Zeminde translate Spanish
445 parallel translation
" Ama bu kiliseyi dolgu zeminde inşa ediyoruz...
" Pero estamos construyendo esta iglesia sobre suelo inestable...
Seni zeminde göreceğim. - Tamam.
Te veré en la pista.
- Ne özel arabam, ne havyarım ne zeminde halım var
No tengo un auto privado ni caviar No tengo alfombra en el piso
Diane'nın, aslında Laura'ya ait olan, terliklerinin çıplak zeminde çıkardığı tıkırtıları duyabiliyordum.
Oí los tacones de Diane... Perdón, de Laura repiqueteando sobre el suelo de madera, entre las alfombras.
Zeminde koştururken sanki evde bir sürü at varmış gibi ses gelirdi. Dans pistindeyken iyi bir kemancıları vardı.
Bailaba muy bien, cuando tenía buena música.
Zeminde bir leke gördüm. Meğersem çatının su sızdırmasındanmış.
Había unas manchas en el suelo, pero tenían goteras.
- Titreşim mi... Hem de zeminde?
- Una vibración y éste muelle...
Beton zeminde kafan yarılır. Duydun mu?
Te vas a romper el cráneo contra el cemento. ¿ Me oyes?
Islak zeminde kıçının üzerinde öylece oturarak istihkakın gelmesini beklemenin ne kadar zor olduğunu bilmiyorlar.
Nosotros sabemos lo duro que es estar horas sin mover un pelo, esperando con el culo mojado a un rancho que no llega nunca.
Beton zeminde uyuyabilirim.
Puedo dormir en el asfalto..
Bütün zeminde ve tavanda muşamba var.
Hay linóleo en el suelo de todas las celdas.
Bay Towns... oyuncak uçaklar, rüzgar sayesinde ve... düz zeminde hız kazanarak yükselirler.
Sr. Towns. Un avión de juguete es algo al que le das cuerda... ... y echa a correr por el suelo.
Zeminde elektrik sistemi bulunuyor - akım, dört saniye veriliyor, dört saniye kesiliyor.
se conecta de forma intermitente 4 segundos funciona, y cuatro no.
Diane'nın, aslında Laura'ya ait olan, terliklerinin çıplak zeminde çıkardığı tıkırtıları duyabiliyordum.
Oí las zapatillas de Diane las de Laura, claro, deslizarse por el parquet sobre las alfombras.
Zeminde dekoratif şemayı genişletmek akıllıca.
Y has extendido la decoración al suelo.
Sepet içinde tavuklar, zeminde diyagramlar.
Gallinas, diagramas en el suelo...
Mike Kuvveti zeminde.
La Fuerza Mike está en tierra.
Thorndyke, bu küçük araba çok hızlı gidiyor, zeminde onu zaptetmek için içerde üç kişiye ihtiyacımız var.
Thorndyke, este pequeño auto va rápido. Necesita de tres personas adentro... para que no se vuelque.
Nasıl bir zeminde gidiyoruz?
¿ Sobre qué caminas?
Zeminde bir bardak kırılmış gibi görünüyor.
Parece que hay vidrios rotos en el suelo.
Bütün bir şehir derin vadilerle oyulmuş dağlık bir zeminde uzanıyordu.
La ciudad era un terreno irregular marcada por profundos barrancos.
Zeminde bulduğun anahtarla.
La que halló en el piso.
Tabii, konuştuk, ıslak zeminde ayağı kaydı ve düştü.
Sólo hablamos, resbaló con el agua del suelo y se cayó.
Sadece açık zeminde uyuduğumdan değil.
No es sólo que duerma en el suelo.
Zeminde bulunan şu yanık şeyler, onlar nereden gelmiş?
Esas cosas quemadas en el piso, ¿ de dónde provienen?
Sonrasındaki fotoğrafta ise, tamamen çıplak ve elleri arkadan kelepçeli.. siyah ve beyaz karolu zeminde diz çökmüş vaziyette.
En la siguiente estaba de perfil, completamente desnuda y con las manos encadenadas tras la espalda, arrodillada sobre un suelo de losetas blancas y negras.
