Öfkeli translate Spanish
2,926 parallel translation
Peki, tamam. Öfkeli halime dönüyorum.
Vale, sí, está bien, regresé rugiendo.
Çünkü insanlar çok öfkeli.
Porque en la actualidad, la ira de la gente va en aumento.
O ve April birkaç saat önce öfkeli bir tartışma yaşamışlar.
Bueno, April y él habían tenido una acalorada discusión solo un par de horas antes.
Ve Ingmar ile yaptığım her filmde,... çok kızgındım. İnsanlar bana vuruyor ve istedikleri her türlü kötü şeyi bana yapıyorlardı. Hemen sonra, geri geldiğimde çok öfkeli oluyordum.
En muchas de las películas que hice con Ingmar, ella está tan enojada y la gente la molesta y le hace cosas malas, y ella vuelve y está tan furiosa.
Jubjub Kuşu'ndan sakın ve çekin öfkeli Bandersnatch! "
Cuidado con el pájaro Jubjub, y correr ¡ Del Furioso Bandersnatch! "
Anlaşılan öfkeli ve önemli pek çok insanla uğraşmak zorundasın.
Suena como que usted tiene a un montón de gente importante enojada en sus manos. ¿ Por qué me está llamando?
Grazetti çok öfkeli bir tipti.
Grazetti era un verdadero fanático.
Öfkeli, animatronik bir hizmetçi kız vardı. Elindeki oklavayla zavallı bir korsanı kovalıyordu.
Y había un robot de una chica enfadada, con un rodillo, persiguiendo a algún pobre pirata.
Yani muhtemelen buraya gelip, beni çocuklarını zorbaya dönüştüren ve başka çocuklara zorbalık yaptıran korkunç, öfkeli ve kaba biri olarak bekliyordun.
Es decir, probablemente haya venido aquí esperando encontrar a algún bestia malhumorado que acosa a sus hijos, quienes, a su vez, acosan a otros niños.
Bana para ve bir şeyler veriyorlar ve ben de sepetlere koyuyorum. dİsa, Pontius Pilate'in ve bir grup öfkeli Yahudi'nin canına kıydığı kusursuz bir insandı #
Siguen dándome dinero y cosas, yo solo las pongo de vuelta en las canastas.
Ancak seni kovmamı isteyen öfkeli kızgın bir kalabalıkla tarif edilebilir.
Solo puedo describir odio demandando que te despida.
Ne derler bilirsin. Gözden uzak beladan uzak, öfkeli zihinler.
Ya sabes lo que dicen, fuera de vista, fuera de las mentes enojadas y asesinas.
Öfkeli bir fabrika sahibi kendisini havaya zehir salmakla suçlayan idealist bir hava durumu sunucuyla karşı karşıya gelir.
Un propietario de una fábrica irascible es confrontado por una idealista chica del tiempo que le acusa de emitir veneno al aire.
Öfkeli ve iddialı bir şekilde saçma sapan kanıt dosyalarıyla önüme geçmişti ve ona dedim ki... Dedim ki "Kaybol buradan, defol, çek git!"
Se presenta toda altiva y poderosa con su estúpido archivo de evidencias y le dije le dije : " ¡ Largo de aquí, largo!
Öfkeli olduğunu biliyoruz onu yeteri kadar kızdırırsak...
Mira, sabemos que tiene mal genio, así que si podemos enfadarle lo suficiente...
Birinin başına bunu yapabilmek için çok öfkeli olmak gerekir.
Se necesita mucha rabia para hacerle eso a la cabeza de alguien.
Evet, ve onu öfkeli gördüğümüzde hep...
Sí, y cuando lo hacía, todos decíamos,
Ortaya çıktı ki Rimbor adındaki bir gezegene ışınlanmışsınız. Kayıp 16 saatin tümünü öfkeli bir şekilde etrafınızda ne var ne yok saldırarak ve Dünya'dan gelen Adalet Birliği olduğunuzu söyleyip bütün galaksinin ayağını denk almasını birçok uzaylı dilinde söyleyerek geçirdiniz.
Parece que fuimos teletransportados a un planeta llamado Rimbor donde pasaron dieciséis horas destruyendo y atacando a todo el mundo y todo lo que había a la vista... y anunciando en varios idiomas alienígenas... que ustedes era la Justice League de la Tierra... y que el resto de la galaxia debía tener cuidado.
Şu anda öfkeli olduğum için, bilemiyorum.
Estoy enojada ahora, pero no estoy segura.
- Nos? Hızlı ve Öfkeli'de ki gibi mi?
- Ponle el "noso".
- Anne mahvolmuş, baba çok öfkeli.
Mamá está destrozada, papá está furioso.
