Yık duvarı translate Spanish
655 parallel translation
" Güney duvarı yıkıldı.
" El muro del lado sur se ha derrumbado...
Bir adam alıp duvarın üzerine çıkın, gözlerinizi dört açın.
Lleve un hombre y que vigile.
Yatağının yanında bir yanık lekesi ve duvarında... prova yaparken açılan kurşun deliği olan Linda Mills.
Linda Mills, en cuyo apartamento lo ensayó todo, dejando... marcas de quemadura y un agujero de bala en la pared.
Artık duvarı aşmış olmalıyız.
Trabajamos en vano. - Tienes razón.
Bir sabah dışarı çıktı. Ağıl duvarı yıkılmıştı. Domuz ise gitmişti.
Salió de su casa una mañana y la cerda se había marchado.
" General J. Lawford, KCBDSO ve Yüzbaşı Ronald Shaw MC, bugün, bombalanan bir bölgede yıkılan duvarın altında kalmaktan son anda kurtuldular.
'El general J. Lawford y el capitán Roland Shore escaparon hoy por muy poco de una pared en ruinas que se derrumbó a su paso.
Üstüne biraz sıva, biraz boya, biraz da toz toprak sıvadık mı herkes duvar olduğuna inanır. Pyramus'la Thisbe'nin fısıldaşacağı çatlak niyetine de....... parmaklarını şöyle yapar, olur biter.
y démosle yeso o ladrillos para..... que lo parezca ;..... y que ponga los dedos así..... para que Pyramus and Thisby murmuren.
Üstüne biraz sıva, biraz boya, biraz da toz toprak sıvadık mı herkes duvar olduğuna inanır.
y démosle algo de yeso y ladrillos y así haremos..... que parezca un muro.
Çünkü üzerinize bir duvar yıkılabilir.
Porque algún muro podría colapsarse.
Kaliforniya'nın kuzeyinde, karanlık ve kasvetli Santa Lucia Dağları, sakin tarım kasabası Salinas ile 15 mil ötedeki hareketli balıkçı limanı Monterey'i bir duvar gibi birbirinden ayırır.
AL ESTE DEL EDÉN se alzan como muro entre el pacífico pueblo de Salinas y el escabroso y escarpado puerto pesquero a veinticinco kilómetros.
Ordan giricez. Daireyi dükkandan ayıran duvarı kıracağız. Neredeyiz :
Entramos... hay una pared que puede atravesarse fácilmente y ahora estamos frente a la caja fuerte.
O duvarın başına yıkılmasını mı istiyorsun?
¿ Quiere que se le caiga la pared encima?
Orada eski katedralin duvarına doğru yükselen bin yıllık eski bir gül olduğunu söylerlerdi.
Ellos me hablaron de una enredadera de rosas milenarias que cubría todo un lado de la catedral.
Kız Picasso'nun serseri olduğunu iddia edip durdu ve sonra da bir duvar resmi yaptı.
Mi amiga insistía en que Picasso era un inútil y se puso a pintar un mural.
Hamamı işgal edeceğiz. Ve çatıya çıkıp dinamitle hapishane duvarını uçuracağız.
Ocuparemos la casa de baños y volaremos el muro de la prisión.
İşlemediğim suçlar tarafından kuşatılıyorum,... sık sık, o gizemli dördüncü duvarı ölçmeye kışkırtıldım,... erkeklerin üzerine aşk ve hayallerini yazdıkları.
Confieso estar amenazado por faltas que no he cometido, y haber querido franquear muchas veces el cuarto muro misterioso, sobre el cual los hombres escriben sus amores y sus sueños.
Acımazsızlık ve sürekli yapılan denetlemeler kanun kaçağını koruyan duvarı yıkmak için yeterli değildi.
No basta la continua vigilancia para derribar el muro que protege al forajido.
- Hücremin duvarını yıkıyorlar. Benimki ile yandaki hücre arasında bir kapı açıyorlar.
- Están derribando la pared de mi celda, y haciendo una puerta para pasar a la siguiente.
Alman ve Amerikalılar duvarı koruyacak batı yakası Ruslar tarafından bu kısımsa Amerikalılar ve Japonlar tarafından korunacak.
Hay que defender 5 sectores. Alemanes y americanos en la muralla ; la zona oeste ;
- Ama duvarı neden yıkıyorsunuz?
- ¿ Y por qué quiere tirar el muro?
" karşınıza çıkıverir bir duvar
'Y te verás contra la pared
Duvar yıkıldı.
El dique a cedido.
Geberttik patronları, aştık duvarı...
" Cuando acabamos con los jefes y avasallamos los muros
Kız ölüme yaklaşırken, sanık kızı buhar borularının koruyucu duvarı arkasına çeker sonra kızın üstüne çıkarak boğazını sıkmaya devam eder.
"... la tiro al suelo y empezó a estrangularla "
Daha çok duvar, daha çok parmaklık, daha çok gardiyan.
