Élan translate Spanish
38 parallel translation
- Usta Tavares, hızlı, canlı, zevkli, gösterişli çalıyorsun ve bu kadar yabancı sıfat haddinden fazla şıklık gerektiriyor.
- Joven Tavares usted toca con élan, brío, gusto, aplomo y otros adjetivos que indican un estilo excesivo.
Ama yarın, bu savaşın yıldönümünde, Düşmana karşı en az bin dağ adamını sevk ederim,..
Manana en elAn ¡ versar ¡ o de esa batalla lanzaré un batallón de más de 1 OOO hombres contra el enem ¡ go.
Ben Yelan'lıyım.
Soy de Elan.
Kötü elan sensin.
Tú lo eres.
- Paul Elan.
- Es Paul Allen.
O Paul Elan değil.
- Ése no es Paul Allen.
Paul Elan'ın kartını da görelim.
Veamos la tarjeta de Paul Allen.
Paul Elan'ın dairesine geldiğimde cesedi yok etmeden önce cebinden aldığım anahtarlarla kapıyı açtım.
En casa de Paul Allen, utilizo las llaves que le he cogido del bolsillo... antes de deshacerme del cadáver.
Sadece Paul Elan hakkında sorular soracağım. - Kahve? /
Sólo tengo unas preguntas básicas sobre Paul y usted.
- Paul Elan'ın kaybolması. - Evet, elbette.
La desaparición de Paul Allen.
Adım Paul Elan.
Me llamo Paul Allen. ¿ Entendido?
Adım Paul Elan.
Soy Paul Allen.
- Elan Portnoy'i hatırladın mı?
- ¿ Recuerdan a Elan Portnoy?
Ve elan yanınıza geri döndüm tam da medd ü cezir dönümünde.
Y vuelvo con ustedes ahora con el cambio de la marea.
Elan Frodo'ya itimat etmeli artık.
Ahora debemos confiar en Frodo.
Üç yüz insan ömrünce seyrettim arzda, elan vadem doluyor lâkin.
He caminado 300 vidas de hombre en la Tierra y ahora, no tengo tiempo.
Kan, hayattır.
La sangre, élan vitale.
Alon Eczacılık. Tavan yapacak.
Elan Pharmaceuticals se va directo al cielo.
Alon Eczacılık.
Elan Pharmaceuticals.
Ya da sen "İlan" da diyebilirsin.
O como tú dirías, Elan.
Elan, Teddy seninle çiçekçi hakkında konuşmak istiyor.
¡ Alan! Teddy quiere hablar contigo sobre la flor de la solapa.
- Dinle... - Siyah mantarlara dikkat et, Elan. Yarım kilosu 60 dolar.
Cuidado con esos hongos, Elan, valen $ 60 el kilo.
Kimliğe ve belgelere göre kurbanın adı, Dr. Elan Cirreux.
La matrícula y el registro indicant que la víctima es el Dr. Elan Cirrieux.
Ellen Cirreux hakkında süren bir dava var.
Tiene un juicio pendiente contra... Elan Cirreux.
Orada olmazlarsa Elan'ın bize ne olacağını biliyor musun?
¿ Sabes lo que Elan nos hara - si no estan alli?
Elan'a söylemek zorunda mıyız?
- ¿ Tenemos que decirselo a Elan?
Elan'ın Tel Aviv'den gelip bizi öldürmesi için mi?
¿ Para que Elan venga desde Tel Aviv a matarnos?
Yakalanırsak Elan bize ne yapar biliyor musun?
¿ Sabes lo que Elan nos hara si somos pillados?
Beni kaybettin. - Elan. Elan, evet.
Me perdiste justo allí.
Elan'ı tanıyor musun? Evet. Elan benim hastam.
Está justo aquí. ¿ Tu "novio"?
Elan'ı iyileştirebilirim ama kişiliğini değiştiremem.
Yo puedo... Arreglar lo que va mal con Elan médicamente, pero no puedo cambiar quién es.
Elan, bak, kızlar kırılgandırlar.
Elan, mira, a las chicas les gusta la vulnerabilidad.
Rasta hareketine dahil olanlar onu kutsal biri olarak görüyorlardı ve toplanıp geldiler.
"Elan locales de culto Rastafaris,..." "... Este hombre adorado como una deidad sigue en plena vigencia. "
Alan Vikner'in mazereti var.
Elan Vikner tiene una coartada.
Elan'a dair hiçbir iz yok.
Bueno, no hay señales de Elon.
Elan'ın ne kadar şey olduğunu biliyoruz...
Y a Elon se le conoce por...
Fakat azledildikten sonra... Hayvanlara neler olduğu zaten elan malumum olduğundan... durumu tersine çevirmek için elimden geleni arkama koymayacağım.
Pero hasta entonces, ahora que sé que le está pasando a los animales, voy a hacer todo lo que pueda para remediarlo.
Elan Bolivya ve Brezilya arasında sınırlarını neyin tesis ettiği hususunda ciddi bir mesele mevzubahis.
Hay una considerable discusión entre Bolivia y Brasil acerca de su frontera.