Zekâdan translate Spanish
21 parallel translation
Afrika açıklarında olmadığımıza göre zekâdan yoksun bir akıl yürütüyorsun.
Como no estamos por África... su razonamiento está lejos de ser brillante.
Lenoir doğru iz üstündeydi ama bu izi takip edecek zekâdan yoksundu.
Lenoir estaba en lo cierto, aunque carecía de lógica.
Zekâdan eser yok.
No la habilidad.
Güzel görünmek zekâdan çok daha iyidir çünkü, tanıdığım çoğu erkek, düşündüklerinden daha iyi görebiliyor.
Es mejor parecer guapa que inteligente. Los hombres que conozco tienen ojos pero ninguno cerebro.
Bütünüyle kaslı ve zekâdan yoksun olmayı ister miydin?
- ¿ Te gustaría ser así?
Zekâdan daha çok korktuğumdan...
Puesto que le temo más a la inteligencia :
Gerda kadar hoş bir insanın, bu kadar zekâdan yoksun olması.
Da je netko tako dobar potpuno lišen inteligencije.
- Açılacak mıydı? - O adamları tehdit etmek için zekâdan çok cesareti vardı.
Salir. / El tenía mas agallas que sesos al amenazar a esos hombres.
Şimdi, bu zekâdan çok daha öte.
Se trata más de ser listo, que de cualquier otra cosa.
Beynin aşırı zekâdan dolayı patlayacak.
Tu cerebro explotará de tanta inteligencia.
İçsel zekâdan dış sınırlara uzanan korku ve gizemi tecrübe etmek üzeresiniz.
Va a experimentar el asombro y el misterio que se extienden de la mente a los límites exteriores.
Senin için, genç çocuğum zekâdan daha başka şeylerin var.
Para un joven, hay algo más importante que la inteligencia.
Ne yazık ki biz yola çıkmadan önceki o kargaşa günlerinde para ve nüfus zekâdan daha ağır bastı.
Desgraciadamente, en aquellos caóticos días previos a nuestra salida, el dinero y las influencias tenían más poder que la brillantez.
Bence ticari zekâdan yoksun birinin icat ettiği bir kavram.
Fue inventada por alguien sin sentido de los negocios.
Bu Android tam gelişmemiş yapay bir zekâ işletir. İki yaşındaki bir çocuğun sahip olduğu zekâdan farksızdır.
El Androide opera con una rudimentaria inteligencia artificial, no diferente a la de un niño de dos años.
Merkezde tanıdığım 4 en iyi zekâdan birisin.
Tienes a cuatro de las mejores mentes que conozco allá en la estación.
Sağduyu ya da zekâdan yoksun.
Nada de previsión o intelecto.
Parlak bir zekâdan, parlak bir plân daha.
Otro plan brillante de una mente brillante.
Yani gerekli temel zekâdan yoksun görünüyor. Hemen hemen hepsinden belki.
Aparentemente carece de la inteligencia básica requerida para casi... todo.
Ve bu sadece yetenek veya zekâdan ibaret değil.
Y no se trata solamente de talento o inteligencia.
Şuan yapay zekâdan tut elektrikli araçlara kadar her konuda büyük bir oyuncu.
Ahora es un pez gordo en casi todo, desde inteligencia artificial a coches eléctricos.