Ölmeden önce translate Spanish
4,349 parallel translation
Evet, ölmeden önce insanların senin hakkında ne düşündüğünü bilemiyorsun.
Sí, nunca sabes lo que la gente siente por ti hasta después de tu muerte.
Partridge ölmeden önce bana baktı ve şiirdeki gibi "kaplan, kaplan" dedi bu sana Red John'un söylediği şeydi değil mi?
Antes de que Partridge muriera, me miró y dijo : "tigre, tigre", como en el poema, que es el que Red John te dijo a ti, ¿ verdad?
Boyd ölmeden önce Ay tutulmasında kurt adamlara ne olduğunu sormuştu.
Boyd te preguntó antes de morir qué le pasaba a un hombre lobo en un eclipse lunar.
Ajan Walker ölmeden önce ne dedi?
¿ Qué dijo la agente Walker antes de morir?
Ölmeden önce istediğin bilgiyi elde etsende yine de onu durduramayacaksın.
Incluso si grito lo que quieres oír antes de morir, no serás capaz de pararle.
Ölmeden önce anti terörizme bir tomar para bağışlamayı istiyordu.
Quiere donar una millonada a la campaña contra el terrorismo antes de partir.
O ölmeden önce, Mosconi dünyanın en büyük zenginliğinin bu sayfalarda olduğunu iddia etti.
Bueno, antes de morir, Mosconi afirmó que la mayor riqueza del mundo estaba en sus páginas.
Ölmeden önce bir ortakla beraber çalıştıklarını düşünüyoruz.
Tenemos razones para creer que antes de que muriera, estaba colaborando con un compañero.
Korkarım ki Bay Burke itiraf etti ölmeden önce.
Me temo que el Sr. Burke confesó antes de... - morir.
Ölmeden önce bana gülümseyişi, kendini beğenmişçeydi.
El modo en que me sonrió antes de morir, fue engreído.
Ölmeden önce yapılacaklar listesi.
Cosas que hacer antes de morir.
Ölmeden önce yapacaklarımı yazdığım bir liste.
Una lista de las cosas que quiero hacer antes de morir.
Oliver ölmeden önce her şeyi itiraf mı etti?
¿ Y Oliver confesó todo antes de morir?
Victoria ölmeden önce Oliver'ın bazı cinayetleri itiraf ettiğini söyledi. Bunları duydunuz mu?
Victoria dijo que él confesó algunos crímenes antes de morir. ¿ Oíste eso?
Bu mesaj ölmeden önce gelmiş. En son girdiği web sitesi de Pictamatic'miş.
Este mensaje llegó antes de que muriera... y Pictamatic fue la última página que visitó.
Bronson'ın ölmeden önce gittiği yerleri tekrar kontrol ederken Dupont Circle'daki bir kahve dükkânına gittiğini bulduk.
Reconstruyendo los movimientos de Bronson, pudimos ubicarlo aquí... una cafetería en Dupont Circle.
Todd, ölmeden önce kanıyla bir isim yazdı.
Antes de morir, Todd escribió un nombre en sangre.
Çok sevdiğiniz bir dostunuz ölmeden önce bir dakikadan az süreniz var.
Tienes menos de un minuto antes de que un querido amigo tuyo estire la pata.
Kira Tinsley ölmeden önce bana bir sey söyledi.
Kira Tinsley me contó algo antes de morir.
Andy ölmeden önce bize bir şey olursa diye seni, ufaklıkların koruyucu ailesi yaptığımızı biliyorsun.
Sabes que antes que Andy muriera, te pusimos en nuestros testamentos como guardián de los chicos si algo nos pasaba a ambos.
Ölmeden önce yapılacaklar listemin başında.
Oh, estaba en lo alto de mi lista de deseos.
Annem ölmeden önce beni babam hakkında uyarmaya çalışmıştı ama bunu kastettiğini bilmiyordum.
Mi mamá trató de advertirme acerca de papá antes de morir, pero no tenía idea de que esto era a lo que ella se refería.
Bir an önce tanışsan iyi olur. Köpek ölmeden önce.
Conócelo pronto... antes de que muera.
Sonu iyi bitsin istiyorsan sen de ölmeden önce uzaklaşmanı öneririm.
¿ Quieres que acabe bien? Te sugiero que te vayas ahora antes de que también acabes muerto.
Yani şehrin her yanında bir şeyler yapıyorum ve ölmeden önce yapılacaklar listemde bağımsız bir grupta olmak var.
- ¿ Sí? Quiero decir, estoy haciendo cosas por toda la ciudad, y una de las cosas que tenía en mi lista como artista es estar en un grupo independiente.
