Zulay translate Spanish
112 parallel translation
Tabii, önce zulayı bulmam lazım.
Sólo tengo que encontrar ese ladrillo.
Sanırım genç George zulayı helalardan doldurmuş, efendim.
- Creo que George entró a las letrinas.
Senin zulayı bulduk.
Descubrimos tu escondite.
Ben sana zulayı vereceğim, sen bunu adamım Reggie'ye ileteceksin, o da C Birimine götürecek.
Te daré las drogas se las pasas a mi muchacho Reggie y él las vende en la Unidad C.
Zulayı çalan puşt Sterling'ı vurdu.
El cretino que robó la droga mató a Sterling.
Zulayı değiştirdiğimiz an onunla birlikte bazı kuvvetleri onu koruması için kullanırız.
Y cada vez que movemos la mercancía tenemos que mover un poco de fuerza para protegerla.
Birincisi, sen onun zulayı patlattın.
A decir verdad, ustedes robaron su mercancía.
Bekle... Sanırım zulayı buldum!
Espera.. creo que dí con el botín!
Zulayı bunun içine koydum ve şimdi elimi çıkaramıyorum.
Puse la mercancía adentro, y ahora no puedo sacar mi mano.
İndirilmesini ben söyledim. Çünkü sen benim zulayı bastın.
Yo puse la jodida recompensa sobre ustedes, pero estaban jodiendo mi droga.
Moon'dan aldığım zulayı [br] neredeyse bitirdim sayılır.
Ya casi se me había terminado la droga que le robé a Moon.
Omar zulayı yine bastı.
Omar directo al botín.
Vincent Sokağı'na git, orada artık ana zulayı saklamıyorlar bile.
En la calle Vincent ya ni siquiera esconden la mercancía.
Zulayı mı kaçırıyor?
Oye, ¿ era eso el alijo?
Zulayı buldum! Hey...
Encontré una reserva secreta.
Parası olan zulayı alır.
Si tienen el efectivo les dan su porquería.
- Zula Jamie, sen zulayı nasıl
El tesoro. Jamie, qué hiciste...?
Zulayı bulmadım ben. Tamam.
No encontré el tesoro!
En sevdiğin ağabeyinin zulayı bulmasına yardımcı olabilecek misin?
Okay, Jamie, puedes ayudar a tu hermano favorito a buscar el tesoro?
Zulayı buldun mu?
Dejaremos afuera a todos.
Aman Tanrım Steven, tüm zulayı mı? !
Dios santo Steven, ¿ toda la mercadería?
- Bize zulayı göstersen iyi edersin.
- Mejor me muestras tu existencia.
Kenard zulayı patlattı da ne demek?
¿ Cómo que Kenard se llevó la mercancía?
Yani baskındaki çocuklar bütün zulayı almamış.
significa que nuestros chicos de la redada, no obtuvieron todo el alijo...
Yani o baskında daha çok kokain olduğunu ve adamlarımdan birinin zulayı kırptığını mı düşünüyorsun?
Así que crees que había más cocaína en la redada... y alguno, uno de mis chicos, ¿ se llevó parte del alijo?
Sen bu sersemi bağla. - Ben de zulayı bulayım.
Ata al patán, yo encontraré el alijo.
- Zulayı birlikte bulacağız.
Nosotros encontraremos el alijo.
Ha, ne? Mattie ve sen tüm o zulayı bitirdiniz mi?
Si Mattie y tú consumieron toda la reserva.
Bu haplar gibi eski bir zulayı çıkarır, piyasaya sürerler.
Sacan una vieja remesa, como estas píldoras del 2000 colocándolos de regreso en el juego.
Mara, bir zulayı bile soyamazken boktan bir emanet firması için yapılmış bir sürü çalıntı çekle bankaya girebileceğimizi...
Mara, si no puedo asaltar un aguantadero, ¿ qué te hace pensar que podemos ir a un banco... y cobrar cheques robados a nombre de una compañía que extiende garantías?
Bu zulayı ne yapacağız?
- ¿ Qué hacemos con esto?
Özel bir zulayı bulduk gibi.
Parece que encontramos su colección privada.
O noktayı tanıyan birinin gidip zulayı alması için mükemmel bir an olur.
Asi que es el momento perfecto para que alguien familiarizado con ese punto para ir a recoger su mercancia escondida.
Dağcılar enkazı buldu, ama tüm zulayı bulamadılar.
Los escaladores encontraron el siniestro, pero no encontraron todo el botín.
Hadi, şu zulayı patlatalım.
Vamos. Hagamos explotar este pueblo de mala muerte.
- Zulayı aldı mı?
- ¿ Y las drogas?
- Zulay.
- Zulay.
Zulay.
Zulay.
- İyi geceler Zulay.
- Buenas noches, Zulay.
- İyi geceler Zulay.
- Adiós, Zulay.
Zulay. July gibi mi?
Zulay. ¿ Con Z?
Zulay'ın arkadaşıyım.
Soy amigo de Zulay.
Zulay. Zulay.
Zulay.
Evet, adı Zulay.
Sí, Zulay.
Hey, Zulay nerede, biliyor musun?
Hola, ¿ sabes dónde está Zulay?
Zulay, bir rüya daha mı gördün?
Zulay, ¿ tuviste otro sueño?
Ben ve Zulay, bütün parayı benim kazanmama yatırdık.
Zulay y yo apostamos todo a que ganaríamos.
- Ben yerini bile bilmiyordum. Tüm zulayı!
¡ Yo no se donde esta!
Zulayı bulmadım.
Okay, okay.
Zulayı buldun demek. İyi gizlenmemişti.
Encontraste el botín, ¿ verdad?
Mattie'yle beraber tüm zulayı bitirdiniz mi?
¿ Mattie y tú consumieron toda la reserva?