Üniversiteden translate Spanish
726 parallel translation
Ama üniversiteden mezun olamadın. Yazık olmuş.
Es una lástima que nunca te graduaras en la universidad con tu inteligencia.
İsteklerinin mantıksız olduğunu söyledim. O da üniversiteden yakışık almayan bir biçimde ayrıldı.
Le dije que sus exigencias eran descabelladas, y se marchó de la universidad para poder trabajar sin trabas.
.. kendinize geldiğinizde, hafızanızı kaybettiğiniz anlaşıldı.. ve üniversiteden ayrılıp gittiniz.
Cuando volvió en sí, había perdido la memoria y errante, se alejó de la universidad.
Bir sürü üniversiteden atıldım, hatırladınız mı? Ben hatırlıyorum.
Fui expulsado de la universidad de muchas universidades.
Sürüyle üniversiteden atıldı.
El fue expulsado de muchas universidades.
Cardiff'teki üniversiteden geliyordu.
Venía de la Universidad de Cardiff.
Örneğin, üniversiteden mezun olduğumda çıktığım Paris gezisiyle ilgili olanlar.
Sobre aquel viaje a París el año que me gradué en la universidad.
Kocanızın üniversiteden eski bir arkadaşı değil mi? Öğretmen arkadaşı?
Ese Karel Vanek, ¿ no es un antiguo colega de su marido un colega de universidad?
Arkadaşlarımın çoğu üniversiteden mezun oldu bile. Gitmezsem patlayacağım sanki.
Muchos de mis amigos han terminado ya sus estudios y a veces pienso que no llegaré a ser nada y reviento.
Beni buradaki üniversiteden o kadının attırdığını biliyor muydun?
¿ Sabe que me hizo despedir de la universidad?
Üç üniversiteden mezunum.
Tengo tres licenciaturas.
Herhangi bir üniversiteden falan bir burs almadın mı?
¿ No conseguiste una beca para la universidad?
Yukarıda üniversiteden bir profesör var.
Hay un profesor de la universidad arriba.
Dün üniversiteden geldiğimde, çok katı görünüyordun, yalnız gelmemem gerektiğini mi düşündün?
¿ Recuerdas que ayer, cuando llegué de la escuela... lucías muy adusto y pensaste que yo no debí haber venido sola?
Benim üniversiteden arkadaşım?
Es ese amigo mío, Fornell, compañero de colegio.
Midge, üniversiteden Gavin Elster adlı çocuğu hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas un muchacho de la universidad llamado Gavin Elster?
Birlikte üniversiteden yürüyerek döneriz.
Iremos juntos a la universidad.
Ne yazık ki üniversiteden Profesör Sanchez... bu temasımı fark etti.
Por desgracia, nos vio hablar... el profesor Sánchez, de la universidad.
Dün gece gelen kadın, üniversiteden miydi?
Una mujer vino a verte ayer noche. ¿ Está también en la universidad?
- Beyler, bu Bert Power, benim üniversiteden...
Este es Bert Power, en la universidad fue mi...
Son zamanlarda hiç içine girdin mi? Hayır, üniversiteden döndüğümden beri girmedim.
- ¿ Has estado aquí últimamente?
Brian'ın üniversiteden eski bir arkadaşı. Şimdi Michigan'da oturuyor.
Es un ex compañero universitario de Brian que vive en Michigan.
- Hayır bu bizim üniversiteden.
¿ Es folclórica? - No, es de nosotros, los estudiantes.
O halde üniversiteden tamamen ayrılıyorsun.
¿ Entonces abandonas la universidad?
Neden bana üniversiteden yeni mezun olmuş tecrübesiz çocuğun tekini yolladılar ki?
¿ Por qué me mandan a alguien recién salido de la universidad?
Georges Randal'la tanışın, üniversiteden eski bir arkadaş.
Georges Randal, de la universidad.
Karımın demek istediği şu her yıl üniversiteden bir öğrenci için bir oda hazırlıyoruz.