Ölmeden önce Sabina senin sikinde bile değildi.
No pensaste nunca en Sabina hasta que murió.
Ölmeden önce bana "kaplan, kaplan" demişti.
Me dijo "tigre, tigre" antes de morir.
Kira Tinsley ölmeden önce bana bir şey söyledi.
Kara Tinsley me dijo algo antes de morir.
Ölmeden önce suçluların gördüğü son şey bu.
Es lo último que los asesinos ven antes de morir.
Görünüşe göre ben onun yapılacaklar listesindeymişim, bilirsiniz ölmeden önce yapılak şeyler gibi.
Al parecer, Yo estaba en su lista de últimos deseos. ¿ Sabe, una lista de las cosas - que quieres hacer antes de morir?
Haklı olmalı çünkü Charlie McCord, bu videolar ile ölmeden önce harika işler çıkarıyordu.
Bueno, debe de tener razón, porque a Charlie McCord le iba muy bien el negocio de los vídeos antes de morir.
Haydi ama ölmeden önce yapmak istediğin yüzlerce şey olmalı.
Venga, tiene que haber por lo menos cientos de cosas que quieres hacer antes de morir.
Sence ceset ölmeden önce taşındı mı?
¿ Crees que el cadáver se trasladó post-mortem?
İnsanlara ölmeden önce kanadıklarını hatırlatmak için.
Les voy a recordar que uno sangra antes de morir.
Ölmeden önce mücadele etmiş.
Opuso resistencia antes de que le mataran.
Kurban ölmeden önce katili görmüş. Sürünerek uzaklaşmaya çalışmış. Gözden uzak bir yere götürüp işini bitirmiş.
El asesino vio que la víctima seguía con vida, arrastrándose, así que lo arrastró hasta ponerlo fuera de vista y lo remató.
Ölmeden önce ağzının olduğu gibi.
Como su boca, constantemente.
Ölmeden önce bana gülümseyişi, kendini beğenmişçeydi.
Por cómo me sonreía antes de morir, de forma engreída.
Ölmeden önce ona bir söz verdim.
Antes que él muriera, le hice una promesa.
Ölmeden 24 saat önce olmuş.
Ocurrió durante las 24 horas previas a su muerte.
Evet, ölmeden bir gün önce Stone ile birlikteymiş, adı Carol Mathews.
Sí, una mujer llamada Carol Mathews estuvo con Stone la noche antes de morir.
Varolmayan Ülke'de ölmeden hemen önce Greg'le Tamara'dan arakladiklarim içinde ise yarar tek sey buydu.
Esta es una de las cosas útiles que conseguí robar a Greg y Tamara Antes de que se fuesen a Nunca Jamás.
Arabamda tehdit dolu bir not buldum Jeremy ölmeden birkaç gece önce.
Me enteré por una nota de amenaza en mi coche, unas noches antes de que muriera Jeremy.
Bu ölmeden hemen önce tuttuğu günlük.
Ese es el que tenía consigo justo antes de morir.
İki kurban da ölmeden önce bir şey duymuş gibi.
las víctimas parece que escucharon algo antes de morir.
Depoda ölen kişi ölmeden hemen önce bebek ağlaması duyduğunu söylemiş. Orası 8 km uzaklıkta.
Son ocho kilómetros de distancia.
Evet, ölmeden hemen önce veya öldürülmeden.
Sí, justo antes de morir. O de ser asesinado.
Zehirli et yüzünden ölen Boris Williams. Ölmeden iki gün önce bir hırsızlık olayı bildirmiş.
Boris Williams, el qué murió envenenado por la comida, había denunciado un robo.
Red Dawg'ın karısı onun her zaman dindar biri olduğunu söyledi ama ölmeden bir hafta önce bir dua toplantısından gelmiş ve değişmiş ilahi huzur dolu biri olarak dönmüş.
La viuda de Red Dawg dijo que siempre fue religioso, pero una semana antes de morir, llegó a casa de una reunión para rezar y era un hombre cambiado lleno de gloria divina.
Ölmeden bir gece önce.
La noche antes de morir.
Ölmeden açıkça önce Darcy vuruldu bu film, Yani, Witten en tonoz bu bütün zaman olmuştur?
¿ Así que esta grabación de Darcy claramente de antes de morir han estado en la cámara de Witten todo este tiempo?
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
önce ben 89
önce ben sordum 18
önce para 23
önce ben geldim 22
önce siz 62
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
önce ben 89
önce ben sordum 18
önce para 23
önce ben geldim 22
önce siz 62