Zevkler translate Spanish
256 parallel translation
Böyle aptalca zevkler senin seviyene uymuyor.
Desprecia estos vulgares divertimentos.
Bir anlık zevkler. Gizli günahlar.
Un momento de gozo, un pecado secreto.
Çaresizlik içinde amaçsızca dolaşıp boş zevkler peşinde koşarak... gönlünü rahatlatmaya çalışıyorsun.
Está desesperado. Vagabundea vanamente en busca de contento y placer vacío.
Zevkler, insanlar... her şey değişiyor.
Los gustos, la gente, todo cambia.
Zevkler ve renkler tartışılmaz.
Sobre gustos no hay nada escrito.
Bence zevkler gerçekten de tartışılmamalı.
Contra gustos no hay nada escrito.
Dudaklarını benimkilere yapıştırmak ve benimle zevkler alemine dalmaktan başka ne düşünüyorsun?
¿ En qué piensas, aparte de apretar tus labios contra los míos y viajar hacia el éxtasis junto a mi?
O içerken sen içmiyorsan, yeni ortak zevkler bulmanız lazım ilişkinizin devamı için farklı şeyler.
Tendréis que buscar una nueva base común. Otra base para la relación.
O hassas, sır dolu zevkler!
¡ Qué delicias cariñosas e íntimas!
Farklı zevkler peşinde misin?
¿ Has cambiado de gustos?
Zevkler tartışılmaz.
Claro que para gustos hay colores.
Tahminimce pahalı zevkler.
Me imagino que tiene gustos costosos.
İnce zevkler.
El gusto por las buenas cosas.
Hayattan alınan zevkler önemlidir.
Es muy importante.
Hayır, bunlar keyfini çıkardığımız dünyevi zevkler.
Son placeres terrenales para disfrutar.
Zevkler ve renkler tartışılmaz, hep söylerim.
Bueno, sobre gustos no hay disputas, es lo que siempre digo.
Bizi Basini'ye bağlayan bir şey yok tabii onun sırtından alacağımız tüm o zevkler hariç.
Nada nos une a Basini, excepto que su infamia me da mucho placer.
Sanırım Lenin bunlara, "anlık zevkler" diyordu.
Creo que Lenin llamó a tales comodidades "intereses momentáneos".
# Yeni zevkler duyulursa Kalbiniz yeniden atarsa #
Cuando la alegría volvió Cuando el corazón se instaló cerca de un inmenso amor
Zevkler ve renkler tartışılmaz.
Eso es inexplicable.
Bu tür zevkler sorumluluklarımızı katlanabilir kılar.
Pero es un placer que hace nuestras responsabilidades soportables.
Harfiyen çevrildiğinde "Zarif Zevkler Evi" anlamına geliyor.
El nombre, traducido, significa "Casa de placer elegante".
Eş, çocuklar, ev, kariyer, birikimleriniz şahsî zevkler ve özel amaçlar ve bu utanılacak bir şey değil. Sadece bu böyle işte.
Esposa, hijos, un hogar, una carrera, sus ahorros... placeres personales y aspiraciones privadas... y no es algo para avergonzarse... simplemente así son las cosas.
Estetik zevkler için, her zaman vaktim vardır.
La apreciación artística tarda un poco en conseguirse.
Zevkler ve renkler tartışılmaz ama alkol ve uyuşturucu bizleri madde bağımlısı yapar ve sonu tedavidir. Seks ise... seks ise yalnızca aşkı tetikler.
En lo que se refiere al placer, la bebida conduce a la cirrosis,... la droga a la muerte, mientras que el sexo conduce al amor.
Evet, ölüm ve mezardan öteye zevkler.
De muerte y de otros placeres de ultratumba.
Öyleydim. Pahalı zevkler edindiğim yer orasıdır.
Ahí es donde le cogí el gusto a las cosas caras.
Dünyada, para dışında başka zevkler vardır babalık.
Hay otros placeres en este mundo a parte del dinero, abuelo.
Zevkler aynı. Buna ne dersin?
El mismo gusto en muebles. ¿ Qué te parece?
Ona aldırma, sana Olimpos Tanrılarının hoşlandığı gibi zevkler... vereceğiz ey savaşçı.
No le hagas caso, te daremos el placer que los Dioses disfrutan en Olimpo, oh, guerrero.
Parma'da bir kocası var mıydı veya yeni aşklar ve başka zevkler arıyor muydu?
¿ Tenia un marido en Parma? ¿ O en su libertino frenesí ella buscaba otros amantes y placeres?
Çikolata tadında zevkler için
Por una chocolatina
yatay zevkler arayanlara gelince... Sizi uyarıyorum.
y para los que busquen alguna distracción horizontal... ya están advertidos.
Basit hayvansal zevkler yüzünden evliliğimi riske atacak değilim.
No voy a arriesgar mi matrimonio por una baja atracción animal.
Sevgiye ve eve dair hatıralar... dünyevi zevkler... umutsuzca arzuladıkları... ama artık sahip olamayacakları şeyler...
y placeres terrenales, algo que desean desesperadamente, pero que ya no pueden tener.
Zevkler tartışılmaz.
Sin contar por el gusto
* Bir daha hiç uçamayacaksan * yere daha güvenli inmeyi düşün. * Bazen bulabildiğin en tatlı zevkler, * tehlikelerde yatar.
Aunque sea más seguro quedarse en tierra, a veces donde está el peligro es donde se encuentran los placeres más dulces.
Kendini buna adadığın zaman, zevkler ikinci planda kalır.
Cuando te dedicas a eso, el placer es secundario.
Kutsal zevkler zordur.
Mala suerte.
Zevkler farklıdır...
Diferencias de gustos.
- Zevkler. "Zevkler" dedim.
- Placeres. He dicho "placeres".
İnsani zevkler bana göre değil.
" El hombre no me deleita.
Her yerde bedensel zevkler...
Los placeres sensuales están por todos lados.
Zevkler ve renkler tartışılmaz.
Cada cual tiene su gusto.
Neden ilaçlarla sağlanan öz inceleme anlarını yalnızca zenginler tatsın? Kendi silahına sahip olmanın verdiği güven duygusu. Parayla sağlanan bayan arkadaşların verdiği zevkler.
¿ Por qué sólo los ricos pueden disfrutar de momentos de introspección con la ayuda de farmacéuticos, de la seguridad y la tranquilidad de portar una ametralladora o de los placeres pagos de la compañía femenina?
Aslında zevkler kendi aralarında bağıntılıdır. Çünkü ahlaksız şeyler ve kirli şeyler birbirlerine çok yakındırlar. Seks ve yemek yemenin birlikteliği gibi.
Aunque los placeres están relacionados porque las partes intimas y las partes sucias están tan cerca, lo que demuestra que la comida y el sexo están relacionados.
Basit zevkler bile bazen uyuşturucu etkisi yaratabilir.
Hasta los simples placeres pueden volverse como una droga a veces.
Sonsuz zevkler dünyasına, hislerinizi uyarmaya ve zekanıza meydan okumaya.
Un mundo de delicias infinitas para copar sus sentidos y retar sus intelectos.
Tanımadığım zevkler beni baştan çıkarttı.
Me tientan placeres desconocidos.
Gizli evler, gizli yaşamlar, gizli zevkler.
Casas, vidas, placeres secretos...
Renkler ve zevkler tartışılmaz. Tuhaf.
Tiene gracia, debería alegrarme por ti.