Eğer arkadaşlarınız ziyaretinize gelmişse, zeminde onlar için de park yerimiz bulunmakta.
Si tus amigos vinieran contigo hay espacio, en la parte de arriba
20 kadar. Bir kısmı zeminde, bir kısmı kulede.
Alrededor de 20, en la superficie y en las torres.
Zeminde yatıyordum, ki zemin kalın bir halı kadar yumuşaktı.
Estaba tumbado en el suelo que era tan blando como una alfombra gruesa.
- Ben zeminde iyiyim.
- Estoy bien aquí en el suelo.
Uygun bir zaman ve zeminde, bayan Zielinsky bir silahtan daha tehlikeli olabilir.
Diría que en el tiempo y local adecuados, la Srta Zielinsky probablemente es una mujer muy caliente.
Mevcut toplumsal düzenin proletaryanın, ekonomik, siyasi ve toplumsal zeminde, köleleştirilmesine dayandığını öğrendim.
He aprendido que el orden social existente... está basado en la esclavitud económica, política y social... del proletariado.
Sorun değil. Kayak yapmaya gitseydik soğuk bir zeminde uyumak zorunda kalacaktım.
Si hubiéramos ido a esquiar... hubiera dormido en algún piso frío.
Eğer bunu B.K.B.'ne ait bir kamyoncu çözseydi dişleriniz şimdi zeminde geziniyor olurdu.
Si los de la ACI se enteran, le tirarán los dientes.
Oh, zeminde bir lamba ve yanmış bir kibrit vardı.
En en el suelo había una vela... y un fósforo chamuscado.
Zeminde bir akıntı oluşuyor.
Va formando un riachuelo en la tierra...
Dün ön kapının yakınlarında zeminde gezgin arkadaşı için hazırladığı iyi niyet göstergesi olan hoş geldin yazısını buldum.
Ayer, cerca de la reja del frente, encontré la tarjeta de visita que dejó, un código de signos informando a sus compañeros... de una bienvenida generosa.
Yakında düz zeminde bile duramayacaksın.
Pronto no avanzarás ni en llano.
Zeminde 3'üncü kat, ana havalandırma kulelerinin altında.
Subsuelo 3, bajo las torres de refrigeración.
Zeminde 3'üncü kata git.
Vayan al tercer subsuelo.
Onları zeminde tutabilir misin?
¿ Pueden mantenerlos en tierra?
Temyizde ifadesinin anayasal zeminde alınmadığı gerekçesiyle tecavüz cezası geri alındı ve beraat etti.
Su apelación revocó la condena por violación, y fue absuelto porque su confesión no era válida constitucionalmente.
Kendini zeminde görebiliyorsun.
- Te puedes ver en este piso.
Ayak sesleri dönüştü tüy kaplı zeminde Çıngırak seslerine.
Movido por Serafines Cuyos pies marcaban el suelo...
Büyük bir ihtimalle dolabı kurcalarken kolyeyi zeminde ya da pantolonun cebinde bulup yürüttü.
Entonces, revolviendo entre las ropas, ella bien pudo encontrar el collar en el suelo o en el bolsillo del pantalón y robárselo.
Elinde bir çiçekle - Zeminde yürüsün.
Caminas sobre el piso con una flor en la mano
Tanrıça değilim ama mor bir zeminde mor bir yumru muyum?
No me creo una diosa, pero de todas formas... ¿ soy yo esa gordinflona violeta?
Hâlâ zeminde olursun. Ufaklık, ilginç bir noktaya değindin.
Buen punto.
Bayan Osgood, amacınız tümüyle duygusal ve kadınsı zeminde sempati toplamak olabilir mi acaba? Sorum şu, efendim.
Pues sí.
Zeminde bir böcek kıpırdasa, onu duyarız.
Si un insecto sale corriendo por el piso, lo oímos.
Bu, sağlam zeminde yürümek gibi, beni anlıyorsun ya?
Como una pared de hormigón, ¿ entiendes?