Ölecek translate Spanish
8,283 parallel translation
Ölecek ve biz de bunun olmasını izliyoruz.
Va a morir y solo estamos viéndolo suceder.
İnsanlar ölecek.
Va a morir gente.
Her seferinde ölecek.
Siempre morirá.
Acele et! Ölecek, kız!
¡ Vamos, o se va a morir!
4 sene sonra insan ırkının neredeyse tamamı bir adam yüzünden ölecek.
Cuatro años a partir de ahora, la mayor parte de la raza humana va a ser aniquilado por un hombre llamado...
Şimdi ölecek miyim?
Me estoy muriendo ahora?
Bundan 4 sene sonra insan ırkının çok büyük bir kısmı bir salgın yüzünden ölecek. Bir virüs yüzünden. Bunun sebebinin Leland Frost isimli biri olduğunu biliyoruz.
Dentro de unos 4 años gran parte de la raza humana será eliminada por una plaga un virus, y nosotros sabemos que es culpa de un hombre llamado Leland Frost.
Bundan 4 sene sonra insan ırkının çok büyük bir kısmı bir salgın yüzünden ölecek.
En cuatro años, la mayor parte de la raza humana... será diezmada por una plaga.
Şimdi gitmezsek Jones ölecek.
Miren, si no nos movemos ya, van a matar a Jones. Vamos.
- Ölecek miyim? - Hayır, bugün değil.
- ¿ Estoy muriendo ahora?
Bana yardım etmezsen, ölecek, bu kadar basit.
Si no me ayudas, ella muere, así de simple.
Herkes ölecek.
Todo el mundo morirá.
Bunu yaptığı anda o da ölecek.
Una vez que lo haga, también morirá.
Doğal yoldan ölecek. Eceli geldiğinde...
Morirá de muerte natural cuando le llegue su hora.
- Hayır hastanede ama yakında ölecek. - Ölmüş mü?
- ¿ Está muerto?
Bu arada, Savcı Yardımcısı Rios'a bildirebilirsiniz ki gelecek hafta içinde üç genç kadın, dehşet verici şartlar altında ölecek. Ve onları yalnızca, Bölge Savcılığı Bürosu'nun hızlı davranması kurtarabilir. Bekle.
Entretanto, dile a la fiscal Ríos que la próxima semana... tres jovencitas serán asesinadas en horribles circunstancias, y que solo una acción rápida de la fiscalía... podría salvarlas.
İlk hangisi ölecek?
¿ Cuál va a morir primero?
Öğrenecek ve sonra beni cezalandıracak ve değer verdiğim birisi daha ölecek.
Lo sabrá, y entonces me castigará, y alguien más que me importa morirá.
Hemen karakola gitmemiz lazım yoksa Şerif ölecek.
Tenemos que ir a la comisaría ahora o el sheriff va a morir.
Ama şunu bil ki kız kardeşim sıra ona geldiğinde, burada tek başına kan kaybından ölecek. Tıpkı beni terk ettiği gibi.
Pero quiero que sepas, hermanita, que cuando sea su turno, dejaré que se desangre sola, de la misma manera que ella me dejó a mí.
Onun yanında yer alan cadı da ölecek.
Junto con los que estén a su lado.
Simpson, arabamda ölecek olursan gebertirim seni.
Simpson, si te mueres en mi auto, te mato.
Kapıyı aç! Kanamadan ölecek biri var burada!
¡ Un ser humano se desangra!
Ölecek mi?
¿ Va a morir?
SİZ YALAN SÖYLEMEYE DEVAM EDERKEN KAHRAMANLAR ÖLECEK
HÉROES MORIRÁN... MIENTRAS USTEDES MIENTAN.
Neden şu an tam olarak bilinmiyor, ama duvarda kanla yazılmış şekilde siz yalan söylemeye devam ederken kahramanlar ölecek yazıyordu FBI'ya ve Özel Ajan Ryan Hardy'e karşı bir saldırı gibi görünüyor.
El motivo no es claro pero "Héroes Morirán Mientras Ustedes Mientan" fue garabateado con sangre en la pared de la estación un aparente ataque a la credibilidad del FBI y del agente especial Ryan Hardy.
Diğerleriyle birlikte ölecek.
Morirá con el resto.
Siz de savaşmalısınız. Fakat bilmeniz gerekiyor. Çoğunuz ölecek.
Ustedes tendrán que hacer lo mismo, pero tienes que saber que al hacerlo, muchos de ustedes morirán.
"Birçoğunuz ölecek."
"Muchos de ustedes morirán."
Böylece Rose bir kez daha kendi başına karar verdi. Kim ölecek kim yaşayacak.
Así que, una vez más, Rose se encargó de decidir quien vivía y quien no.
Bundan 60 gün sonra Dünya'ya bir meteor çarpacak ve buradaki hemen herkes feci şekilde ölecek.
Dentro de 60 días, un meteorito golpeará a la Tierra y casi todos morirán de un modo espantoso.
Yarın harika olacak çünkü yarın onlardan biri ölecek.
Mañana será increíble porque mañana uno de ellos morirá.
- Milyarlarca insan ölecek demek.
Que millones de personas perecerán.
- Kız senin yüzünden ölecek.
Harás que la maten.
Ölecek miyim?
¿ Voy a morir?
11 : 14'te. Yani buradaki herkes ölecek demek bu.
11 : 14, lo que significa que todas estas personas van a morir.
Yardım etmezseniz, Cole ölecek.
Si no me ayuda, Cole morirá.
Eğer şimdi gelmezseniz ölecek.
Pero si no viene... morirá.
Burada nasıl olsa ölecek, dostum.
De todos modos va a morir.
Tekrarlamam gerektiğini düşündüm. Eğer bu mücevheri kaybedersek sevdiğim herkes ölecek. Yani bu yüzden bu işi halledebileceksin, değil mi?
Sí, tengo la necesidad de comprobarlo, porque, recordad, todos a los que amo morirán si perdemos esa joya, así que tenéis que entenderlo definitivamente, ¿ vale?
- Ölecek miyim?
- ¿ Voy a morir?
Onun dediğini anlayabiliyorum, "Alexandro ölecek." dedi.
Puedo entenderle. Ha dicho "Alexandro va a morir".
Yapmazsan acı çekecek ve tekrar ölecek.
Si no lo haces, ella sufrirá y morirá igualmente.
Tatlılıktan ölecek!
¡ Aléjate de su perfil! ¡ Es tan adorable!
Yüzbinlerce insan ölecek.
Cientos de miles morirán.
Böyleleri ne olursa olsun nihayetinde ölecek zaten.
Alguien así... que van a morir, no importa lo que pase.
Neredeyse boğulup ölecek insanları hep böyle sorguya mı çekersin?
¿ Así interroga a las personas que casi se ahogan?
- Biz ölecek miyiz?
No puedes ignorarlo.
Seni öldürmeye çalışan bir adam uğruna cidden ölecek misin?
¿ De veras quieres morir por un tipo que trata de matarte?
- Birisi ölecek mi?
¿ Se va a morir alguien?
- Alexandro ölecek.
Alexandro va a morir.
öleceksin 176
ölecek mi 35
öleceksiniz 32
ölecek miyim 32
ölecekler 24
öleceğim 150
öleceğiz 96
öleceğimi sandım 17
ölecek mi 35
öleceksiniz 32
ölecek miyim 32
ölecekler 24
öleceğim 150
öleceğiz 96
öleceğimi sandım 17