Zarfı translate Spanish
3,056 parallel translation
Kliniğinizde misafir olduğum süre zarfında düşünecek bolca zamanım oldu.
Sabes, mientras yo era un invitado en tu clínica yo... yo tuve tiempo para pensar las cosas.
Kurye servisi zarfın parayla birlikte kutularına bırakıldığını söyledi.
El servicio de mensajería dijo que el sobre fue dejado con dinero en metálico en sus buzones.
Eğer bütün bu süre zarfında bilmiyorsan tabii.
Salvo que lo supieras todo el tiempo.
Tüm o zaman zarfında yardım çağırmak ve onu durdurmak için çığlık atıp bağırıyordum.
Pedí ayuda a gritos y chillé todo el tiempo para que parara.
Böylece, iki haftalık bir süre zarfında bana beş kez tecavüz etti.
En un período de dos semanas, me violó cinco veces.
Her iki süre zarfında da ondan çok şey öğrendim.
Y en ambas ocasiones... Aprendí de él.
Annem beni önemsemiyor, ama bir zarfı doldurabileceğime inanıyordur.
Sí, mi madre tiene una mala opinión de mí, pero seguro que sabe que sé rellenar un sobre.
Kartın akıbeti de zarfınki gibi.
En la tarjeta hay lo mismo que en el sobre.
Hem onun el yazısı hem de onun zarfıydı.
Quiero decir que era su letra y su papel.
Bu süre zarfında kanunları çiğnememeye çalış tamam mı?
Mientras tanto, ¿ puedes intentar no violar más leyes?
Yapma, zarfımı bana getir.
- Vamos, tráeme mi sobre.
16 senedir New York'ta yaşıyorum. Bu zaman zarfında polis bir kez olsun öylesine uğramadı.
Llevo viviendo en Nueva York 16 años, y ni una vez la policía ha venido por un asunto rutinario.
Kapının altındaki zarfı aç.
Busca un sobre debajo de tu puerta.
Peki Kati bu zaman zarfında ne yapmaktan hoşlanır?
¿ Qué le gusta hacer a Kati en su tiempo para ella?
Bu süre zarfında böyle bir fiziksel değişim imkansız.
- Sí. No pudo haber pasado anoche, no tiene mucho sentido.
Bu zaman zarfında birbirimizi aramadığımız, görmediğimiz yada yazışmadığımız bir günümüz bile olmadı.
No hay un día en que no nos llamemos, veamos o escribamos. Ni uno.
İki aydır bu sıçan deliğinde yaşıyorum ve tüm bu süre zarfında, her bir gün. ... o madalyonla ilgili fazlasıyla konuşuyor.
Llevo dos meses viviendo en este nido de ratas y todo este tiempo, cada día, no para de hablar de un maldito medallón.
Ben de sana zarfımı vereyim.
Yo tengo mi propio sobre.
Adada tam olarak bir hafta kalacaksınız. Bu süre zarfında altı puan değerinde kimlik kartı toplayıp buraya dönmelisiniz.
Estarán en esta isla durante exactamente una semana. deben conseguir las identificaciones por valor de seis puntos y volver aquí.
İki yıllık bir tamamlama sürecimiz var,... bu zaman zarfında bölge sakinleri sizin hacizli evlerinizi boşaltacak ve Gardens'taki daimi yerlerine yerleşmek üzere geri dönecekler.
Tenemos un fecha de cumplimiento de dos años asegurados, en este momento los residentes desalojaran sus casas y volverán a sus nuevos domicilios permanentes en los Jardines.
Bu süre zarfında büyük tarihi eser hırsızlığı için plan yapmış olabilir.
- A tiempo para orquestar un gran robo de antigüedades.
- Zarfın içinde ne olduğunu öğren.
Descubre qué hay en el sobre. - De acuerdo.
Uzun hikâye ama Alex'in zarfını bulduk.
Larga historia, pero tenemos el sobre de Alex.
Ama bu süre zarfında bir antlaşma yapacağız.
Mientras tanto, hagamos un pacto.
Bahşiş zarfı.
Un sobre con propina.
Zarfın içinde para var.
Tenía dinero dentro.
Bu süre zarfında beni özellikle endişelendiren onun harcamalarıydı.
Lo que me preocupaba durante ese período eran sus gastos.
Bu zarfı müdürünün kapısının altından at, ve kovulmasını sağla.
Desliza ese expediente por debajo de la puerta de tu director, y será despedido.
Bu süre zarfında, ayrıldık.
Durante ese tiempo, nos separamos.
Mer, sen otur. Kayıt zarfını ben alırım.
- Mer, siéntate yo te traeré el paquete de inscripción.
Bu adrese gidip Shermie'yi sor ve bu zarfı ona ver.
Necesito que vayas a esta dirección, pregunta por Shermie, y dale este sobre.
Bu süre zarfında gösterdiğiniz sabır ve anlayışa teşekkür ederiz.
Mientras tanto, gracias por su paciencia... y su comprensión.
Yasal hükümler, cinsel taciz yönergeleri, iş hukuku. Ve yevmiyeyi koyman için bir zarf.
Estipulaciones legales, directrices de acoso sexual leyes laborales y un sobre para viáticos
Sheila, bana üç tane büyük zarf ve pul getir.
Sí. Sheila, tráeme tres sobres grandes y algunos sellos.
Aslında, son teslim ettiğin zarf bebek yağı, kafein ve lidokain * içeriyordu.
De hecho, el último lote que sacó de este sobre era una mezcla de leche en polvo para bebés, cafeína y lidocaína.
Çantasında para dolu bir zarf var ve plastiğe sarılmış.
En su bolso hay un sobre con dinero, estaba envuelta en plástico.
Daha zarfı açmadım.
Todavía no he abierto el sobre.
Ash içinde sahte para olan benzer bir zarf yaptı. içine de dinleme aleti koydu.
Ash hizo un paquete igual, con dinero falso y una grabadora.
Bu da çantadan aldığım, Stillman'ın koyduğu zarf.
Aquí está el sobre que recuperé, el que puso Stillman.
Zarf gördün mü?
¿ Viste un sobre de papel manila?
Bize bir adresli bir zarf verdi.
Él... nos dio un sobre con la dirección. Dijo que nos haría saber cuando enviarla.
Hastalarla suçun bir alakası olduğunu gösteren güçlü bir delil yok, zarf atmaktan başka bir şey değil bu.
Busquen una conexión más fuerte entre el crimen y los pacientes, hasta ahora es solo una expedición de pesca.
Bilirsin, eski kahverengi zarf gibi.
Es como el viejo sobre marrón, ¿ sabes?
Elinde zarf olan adam.
¿ El tío con el sobre?
Eğer ödeme yapmazlarsa küçük bir zarf alırlar.
Si no pagan, reciben un sobrecito.
- Zarf açılmış.
Esta abierto.
- Posta kutusuna bir zarf mı koydu?
¿ Está metiendo un sobre en el buzón?
Dört zarf vardı. Her birinde 12 bin dolar nakit vardı.
Había cuatro envoltorios, cada uno con 120.000 dólares en efectivo.
İki adamla buluşup bir zarf aldığını gördüm.
Lo vi reunirse con dos hombres y recibir un sobre.
Zarf hala mutfak rafında duruyor.
El sobre todavía está descansando en el estante de la cocina.
Ama o gün, Antoine bana bir zarf verdi ve kimse teslim edeceğimi söyledi.
Pero ese día, Antoine me dio un sobre y me dijo a quien entregarlo.