Han Lue'nun Nissan'ının kusursuz yeniden yapımı... Hızlı ve Öfkeli :
Es la recreación perfecta del Nissan de Han Lue en The Fast And The Furious :
Çığlıklarını hatırlıyorum. Yanan lastiklerin kokusunu ve çok öfkeli olduğumu hatırlıyorum.
Recuerdo sus gritos... el olor a caucho quemado, y...
Öfkeli olduğunu biliyorum.
Sé que estás molesto.
Çoğu insan öfke terapisinde öfkeli olmak zorunda olduğunu sanır ama bununla bağlantılı bir sürü başka dertler vardır. Aynı Nolan'ınki gibi.
Las personas creen que tienes que estar enojado para estar en terapia de ira, pero hay muchos otros problemas relacionados.
Vinny, bana "hızlı ve öfkeli" filmindeki aktör olup olmadığını sorduğumda sen evet dedikten sonra, sevişmiştik ya.
Oye, Vinny, ¿ recuerdas cuando nos conocimos y te pregunté si eras ese actor de "A todo gas"...
Demek istediğim, diyelim ki seksi bıraktık, öfkeli bir akıl hastasına mı döneceksin?
Quiero decir, si dejamos de acostarnos, ¿ te convertirás en un lunático feroz? No.
Dışişleri Bakanlığı öfkeli.
El Departamento de Estado está furioso. Los Saudís están rabiosos.
- Öfkeli ve şey yapmak üzere -
- Con rabia y a punto de...
Sanırım bu sana karşı hala biraz öfkeli olduğumu gösteriyor.
Así que creo que esto significa que aún estoy un poco cabreada.
Heather, çok öfkeli olduğunun farkındayım.
Heather, puedo ver que estás realmente enojada.
Hayır köpek öfkeli bayanı rahatsız etme.
No hay perro, no molestes a la... dama enojada.
Keşke bana bir uyarı verebilseydin çünkü maktulün ailesi sana öfkeli bir şekilde bakarken basını uygun bir mesafe bırakmaları konusunda uyarabilirdim.
Ojala me hubieran puesto al día porque hubiera podido alertar a la prensa, tengo buenas imágenes de la familia de víctima tirándote dagas.
Gel de öfkeli çıkışımı yapmama yardım et!
¡ Ven y empújame mientras resoplo!
- Sana söylüyorum, birisi çocuğumun okuluna gidecek ve onu alacak, onu elime geçirmek için yeteri kadar öfkeli olurdum.
Te diré algo, si alguien entra en la escuela de mi hijo y se lleva a mi niño, estaría lo bastante cabreado como para tomar cartas en el asunto.
- Adam öfkeli geldi.
Se enfureció.
- Ben öfkeli değildim.
No estaba enfadado.
- Grangerların evine gidin. Herif öfkeli bir katilse, dua edelim de evine dönmemiş olsun.
Si este tipo es un asesino furioso, esperemos que no se dirija a su casa.
- Adam öfkeli şekilde evden çıkmış.
Joseph dijo que se fue, y que estaba enojado.
Sanırım bu kadar çok öfkeli olmamın kaynağı annemin öldüğünü öğrendiğim ana dayanıyor.
Creo que puedo rastrear mi ira hasta el momento en que supe que mi madre había muerto.
O serseriyi ne zaman düşünsem, kendimi çok öfkeli ve kızgın hissediyorum...
Siempre que pienso en ese bastardo... me siento tan furiosa y enojada...
Bir şerif öfkeli bir kiracı tarafından yaralandı.
Un agente resultó herido en el desalojo por un inquilino rebelde.
Öfkeli olmak kötü bir şey değildir.
Su ira no es una mala cosa
Benim öfkeli bir kaltak olduğum gerçeğini göz ardı edebildikleri için jüriye teşekkür etmek istiyorum.
Solo quiero agradecerle a los jueces por ver más allá del hecho de que sea una perra furiosa.
Müteahhidin sekreterinin dediğine göre, epey öfkeli konuşmalarmış.
Acaloradas, según su secretaria.
Basın kurbana yapılan öfkeli aramaları öğrenince ne olacak peki? Adam ölmeden önce körkütük sarhoş olduğunuzu öğrenince?
Cuando se sepa que llamó a la víctima y que estaba ebrio antes de su muerte...
- Ya öfkeli telefon görüşmeleri?
¿ Y las llamadas?
Ya da öfkeli bir sarhoş, gıcır gıcır tabancasını canlı bir hedef üstünde denemek istemiştir.
Un borracho furioso estrenando su arma con un humano.
Eğer Ölüm Uçurumundaki, Öfkeli Akıntıya kapılırsanız çok gitmişsiniz demektir.
Si caen al abismo mortal de la furia de los rápidos... - es que se pasaron.
Niye öfkeli olduğunu görebiliyorum.
Estás enojada con tu cirujano plástico.
Öfkeli bir gençti.
Uno salvaje