Mi mujer quiere decir que todos los años alojamos a un estudiante.
Ludvik Jahn'ın partiden ve üniversiteden ihraç edilmesini öneriyoruz.
Proponemos que... Ludvik Jahn sea expulsado... del Partido y de de la Universidad.
Beni de üniversiteden attılar.
Me echaron de la universidad también.
İşte üniversiteden ayrılma sözleşmeniz. Avukatlarca imzalandı.
Tengo aquí su contrato, su excedencia de la universidad...
Komik ama her seferinde sizlerin birbirinizi üniversiteden tanıdığınızı unutuyorum.
Es gracioso, siempre se me olvida que se conocieron en la universidad.
Bu beyaz yumoş üniversiteden falan değil.
Este farsante no es de la universidad.
En son çiçek aldığımda üniversiteden mezun olmuştum.
La ultima vez que recibí flores... fue en la fiesta de graduación de la secundaria.
3. sınıftan bir hastasın, sadece acemi doktorlar sana bakıyor, üniversiteden yeni mezun olanlar.
Conseguiste internos, gente recién egresada de la escuela que sólo ha trabajado con muñecos, y ellos necesitan aprender.
Oğlum, yeni nişanlısıyla bugün üniversiteden eve dönüyor, nişanlısı zenci.
Mi hijo llega a casa del colegio con su nuevo novio, quien es negro.
Oğlum, yeni nişanlısıyla bugün üniversiteden eve dönüyor, nişanlısı zenci.
- No hay nada que temer. - Mi hijo llega a casa del colegio con su nuevo novio, -...
Onlar üniversiteden.
Estas personas son de la universidad.
Aynı dosyada, bir duvara yazı yazdığım için üniversiteden atıldığımı da okumuşsundur.
El mismo espediente le dirá que me expulsaron de la universidad por pintar en un muro.
Kardeşin uzaklaştırılmadan önce, üniversiteden.
En la universidad, antes de que lo deportasen.
Nasıl rahatlayacağını bilmeseydin, zaten üniversiteden ayrılmazdın.
- Si ya tuvieses una forma de relajarte... -... no habrías dejado la universidad.
- Oğlun üniversiteden bir haber aldı mı?
- ¿ Le respondieron a tu hijo?
Ve kızlar, milyonlarca kız, çoğu üniversiteden.
Y millones de chicas de la universidad.
Üç üniversiteden burs kazanmışken onu mezun etmeyecekler mi?
- ¿ Qué estás diciendo? Con tantos estudiantes, ¿ le van a suspender a él?
Şunlara bakın! Bunlar resimlerimiz! Lise ve üniversiteden kalma.
Son nuestras fotos de la secundaria y la universidad.
Noel tatili için üniversiteden eve gelmiştim.
Pasaba las Navidades en casa.
Siz üniversiteden daha önemlisiniz.
Usted es más importante que la universidad.
Geçen ay burada üniversiteden bir geofizik takımı vardı.
Tenemos un equipo geofísico de la universidad. Aqui abajo desde el mes pasado, Dicen que hay varios millones.
El ilanları bastığı için O'nu üniversiteden atmak istiyorlar.
Quieren expulsarle de la Universidad por imprimir panfletos
O üniversiteden kabul mektubu geldiğini duydum.
Oí que te aceptaron en esa universidad.
West Beverly'nin üniversiteden bile zor olduğunu söylemiş.
Genial. "Los Miserables", estupendo.
Ve bir zamanlar lisede maçta dört gol atan güçlü bir sporcu birçok üniversiteden teklif alan, hayatta bir şey almayı başarabilecek bir genç olan zavallı ayakkabıcı pes etmiş ve ölmüş.
Y el humilde hombre de los zapatos, que una vez había sido un poderoso atleta en bachillerato y anotó cuatro touchdowns en un juego y había muchas ofertas a institutos universitarios y podría haber hecho algo con su vida... se echo... y murió.