Zadie translate Spanish
54 parallel translation
- Sence bir bebek Zadie Smith okur mu?
¿ Crees que una nena lee a Zadie Smith?
Gözlerine bakıyorum ve Zadie Smith okuyan... John Mayer ve Coldplay dinleyen, Monty Python dizilerini seven, umutsuzca... delice, tüm kalbiyle, büyük bir arzuyla çikolata isteyen bir kız görüyorum...
Veo esos ojos y noto que eres a quien le encantan los capícutlos de Monty Python quiere anhela... más chocolate.
Zadie Smith gibi bir kitap yazmak istiyorum. Orta sınıf bir birey olsanız da, aileniz sizi çok sevse de yalnız olmanın ne kadar zor ve garip olacağını anlatacak.
Quiero escribir un libro como Zadie Smith algo que hable de cuán duro y raro es estar vivo aún cuando eres de clase media y tus padres fueron muy buenos.
Oo.. Ee, Zadie Smith favori yazarlarımdandır.
Zadie Smith es una de mis autoras favoritas.
Zadie Smith.
Zadie Smith.
Zadie Smith bir aptal olduğumu düşünüyor.
Zadie Smith piensa que soy un idiota.
- Bana biraz Nana ve Zadie'i hatırlattılar.
Me recuerdan un poco a Nana y Zadie.
Benim de dedemin yumurta salatasını yığınla pastırmayı, matsa ve kreplach'ları özlediğim geceler oluyor.
A mí a veces me apetece la comida típica judía... ensalada de huevo zadie, pastrami de un kilómetro de alto... un poco de matzo, kreplach.
Ama büyükbabam buraya gelince onu görme fırsatını kaçırmamı istemedi.
Pero era inauguración de mi Zadie y no quería perdérmelo.
Zadie Daniels'e yaptıklarını düşünürsek mantıklı.
Lo que tiene sentido considerando lo que le hicieron a Zadie Daniels.
Sonra Zadie Daniels şuuru kapalı olarak bulundu.
Más tarde, Zadie Daniels fue descubierta inconsciente.
Ve Zadie'ye saldırdıklarını kabul etmişler.
Y confesaron atacar a Zadie.
Zadie, buraya seni sorgulamak için gelmedim, seni bilgilendirmeye geldim.
Zadie, no estoy aquí para interrogarte, solo para mantenerte informada.
Zadie Daniels'da siyahi bir kadın.
Zadie Daniels es una mujer negra.
Ben Zadie Daniels'im.
Yo hago de Zadie Daniels.
Zadie'nin ofisinden şimdi çıkıyorum.
Dejando la oficina de Zadie ahora.
Zadie erken gelmiş oluyor.
Zadie habría llegado antes.
Ki şu durumda Becky Langes, bisikletli kız, Prospect 3'Iüsü onu Zadie'nin saldırısını saklamak için kullanmışlar.
Lo que, en le caso de Becky Langes, la chica de la bici, es que los Tres de Prospect la usaron como ensayo para el ataque a Zadie.
Ama Zadie'nin zaman çizelgesinde boşluk olduğunu ortaya çıkardık.
Pero sí reveló una posible interrupción en la linea de tiempo de Zadie.
Zadie'in rutini o gece tekrarlanmamış.
La rutina de Zadie no fue rutinaria esa noche.
Kimse Zadie'yi araştırmadı.
Nadie estaba investigando a Zadie.
Zadie'nin yöneticisi Lewis Anderson... o da Zadie'yle aynı saatte çıkmış.
El supervisor de Zadie... un tal Lewis Anderson... pasó la tarjeta al misma hora que ella.
Zadie Daniels?
¿ Zadie Daniels?
Kart kayıtlarına göre saldırıya uğradığı gece Zaide'yle ofisten aynı saatte ayrıImışsınız.
Según los registros de tarjetas llave, usted y Zadie dejaron juntos la oficina la noche que fue atacada.
Zadie işten sonraki planlarından bahsetmiş miydi, ya da arkadaşlarıyla buluşacağından?
Sadie mencionó planes para luego del trabajo encontrarse con una amiga o...
Ne yaptın Lewis, o gece Zadie'yi parka kadar takip mi ettin?
Entonces, ¿ Qué hizo, Lewis siguió a Zadie hasta el parque esa noche?
Zadie'ye tecavüz edip onu dövdüğümü mü düşünüyorsunuz?
¿ Creen que yo violé a Zadie, que la golpeé?
Ama Zadie'ye tecavüz etmedim, yemin ederim.
Pero no violé a Zadie, lo juro.
Zadie'ye olanları anlattığımda...
Cuando le dije a Zadie lo que pasó...
Zadie o gece seks yaptığınızı biliyor mu?
Espere. ¿ Zadie sabe que ustedes tuvieron sexo esa noche?
Zadie, bu üç adam hapishanede.
Zadie, tres hombres están en prisión.
Zadie Daniels tecavüze uğramamış.
Zadie Daniels no fue violada.
Zadie'nin saati bardayken kırıImış.
El reloj de Zadie se rompió en el bar.
Brian'ın Zadie Daniels'a tek başına saldırdığını varsayacağız.
En cambio, cosiderene que Brian atacó a Zadie daniels solo.
Brian'ın Zadie'ye saldıracak vakti var mıydı bilmiyoruz.
Ni siquiera sabemos si Brian tuvo tiempo para atacar a Zadie.
Zadie barı terk ettiği zaman.
Ahí fue cuando Zadie dejó el bar.
Mike ve Seamus, Zadie parka gelmeden önce alınmış.
Mike y Seamus fueron recogidos antes de que Zadie llegara al parque.
Zadie'ye saldırmak için bolca zamanı varmış.
Tuvo bastante tiempo para atacar a Zadie.
Bu Zaidie'ye de saldırdığını kanıtlamaz.
No significa que atacara a Zadie.
Zadie'nin yalan ifadesinden dolayı,
Ahora, por el falso testimonio de Zadie,
Zadie ve iş arkadaşı, saldırıdan önce Mardi Gras gecesine gitmişler.
Zadie y su compañero estuvieron en una noche de Mardi Gras antes de que fuera atacada.
Brian'ın üvey kız kardeşinin tişört çaldığı gibi Zadie'den de bunu çaldığını mı düşünüyorsun?
¿ Crees que Brian se las sacó a Zadie como robó la camisa de su hermana de acogida?
Polis onları yakalamıştı, ama sen, Zadie'yi buldun.
Ellos fueron atrapados por la policía, pero tú... tú encontraste a Zadie.
Mike ve Seamus senin bularla geldiğini fark etmemişti, Zadie'den almıştın.
Mike y Seamus no se dieron cuenta de que volviste con esto de Zadie.
Eşyalarının arasında bulduğumuzu Zadie'nin DNA'sı için test ettiriyoruz.
El que estaba en tu bolsa de pertenencias está siendo analizado buscando el ADN de Zadie.
Zadie Daniels'a tek başına saldırmış.
Atacó a Zadie Daniels por su cuenta.
Zadie Daniels korkunç bir saldırının kurbanıdır.
Zadie Daniels fue la víctima de un crimen terrible.
- Zadie!
- ¡ Zadie!
Zadie, neden yalan söyledin?
¿ Zadie, por qué mentiste?
Kaç tane evli adamla yattın, Zadie?
¿ Con cuántos hombres casados dormiste, Zadie?
Kaç tane evli adamla yattın Zadie?
¿ Cuántos hombres casados fueron, Zadie?