Tiene más muros, más rejas y más vigilantes.
Kırmızı bir duvar ve bir ışık düğmesi var.
Tiene un muro rojo y y un interruptor.
Ve duvar yıkıldı!
¡ El muro se ha caído. - El muro se ha caído.
Eğer yıkılacak bir duvar varsa, biz bunu yıkarız anlamına geliyor, değil mi?
Quiere decir que hay un muro para voltear, se voltea, ¿ no? ¿ Qué quiere decir?
Yıkık bir duvar parçası ve..,... birkaç ezik üzüm için 2 milyon Liret!
¿ 2 millones de liras por una pared rota y uvas aplastadas?
Bir duvarı yıktık. Altın bir lahit bulduk.
Rompimos una pared y encontramos un sarcófago de oro.
65 yaşında olmasına rağmen bir duvarın üzerine çıktı ve içi çimento dolu bir havuza girdi. Şaşkınlık içindeydim ve bir an geçmişi düşünerek, münasebetsizce
salto una valla de ladrillos y cayó en un tanque de cemento fresco en un tono impertinente que me sorprende al recordarlo, le dije :
İleri, sonra sola, şeyden sonra sağa küçük merdivenlerden yukarı, yumuşak yerden sonra sağa sallanan yerden aşağı, çividen sonra sola duvarın sağındaki kahverengi lekeden sonra tam karşınızda, solda, çıkış yazan kapı.
- Todo recto, luego a la izquierda... y, luego, a la derecha, suba por las escaleras... a la derecha de donde está blandito, baje por el trozo que se mueve... pase por las garras, hacia la pared de la derecha. Es la puerta donde pone "Salida", a la izquierda.
Uyanık kaldım ve gerçekten de kapılı duvarı tam önümde gördüm.
Me desperté muchas veces, y realmente siempre vi la pared de la puerta.
Mona sizi kimsenin bilmediği yerlere götüren bir kapı. Yıkılacak bir duvar.
Mouna es una puerta abierta que lleva a quien sabe donde un muro que debes derribar.
Bu harika goblen ( duvar halısı ) için, açık artırma 150 bin frankla başlıyor.
Señoras y caballeros, por esta magnífica tapicería... vamos a empezar la puja con 150 mil.
Duvar bölmesi kapıyı sıkıştıracak kadar bükülmüş olmalı.
El impacto debe haber torcido la cerradura para trabar la puerta.
Ameliyat etmek zorundayım. Kalp duvarına yakın bir yerde kırığı var. Kötü bir kırık.
Luego de que todo acabe, tendré que operarlo, tiene una esquirla cerca de la pared cardíaca y es muy serio.
Sonunda geçen hafta Yigael'in Duvarı'nı ortaya çıkardık.
Y la semana pasada finalmente descubrimos el Muro de Yigael.
Sonra bana "Bu duvarı yık" dedi.
Me dijo : "Quita esa pared".
"Bu duvarı da yık" dedi.
"Fuera esa pared, también".
Biz çıkınca, açığı kapatın ve herkes duvarın arkasında dursun.
Así que partamos, bloquea esta entrada y deja a todos encerrados.
Birkaç duvar yıkılabilir.
Echar abajo un par de paredes.
Bu duvarın diğer tarafındaki kızlar sesleri duydu ve oradan da sesler geliyor.
Karmele y Amaiur han oído voces a través de esta pared y ruidos desde la otra.
Duvarı yık dedim. Anne, eğer kapı doğuya bakmıyorsa...
Ma, si la puerta no está en dirección al este...
Korku, Tegel, kırmızı duvar, inleme, hepsi unutuldu. Yeni bir hayat başlıyor. Acı gitti.
Olvidado el miedo, Tegel, el muro rojo, los gemidos y todo lo demás.
Jürgenlerin kırtasiye dükkanının içinde olduğu bina yıkıldı ve bir duvar dikildi.
El edificio que albergaba la papelería de Jürgen... fue demolido y construyeron un muro.
Elli ayaklık duvar New Jersey sahil şeridini kaplamakta Harlem Nehri'nden, Brooklyn sahil şeridine kadar.
Se erige una pared de contención de 50 pies en la costa de N. Jersey... cruzando el río Harlem y a lo largo de la costa de Brooklyn.
Sonra aniden bu adamlar duvarı yıkıp girdiler
De repente, estos gentiles derriban los muros nuevos.
Vyvyan, açık olmak istemem ama o duvarı yıkarsan ev çökecek.
No quiero ser pesado, pero la casa se vendrá abajo.
Kırmızı duvar kağıtları, altın lambaları ve gerçek siyah kadife tabloları olan.
Paredes empapeladas en terciopelo rojo buenas lámparas y esos cuadros tan buenos de terciopelo negro.
Dört duvar arasına tıkılıp sonra alış veriş yapıp geri dönmeye dayanamam.
No puedo soportar estar entre cuatro paredes. ir a las tiendas y volver. ¿ Qué es esto?