Ödeyeceksin translate Spanish
1,784 parallel translation
Hiç anlamıyorum Beatrix. Bu çiftliğin parasını nasıl ödeyeceksin?
No entiendo, Beatrix, cómo harás para pagar por esa granja.
Ne kadar ödeyeceksin?
¿ Cuanto puedes pagar?
Nasıl ödeyeceksin?
¿ Y cómo me vas a pagar?
Bunu ödeyeceksin.
Tiene que pagar.
Sen mi ödeyeceksin?
¿ Tú va a pagarlo?
Gömleğimi kirlettin, bedelini ödeyeceksin!
¡ Hasta la camisa me ensuciaste! Te la descontaré a ti.
Haftaya ödeyeceksin.
Deben pagarmelos la próxima semana.
Onları ödeyeceksin herhalde, değil mi?
Lo devolverás, ¿ cierto?
Ameliyatı nasıl ödeyeceksin?
¿ Cómo vas a pagar tu operación?
Halının, zeminin ve zarar görmüş tavanımın parasını ödeyeceksin.
el piso y el techo.
Bunu ödeyeceksin.
Eso lo pagas.
Arabasının tamir edilmesi için kaç para ödeyeceksin?
¿ Cuánto vas a pagar por reparar el suyo?
Bunu ödeyeceksin!
¡ Pagaran por esto!
Bunu ödeyeceksin!
¡ Te voy a denunciar!
Şimdi de bedelini ödeyeceksin.
Ahora tendrás que pagar el precio.
- Ödeyeceksin.
- Lo pagarás.
Bunun bedelini nasıl ödeyeceksin?
Como vas a pagar?
- Onların parasını da ödeyeceksin.
- Pagará esos?
Yapıyorsun. Muazzam borcumuzu ödeyeceksin.
Estás pagando nuestra deuda monumental.
Evimi almaya çalıştığın için bunu ödeyeceksin.
Pagarán por intentar quitarme mi hogar.
Hepsinin yarısını sen ödeyeceksin.
Pagarás la mitad.
Ya günahının bedelini en onurlu ve disiplinli yoldan ödeyeceksin.
Primero, usted se redime y nosotros vamos a controlar que lo haga con honra y disciplina.
Peki nasıl yaşayacaksın? Evin parasını nasıl ödeyeceksin?
Bueno, para que me aclare, ¿ cómo te vas a mantener?
. - Bunu ödeyeceksin.
- Ari, pagarás por esto.
Şey, aslında bu benim 10'uncu alışım son dokuzunu ödedim, yani bunu sen ödeyeceksin, evlat.
Bueno, en realidad, es mi décima compra pagué las últimas nueve así que esta la pagarás tú.
Kolyeyi ona verdin, Planlarımı ona anlattın ve şimdi de bunların bedelini ödeyeceksin.
Le diste el collar. Le contaste mi plan y ahora vas a pagar el precio.
Sen de ödeyeceksin.
Y tú también.
- Parasını da sen ödeyeceksin.
Trato hecho.
Bu lafının bedelini ödeyeceksin, inan bana!
Se paga por lo "sexy", créeme.
Çekle mi nakit mi ödeyeceksin.
Puede pagar en efectivo o cheque.
Şimdi de bunu ödeyeceksin.
Y ahora vas a pagarlo.
Bunu ödeyeceksin!
¡ Me Io pagarás!
Toplum içersinde uygunsuz giyinmekten bir 500 Dolar daha ödeyeceksin.
Tendrás otra multa por U $ 500.00 por exhibicionismo.
Kefaleti nasıl ödeyeceksin bilmiyorum, Joy.
No se cómo lograras pagar la fianza, Joy.
- Sen mi ödeyeceksin?
¿ Tu pagas?
Bana borçlusun ve borcunu ödeyeceksin.
Me debes y me vas a pagar.
Herc, yapma- - Böylece eğlence olsun diye felçli çantalarına para ödeyeceksin.
- Así podrás pagar cosas divertidas como bolsas de colostomía.
Kira mı ödeyeceksin?
- ¿ Pagar renta?
Ve şimdi bunun bedelini ödeyeceksin.
Y ahora pagarás por ello.
- Bunu ödeyeceksin Locksleyli Robin.
Pagarás por ésto, Robin de Locksley!
Bir gün bunları ödeyeceksin, Locksleyli Robin.
Un día pagarás, Robin de Locksley.
- ve bu ne demek biliyor musun? - Sonunda payına düşen parayı mı ödeyeceksin?
¿ Que al fin contribuirás con los pagos de esta casa?
Tamam, o giriyor,... ama sen ödeyeceksin.
Vale, él entra, Pero tú pagas.
- Beni mi görmek istediniz, efendim? - Sen olduğunu biliyorum ve bunu oldukça pahalıya ödeyeceksin.
- Sé que fuiste tú y lo vas a pagar caro.
Bebek bakıcılığı için bana ne kadar ödeyeceksin?
¿ Cuánto estás pagandome de canguro?
Neyin tamirini ödeyeceksin ki?
¿ Pagar, para reparar el qué?
Günahlarının bedelini ödeyeceksin!
¿ Sabes lo que tienes que hacer?
Günahlarının bedelini ödeyeceksin Mukesh!
- ¡ Cállate o te disparo!
O bedeli ödeyeceksin.
Vas a pagar por esto.
Sen de ödeyeceksin.
Deberás aceptar.
Ödeyeceksin. "
Usted la pagará.