Zümrüt translate Spanish
395 parallel translation
Petrol kuyusu, bir icat ya da zümrüt madeni.
Un pozo de petróleo, un invento o una mina de esmeraldas.
En son gelenin bir zümrüt madeni vardı da.
Nuestro último adversario tenía una mina de esmeraldas.
Zümrüt Şehir'de yaşıyor ; buradan çok uzakta.
Vive muy lejos, en la ciudad Esmeralda.
Ama Zümrüt Şehir için nereden başlayacağım?
¿ Cómo voy a la ciudad Esmeralda?
Oraya dönmeyi öyle istiyorum ki, Zümrüt Şehre gidiyorum ; Oz Büyücüsünden yardım almaya.
Quiero regresar allí y voy a Esmeralda City para que el Mago de Oz me ayude.
İşte, Zümrüt Şehir!
¡ La Ciudad Esmeralda!
Zümrüt Şehir!
¡ La Ciudad Esmeralda!
Bakın! Zümrüt Şehir her zamankinden daha yakın ve güzel!
¡ Ciudad Esmeralda está más cerca que nunca!
Zümrüt Şehre yıldırım hızıyla!
¡ A la Ciudad Esmeralda, veloz como el rayo!
Bu iyi bir zümrüt.
Es una esmeralda.
İyi zümrüt dünyadaki en güzel şeydir.
Las esmeraldas buenas son lo más bonito del mundo.
Bugün sırf zümrüt ve yeşimler içindeydi,... ve ceketinin, tıpkı büyükannemin taburesi gibi,... solgun menekşe renginde harika bir deseni vardı.
Hoy es todo jade y esmeraldas, y su saco es el más hermoso modelo con rayas violeta pálido, como la banqueta de mi abuela.
Yiyecek, içecek, biraz cep harçlığı, zümrüt?
¿ Comida, bebidas, cheques certificados?
Annie o zümrüt diyor.
Sobre su nariz y sobre su anillo.
Gözlerindeki mavi-yeşil renge ancak bir safirle bir zümrüt beraber ulaşır.
Hacen falta un zafiro y una esmeralda para igualar tu color de ojos.
Elmas, altın, yakut, zümrüt.
Diamantes, oro, rubíes.
Sadece bir Amerikalı zümrüt yeşilini düşünebilirdi.
Y sólo a un americano se le ocurriría usar ese verde esmeralda.
Zümrüt yüzüğün nerede?
¿ Dónde está el anillo de la esmeralda?
Zirkon ve zümrüt belki.
Circones y esmeraldas, quizás.
Zümrüt, elmas ve inci.
Y rubíes y diamantes y perlas.
- Elmas ya da zümrüt olur mu?
¿ Sirven diamantes o esmeraldas?
Şu Ophir şehri, zümrüt ve yakutlar ha, hayır!
En su ciudad de Ophir, llena de rubíes y esmeraldas, ¡ no!
Zümrüt ve yakut kokusu peşinde olmalı.
Supongo que buscando rubíes y esmeraldas.
Tanrıya inanmak, zümrüt ve yakutlara bakıp salyalar saçmaktan farklı birşeydir.
Creer en Dios no es babear por los rubíes y las esmeraldas.
Şey, sadece şu merkezdeki zümrüt en azında 10 karat olsa gerek.
( JADEAR ) Por que, este centro de esmeralda tiene que tener al menos 10 quilates.
- Zümrüt.
- Una esmeralda.
Zaten zümrüt küpeleri aşırdın.
No, ya me has robado los pendientes con las esmeraldas
Bu Zümrüt Adası üzerinde güzel bir nokta gibi.
Se parece a un lugar hermoso en la lsla Esmeralda.
Dünyada bilinen en büyük dört zümrüt.
Las cuatro esmeraldas más maravillosas jamás vistas.
Zümrüt beni tahrik ediyor.
La esmeralda me excita físicamente, como un hombre.
Üzerinde zümrüt yeşili çizgiler olan siyah bir kravat.
Negra, con rayas verde esmeralda.
Kırmızı Benekli Kelebek, Zümrüt Kelebeği.
Roja Veteada. Licénida Manzana.
- Yakut ve zümrüt diyorsun?
- ¿ Rubíes y esmeraldas?
Kader işte, randevusu bir kuyumcuylaydı, yeşil cam da zümrüt çıktı.
El destino quiso que el galán fuese un joyero y el cristal verde una esmeralda.
Tabii ki zümrüt daha çok hoşuma gitti, ama çaresizlik içine düşmüştüm.
Por supuesto yo prefería la esmeralda, pero estaba confusa.
Zümrüt gerdanlık.
Un collar de esmeraldas.
On milyon Dolar, artı... -... zümrüt gerdanlık. - Peki.
Diez millones de dólares, más... un collar de esmeraldas.
Zümrüt gerdanlık bulundu mu?
¿ Ha sido recuperado el collar de esmeraldas?
11 zümrüt.
Once esmeraldas.
Düşman bir ülkenin Birleşik Devletler'in parasının değerini düşürme planı, ajanlarımızdan biri tarafından 41 karatlık bu zümrüt içine gizlenerek bize gönderildi.
Los detalles de un plan de un país enemigo para devaluar la moneda norteamericana fueron ocultados por nuestro agente en esta esmeralda de 41 quilates.
Zümrüt, yanlışlıkla onun mülkiyetine geçti.
Por error, la esmeralda ha caído en sus manos.
Öbür gün, Tomar, zümrüt ile Beicosia'dan S.S. Süveyş Kraliçesi'ne binerek Tanca'ya doğru yola çıkacak.
Pasado mañana, Tomar embarcará con la esmeralda en el S.S. Queen of Suez en Beicosia con rumbo a Tánger.
Ne zaman bir zümrüt kazanmak istesem, hep küçük bir hile yaparım.
Es un pequeño aparato que utilizo cuando quiero ganar una esmeralda.
Hemen hemen 200 yıldır ailemde olan bir zümrüt.
Una esmeralda que ha pertenecido a mi familia desde hace 200 años.
Toprak sarısı, zümrüt yeşili, doğal ombra, çivit mavisi.
Ocre amarillo, verde cromo, tierra natural, tierra tostada, índigo.
- Benim zümrüt broşum.
- Mi broche de esmeraldas.
- Zümrüt.
- Esmeraldas.
Yeşil, zümrüt gibi yeşil. Yeni doğmuş gibi.
¿ Llenar sus ojos de la gama de verdes del pueblo en que nació?
"Materdei bölgesinin zümrüt yüzük skandalından hem acı çekmesi hem de onun tadını çıkarması Ekim ayındaydı."
"En el mes de octubre, en el barrio de Materdei tuvo lugar el escándalo de la sortija de esmeraldas."
Birkaç zümrüt için.
Unas esmeraldas.
Bana dağlardan çok değerli taşlar çıkartıldığını söylediler. Opal, zümrüt, safir.
Opales, esmeraldas, zafiros.