Önden translate Spanish
4,274 parallel translation
Ben önden gideyim.
Yo iré primero.
Ben önden giderim.
Yo iré primero.
Liderlik etmek istiyorsan, bunu en önden yapacaksın tıpkı bu birimin başına geçince yapacağım gibi.
Si quieres liderar, lo haces yendo al frente como yo voy a hacer cuando tome el mando de esta unidad.
Önden buyur, korkusuz liderimiz.
Después de ti, valiente lider.
- Biz önden gidip yerleşeceğiz.
- Vamos a ir adelantándonos y ponernos en posición.
Hayır, önden çıkma!
No, no por delante.
Görünüşe göre kurban sürücü koltuğunda hareketlenmeye başlamış bu sırada katil yolcu koltuğundaymış. Ve ikinci kurşun yarası önden arkaya doğru.
Parece como que la víctima estaba en el asiento del conductor, el asesino en el del pasajero, pero la segunda herida de bala fue desde el frente... y con una inclinación...
Vic, inan bana bütün gece gözlerim o kapının üstündeydi adamın önden çıkmış olması mümkün değil.
Vic, te lo digo en serio. He estado vigilando esa puerta toda la noche. No hay forma que saliera por delante.
- Gelin önden götürelim.
Vamos a la parte de delante.
Modülü alıp önden gideceğim.
¡ Tomaré el módulo y seguiré adelante!
İntihar olur. Düğün hediyenizi önden veriyorum sayın.
Considéralo un regalo de boda adelantado.
- Önden gideyim mi?
- ¿ Te guio hasta allí?
Önden buyur.
Después de ti.
O yüzden bir adım önden gittim.
Así que cree un día cero y llegué ahí primero.
Neyse, önden daha fena olamaz.
Bueno, no puede ser peor que por delante.
Önden buyur.
Detrás de ti.
- Önden gideyim mi?
- Vamos.
- Dur ben önden gireyim.
- Déjame a mí con esto.
Ben önden gideceğim.
Yo iré primero.
Pekâlâ, taleplerinizi dinleyeceğim. Bayanlar önden.
De acuerdo, oiré sus mociones, damas primero.
Ve senle ben bu kine son vermediğimiz sürece Dünya'nın sonunu izlemek için önden iki yerimiz olacak.
Y a menos que tú y yo superemos este resentimiento, tendremos asientos de primera fila para el fin del mundo.
Ben önden gideceğim. Duke, al.
- Yo tomaré la delantera.
Demek istediğim, Leo önden gitsin, ama...
Digo, Deja que Leo dirija, pero...
Ve ailesinin tüm büyük spor faaliyetlerine en önden bileti var.
Y su familia tiene asientos de primera fila para todos los grandes eventos deportivos.
Birşey göremiyoruz, sen ve benim önden gitmemiz lazım.
No podemos ver nada. Tu y yo tenemos que estar en el frente.
Ama bütün bunları bana önden haber verdiğini sanmam, demek ki şu anda sadece bir tehdit.
Pero dudo que pueda estar dándome un cara a cara con todo esto, lo que significa, en la actualidad... esto es sólo una amenaza.
O zaman bu tehdit olmaktan çıkar. Önden bilgilendirme olur.
A continuación, esto ya no es una amenaza... se trata de un cara a cara.
Sırf önden.
Frontal completo.
Yanlış önden.
Y el frontal equivocado.
Hiç takılmayın. Bayanlar önden.
Olvídelo, después de Ud.
Kızlar önden.
Ve tu primero.
Önden çocukları göndereceğim, onlarla ilgilen.
Enviaré a los niños primero, así que encárgate de ellos.
Tamam önden buyur.
Bien. Muéstrame el camino.
Artık sen ve benim Gotham'ın yok oluşunu izlemek için önden yerlerimiz var.
Tú y yo tenemos ahora asientos en primera fila para ver el final de Gótica.
Neden önden değil?
¿ Por qué usar una anterior?
Önden elli bin dolar almam gerek ayrıca.
Y 50.000 dólares en efectivo por adelantado.
Önden buyurun.
Tú primero.
Şarkı listelerini vererek bize önden başlama şansı tanıyıp yine de kazanacak kadar kendilerine güvendiklerini söylüyorlar.
Están diciendo que están tan seguros de que van a ganar, que incluso nos van a dar un pequeño adelanto diciéndonos cuál es su lista de canciones.
Önden bir aylık parasını ödedi.
Pagó el mes por adelantado.
Önden gitsin.
Enviémoslo a él.
Önden buyur.
- Después de ti.
Yani önden ateş edilmedi.
Así que le dispararon desde delante.
Mansell ve Kent, önden gidin.
Mansell y Kent, adelántense.
Önden buyur.
Ve tú delante.
Önden 5000 dolar verdim. Ve bir buluşma ayarladık.
Le pagué 5.000 por adelantado y concertaron una cita.
Ona Hulk yakalayıcısı adını verdim, önden buyur.
Lo llamo Hulk Buster, en tu honor.
- Önden bayanlar.
- Las damas primero.
- Önden gideyim mi?
- ¿ Te guío hasta allí?
Önden gidiniz.
Debe irse.
Eğer bu kadar detaya ineceksek söyleyeyim ; önden bıçakladım.
En el frente, si somos específicos.
Jonesy, önden git.
Jonesy, mantente apuntando.