de los mayores criminales del siglo XX".
Temelde, 19'uncu yüzyıl Fransız edebiyatında sessizliğin kullanımını araştıracağım.
He investigado el uso del silencio en la literatura francesa del siglo XIX.
Kara Fener fırtınası, Amerika Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından 20. yüzyılın ikinci yarısında bölgede gerçekleşen en yıkıcı hava olayı olarak addedildi.
La tormenta de Black Beacon fue considerada por el Departamento de Inclemencias Climáticas de los Estados Unidos de la segunda mitad del siglo XX.
Yüzyılın en büyük soygunu.
El mayor robo del siglo.
Benim kasık traşıma bak 19. yüzyıl gidon bıyığı gibi.
Me afeité el vello púbico como un bigote del siglo XIX.
Sadece yüzyılın buluşunu gerçekleştirdim!
¡ Hice el descubrimiento del siglo!
Kıyafetleri yanlış, iki yüzyıl filan.
¿ Y dónde está su traje? Está dos siglos adelantado.
Demek istediğim, yüzyılın en şaşırtıcı haberi.
Ha sido un flechazo. Amor a primera vista.
Kiev'deki Boryspil Havalimanı'ndayız ve bu "20. yüzyılın Yamyamları" başlıklı belgeselimizin ilk bölümü.
Estamos en el Aeropuerto Boryspil en Kiev, y éste es el primer capítulo de nuestro documental titulado... "Caníbales del Siglo XX".
Buraya 20. yüzyılın yamyamları hakkında bir belgeselin ilk bölümünü çekmeye geldik. Paranın bizi dünyanın her yere götüreceğini umuyorduk.
Vinimos aquí a filmar un piloto para una serie de documentales... sobre caníbales del siglo XX, esperando que los fondos nos permitieran recorrer el mundo.
Roketli zırh ve 21. yüzyılda yeşil pelerin giymekten aranıyor... Onu tanıyorsunuz, ondan nefret ediyorsunuz. Latverya'lı üşütük, sürpriz...
Armado con misiles y rayos láser, y una capa verde en el pleno siglo XXI, lo conoces, lo detestas, el lunatico de Latveria...
Rus fantastik edebiyatı ve 19. yüzyıl romancılığı.
La fantástica literatura rusa y la novela del siglo 19.
New York'u ara, onlara elimizde yüzyılın mücadelesinin olduğunu bildir. Milyonlar seyredecek ve ben bunu yayınlayacağım onlarla veya onlarsız.
Llama a Nueva York y di que acabamos de mostrar la pelea del siglo.
Yani bir 21. yüzyıl erkek arkadaşı olarak ilk önce bunu bir konuşmamız gerektiğini düşündüm.
Así que, ya sabes, siendo un novio del siglo 21, pienso que deberíamos hablar de ello en primer lugar.
Bu yüzyılın duruşması...
Este es el juicio del siglo...
- Sadece aptallar birkaç yüzyıl sonrasını planlar evlat.
- Solo un tonto planea más allá de algunos siglos adelante, hijo.
Geçtiğimiz yüzyıl boyunca beni ne kadar zalimce yargıladığını belirtmek isterim ve ne gariptir şimdi kalkmış sevdiğini iddia ettiğin birini dönüştürmüşsün.
Sólo digo que durante el último siglo... me juzgaste tan duramente. Es extraño que convirtieras justo a alguien a quien... dices amar.
20. yüzyıl başlarında bir sanatçı kolonisi Skagen'e Danimarka'da uzak bir yere yerleşti.
A comienzos del siglo XX, una colonia de artistas se asentó en Skagen, un remoto lugar en Dinamarca.
Yüzyılı aşkın bir süredir faaliyette olan bir kuruluş.
La institución tiene más de un siglo.
Bu yüzyılın haberi.
Es la primicia del siglo. Y es mía.
Ve benim. Birincisi senin yüzyılın atlatma haberinin ben olduğuma gayet eminim.
En primer lugar, yo soy tu primicia del siglo.
14. yüzyıl civarı...
En, por ahí de los 1300s,
Basitçe günümüzden yüzyıl sonrası gibi.
Básicamente es como de hace cientos de años.
Biliyorum birçok şeyi yapabilecek kapasitedesin ama yüzyılın düğününe nasıl girmeyi düşünüyorsun?
Sé que eres capaz de muchas cosas, pero ¿ cómo vas a entrar en la boda del siglo?
Yüzyılın en büyük düğün basanı olmak için güvenlik takımına katılarak.
Uniéndome al destroza bodas del siglo.
Yirminci yüzyıl diyemem ama sen gerçek bir tilkisin.
No se si el de Twentieth Century pero tú eres un verdadero zorro.
Süsler yüzyıllardır süregelen iyilikleri simgeler. Yıllar boyunca yaptığımız iyi şeylerin ebediyen yaşayacak bir kaydıdır ve ağacımıza şükranla asılırlar.
Los adornos representan siglos de bondad, un registro eterno de lo meior que hemos hecho a lo largo de los aios, colgados con gratitud en nuestro irbol.
Karşılığında da Ona Her Üç Yüzyılda Her Ailede İlk Doğan Kız Çocuğunu, Geri Vermeye Söz Verdik.
A cambio le prometimos la primera niña nacida de cada familia, cada cien años.
Onlar Bu Ayrıcalıklarının Her Zaman Arkasına Saklandılar, Ve Kendilerini İki Yüzyıl Boyunca Kurudular, Elbette Bu da Onları Yumuşattı.
Han vivido tras sus previlegios, sus vidas protegidas por siglos, los hace frágiles.
16. yüzyıl. Kuş bakışı görünüm.
Bueno, es del siglo XVI, vista aérea, y ahí está la Bastilla.
Elena doğal hayatının geri kalanını yaşarken yarım yüzyıl kaçmaktan ne olacak?
¿ Qué es otra mitad de siglo, mientras Elena vive el resto de su vida natural?