Ölüyorlar translate Spanish
653 parallel translation
Dr. Ranger, gıdasızlıktan yavaş yavaş ölüyorlar.
Dr. Ranger, se mueren de inanición.
Ama onlar da bizler gibi doğup, bizler gibi ölüyorlar.
Pero nacen y mueren como nosotros
Ölüyorlar! Yüzlercesi!
¡ Mueren centenares!
Ve açlıktan ölüyorlar.
Y pasan hambre.
Hastanede sinek gibi ölüyorlar.
Caen en el hospital, ¿ sabe?
- Ölüyorlar.
- Agonizando.
Atina'da açlıktan ölüyorlar. Günde 400 kişi.
En Atenas morían de hambre cuatrocientos diarios.
Deniz acımasız ve gemiciler denizde ölüyorlar.
Amargo es el mar, y en el mar mueren los marineros.
Değişiyorlar, yok oluyorlar ölüyorlar.
Cambian. Abandonan. Mueren.
İnsanlar konuştukları için ölüyorlar.
Así es como muere la gente, hablando.
Bu kurallar yüzünden ölüyorlar.
Están muriendo por ese reglamento.
En azından ölüyorlar.
En todo caso. son mortales.
Yani boş yere mi ölüyorlar?
¿ Estás diciendo que mueren en vano?
Bu uğurda ölüyorlar.
Eso es por lo que mueren.
- Açlıktan ölüyorlar.
Están hambrientos.
hala dünyada cinayet var, soygun var... biz şu an burada konuşurken bile, insanlar açlıktan ölüyorlar.
Incluso mientras hablamos, hay gente muriendo de hambre.
Bazen çabuk ölüyorlar.
Algunas veces se van tan rápido.
Yanan ormanlardan açık düzlüklere kaçan terörize olmuş vahşi hayvan sürüleri kuruyup çamurlaşmış su gölcüklerinin yakınında ölüyorlar.
Hordas de animales aterrorizados huyen de los bosques a las planicies y mueren de sed alrededor de los pozos de agua convertidos en lodo.
Bu yüzden ölüyorlar.
Estàn muriendo por ello.
- Günümüzde insanlar çok basit ölüyorlar.
- Hoy la gente muere fácilmente.
Yok yere ölüyorlar.
Lo que más me desola es que mueren por nada.
Ey Denizler Tanrısı, rüzgar bizi terk ediyor. İnsanlarımız zayıflıyor ve ölüyorlar.
Dios de las Aguas, los vientos se van, los hombres se debilitan y mueren.
Tüm çiftçiler açlıktan ölüyorlar.
Los agricultores se morían de hambre.
Ölüyorlar.
Acaban muertos.
Doctor, sanırım ölüyorlar.
¡ Creo que se están muriendo!
Masum insanlar her gün ölüyorlar.
Todos los días muere gente inocente.
Asilzadelerin işine gelebiliyor olabilir ama bu karmaşadan kaçmaya çalışan çiftçiler açlıktan ölüyorlar!
¡ Los nobles sí se benefician de lo que hacemos! ¡ Pero los campesinos pasan hambre hasta morir!
Biliyorum ama insanlar ölüyor. Gerçekten ölüyorlar.
Lo sé, señor, pero matan a la gente, la matan de veras, señor.
Hiçbir inancı olmayan o insanlar savaşa gidip, anlamsızca savaş meydanlarında ölüyorlar.
Esa gente que no cree en nada y parte para la guerra... sólo consigue morir en el campo de batalla sin sentido alguno.
Çok haklı. Seviyoruz... sonra da ölüyorlar.
Y tiene razón, porque nos encariñamos con ellos...
- General, adamlarım her metre için ölüyorlar.
- Pero cada yarda pierdo un hombre.
Ama onlar öldüğünde, rahat ölüyorlar.
Pero si ellos cascan, cascan cómodamente.
En azından kaplumbağalarıma yiyecek birşey çıktı. Açlıktan ölüyorlar.
Bueno, al menos proveerá algo para alimentar mis tortugas que se están muriendo de hambre.
Kendi hastalıklarından değil, başkalarının hastalıklarından ölüyorlar.
Sucumben a las enfermedades de los demás.
Buradaki hayvanlar temiz su yokluğundan ölüyorlar.
El ganado está muriendo por falta de agua buena.
Genç ve sağlıklı olsalar da ölüyorlar, Christopher! Onlara ihtiyacımız var.
Mueren Christopher, aunque sean Jovenes, saludables y los necesitemos.
- Ölüyorlar mı?
- ¿ Se mueren?
- Dönekler sinek gibi ölüyorlar.
- Los renegados mueren como moscas.
Ve bu kızlar dudaklarında bir parça kan ile ölüyorlar.
Esas chicas, ¿ mueren con sangre en los labios?
Yaklaşmak istiyorum bakalım korkudan ölüyorlar mı.
Quiero acercarme a ellos y ver si apestan a miedo.
Böylece yaşlanıp ölüyorlar.
Y uno se hace viejo y se muere.
Ölüyorlar mı?
Están muriendo?
Kurbanları kilit altına aldığımızda kısa sürede komaya girip ölüyorlar.
Si las encerramos, entran en coma y mueren poco después.
Bazen, oraya gitmeden ölüyorlar. Bunun gibi.
A veces mueren antes de llegarles, como este.
Birkaç milyon yıl içinde doğuyor, yaşıyor ve ölüyorlar.
Nacen, viven y mueren en pocos millones de años.
Mağara adamları programın bir parçası ama bizim yüzümüzden ölüyorlar.
Los cavernícolas son parte del programa, y están muriendo por nuestra culpa.
Kung Fu ustaları erken ölüyorlar.
Un experto en kung fu que muere tan joven.
Çünkü ertesi gün seni görmek için ölüyorlar.
Al día siguiente, se mueren por verte.
Ama insanlar kliniğin kapısından henüz girmeden ölüyorlar. Biliyorum.
Lo sé.
İnsanlar sinekler gibi ölüyorlar.
La gente cae como moscas.
Kan kaybından ölüyorlar.
¡ Los han desangrado!