Ööf translate Spanish
135 parallel translation
Ööf...
Puagg...
- Oof! Baba, durdur şunu!
- ¡ Papá, dile que se esté quieta!
Oof.
¿ Qué?
Oof, midem! Midene ne oldu?
¿ Qué te pasa en el estómago?
Oof, iş, iş ve yine iş.
Oh, trabajar sin cesar.
Burda ücretler çok yüksek değildir.Oof!
Aquí no son muy buenos con los sueldos.
Oof.
Oov.
Oof.
¡ Uff!
- "Oof" gibi bir şey mi?
¿ Como...?
Oof kapa çeneni..!
¡ Oh, cállate!
Oof, Tanrı aşkına...
Oh, un brindis por Pete.
Ahhh, oof!
"Cárcel de la Ciudad de Los Angeles"
Oof, Bildiğimiz bir şey.
Cuando no es una cosa...
Oof, sevgilim!
¡ Oh, querida!
Oof! .
¿ Y ahora qué?
Oof of. - Sorun nedir?
¿ Algún problema?
- Kapa çeneni, Averman. - Oof!
- Callate, Averman.
.
- Oof!
Sakatlayıcı girşim.!
Oof! . Intencion de lastimar.!
Başla, yap şunu, yap şunu Haydi Tiger.
Whoo! - Bajate, dale dale Vamos, Tigre, oof, oof - Oh-h-h-h-h-h-h!
- Oof! Uuh!
¡ No, no!
- Oof!
- Oof!
Oof! Tam kafasına!
¡ En la cabeza!
Oof! Uyuz herif!
¡ Qué hombre tan horrible!
Evet.
Oof. Sí.
Oof!
¡ Uf!
Oof!
¡ Oof!
Oof..
Huy.
Bu tetik ayarı bozuk. - Oof!
Este Trigapodo es mítico.
Oof!
Oof!
- Eğleniyoruz burada, tamam mı? - Oof...!
Nos divertimos, ¿ sí?
Yavaş... yavaş... tamam... oh... oof!
Con cuidado, con cuidado. Bien
Evet. Oof!
Si.
Oof! çok hazırım
Ya estoy lista.
Oof, kız ağlayacak.
Amigo, ella va a llorar.
Oof!
¡ Uuf!
Oof, tabiki öyle.
Claro que lo va a hacer.
Oof. taşlar rahat değilmiş..
- Los ladrillos no son cómodos.
Oof.
Ufff.
Oof! Size Barry Bonds olmadığımı söylemiştim.
Te dije que no soy Barry Bonds.
Oof, yandım anam.
Oh, escuece mucho.
Oof.
Dios.
İlk birkaç hafta şehrin her yerinde, günde üç kez yapıyorduk. Ama birden bire tık çıkmaz oldu.
Ohh, las primeras semanas.. heh lo hicimos 3 veces al dia, por toda la ciudad y oof de repente... fff.. nada.
Oof!
¡ Mierda!
Yani bazı cevaplar alana kadar... hiçbir yere gitmiyorum... oof, şey, bu...
Así que no iré a ninguna parte hasta que me expliques algunas cosas.
oof, şey, ne kadar çabuk açıklarsan, o kadar çabuk Sinderella'nın şatosuna gidebiliriz.
Pues cuanto antes me lo expliques, antes nos iremos al castillo de la Cenicienta.
- Aşağıdan... oof. - Hey, ver şunu bana!
Dámelo!
Oof, Beau Brody ile mânâlı göz teması.
Contacto visual significativo con Beau Brody.
Oof...
Uiharu...
Oof!
¡ Ooph!
- Oof. - beraber yapalım.
Jalémosla juntos.